Beklemeyin âşıklar, haydi gülü tahtından indirelim.
Gülşeni ateşe verelim, hârsız çiçekler derelim.
Yok mu insâfınız? Efgânından yanmaz mı yüreğiniz?
Gelin, bülbül-i nâlânın gözyaşlarını dindirelim.
Zâlimin zulmü karşısında susan ona şerîk olur.
Sonra içi yanar da vicdanının sesiyle kahrolur.
Gece gündüz figânından perişan bak gökler ve deniz;
Âşık inlerken ehl-i dil nasıl böyle bekler oturur?
Her bülbülün rüyasında süstür maalesef bu hunhâr!
Çünkü çok güzeldir, işvelidir ve masum gibi durur.
Evvelâ mest eder âşığı, ardından dikeni batar.
Kanar da sînesi bülbülün; bîmâr olur, bîzâr olur.
Göz boyamış fettân, efsunlamış şâirleri bunca zaman.
Fakat mumu yatsıya kadar, kalkıyor artık sis, duman.
Nice dikensiz çiçekler var gülden daha güzel kokan;
Foyası çıkınca görür o, el mi yaman bey mi yaman.
Hele bakın şuna, “Kokum, Yâr’in kokusudur.” dermiş.
Acaba bunu âyetlerden, hadislerden mi öğrenmiş?
Önce dikenlerini yok etsin iddiası doğruysa;
Yâr’in can yakan dikenleri olduğunu kim söylemiş?
Bilirim, yine devrân dönecek, baharda güller açacak.
Toy bülbüller aşk ile çoşku ile gülşene koşacak.
Ama gül nazda, bülbül niyazda ısrar ederse eğer,
Aynı öykü kıyamete kadar muttasıl tekrarlanacak.
Yine bilirim beni anlamayacaktır kamu, heyhât!
Gül zulme devam edecek, sözüm sayılacak kabahat.
Diken zarar verirken hem bülbüle ve hem de güllere,
Güle methiye yazan ozanın ruhu görmesin rahat
Ya tâcı tahtı terk et ey kan dökücü, ya da dikeni!
Yeter, perişan etme artık cân-ı gönülden seveni!
“Benim kokum Yâr’in kokusudur.” deme sakın bir daha;
Aldatma kimseyi zâlim, yoksa yalanın boğar seni.
Bu hiylekârın güzelliği beni kandıramaz zinhâr.
Ben, dîvâne bülbül değilim; yol bilirim iz bilirim.
Gülüşü, işvesi boşunadır dalında dururken hâr;
İsmim gibi eminim, gülden olmaz bana sâdık bir yâr.
(R.Serdar Özmilli)
Tâ 1971 yılından, Edebiyat Fakültesinde Dîvân ve Halk şiiri okumaya başladığımdan bu yana, GÜL'ün tahtını, tacını hak etmediğini düşünüyordum. Hele Efendiler Efendisi'ne teşbih edilişini kabullenemiyordum. Çünkü gülün dikeni vardır. Fakat, Kutsal Beyân'da bu teşbihin yapılmasına bir işaret bulunup bulunmadığını kesinlikle bilemediğimden, bugüne kadar hep sustum. Bütün araştırmalarımdan sonra bugün artık böyle bir işaretin bulunmadığını biliyorum ve Hunhâr Gül'ün, asırlardır oturtulduğu tahttan indirilmesini istiyorum. Teşbih edildiği Baş Tacımız'ın dikeni yoktur, sevenlerini aslâ incitmemiştir. Mecazî maşuklara gelince... Benim aşkıma dikeniyle karşılık veren yâri sevmek dîvâneliktir diye düşünüyorum.
GÜL GİBİ DİKENİ BULUNAN BÜTÜN SEVGİLİLERE hayır. Vesselâm.
R. Serdar Özmilli