Mafya lideri Sedat Peker, şimdiye kadar ki en önemli itirafını yaptı!!!
SADAT ile benim üzerimden tırlarda, El Kaide’nin Suriye kolu olan El-Nusra cihatçılarına, terör örgütlerine tonlarca silahlar gönderdiler…
Peker, bu itirafından günler önce mecazi anlamda kol ve bacak kopartacağını söylemişti. Biz de biraz abartılı bulmuştuk aslına bakarsak. Bu iddianın doğrulanması, uluslar arası suç kapsamında yargılanmanın gerekçesi olabilir.
Yaşananlar mafya dizisi değil! Gerçeğin ta kendisi…
The Godfather(Baba) filmi izliyoruz. Artık tüm dünya izliyor. Dünya basını bile takip ediyor. Uyuşturucu, cinayet, Silah kaçakçılığı, terör gruplarına destek… Ne ararsan var. İşin içerisinde, Mafya+Siyaset+Devlet İlişkileri birbirine girmiş.
Örümcek ağı gibi bağlantılar kurulmuş!
Anlamsız alakasız görülen kişi ve gruplar arasında zaman içinde irtibatlar oluşmuş. Her nasıl oluyorsa, bir organik ya da inorganik bağlar var. “Bu iki insanın bir araya gelmesi, hayatta mümkün değil” derken aralarında gerçekleşen doğrudan veya dolaylı bir bağ olduğuna şahit olmak, gerçekten hayret verici…
Ülke olarak ağzımız açık Pazar sabahları 07.30’a kitlenmiş, pürdikkat bekliyoruz. Suç örgütü liderinin itirafları ile dumura uğruyoruz. Ülkenin içinde demek ki bir çete yuvalanmış ya da bir mafyanın siyasi uzantısı oluşmuş ve bizleri yönetiyor. Akıl alır gibi değil. Şimdiye kadar ekranlardan tanıdığımız devlet içinde veya siyasi olarak bildiğimiz isimlerin kirli bir düzenin çarklarını çevirdiğini öğreniyoruz. Ama en çokta, insanları "Allah, Kur’an, din, iman, vatan, bayrak, ezan" diye uyutup, memleketin içini boşaltmışlar!
Mafya en güçlü dönemini yaşıyor!
Bildiğimiz bilmediğimiz, birçok organize suç örgütlerinin parayı organize etmesine müsaade ediliyor. Parti teşkilatlarına girmiş, bazı kirli ve karanlık isimler pastadan pay alarak işleri büyütmüşler. Kendilerini zengin ve saygın işadamı olarakta göstermişler. Hayır işlerinden geri durmamışlar. Görünen ve görünmeyen haliyle, bu kirli insanlar, iki taraflı çalışmışlar, hem suç örgütleri hem de devletle…
Örümcek Ağı, kara para trafiği üzerinden devam ediyor!
Venezuela peynirini duymayan kalmadı. Tarım ve hayvancılık ülkesinin 10 Bin kilometre öteden peynir getirmesine kimse akıl sır erdiremedi. Zaten peynir görünümlü başka işler yapılıyormuş. İddialar bu yönde. Meğerse büyük bir uyuşturucu-kokain hattı kurulmuş. Türkiye’deki belirlenmiş liman ve marinalarda sevkiyat yapılıyormuş. Böylece dağıtım için hem bir üs hem de bir Pazar olmuşuz. İşin içerisinde geçen isimler iktidarın içindeki isimler ve en yakın çevresi.
Sedat Peker, büyük oynuyor!
Ahtapotun bir kolu da şimdi Suriye’ye uzandı. İddialar o kadar vahim ki; İnsan hayretler içinde kalıyor. Meğerse ne çok şey oluyormuş bu sınır hattında. Farklı sektörlerde illegal(kanunsuz) ticari faaliyetler yıllardır yapılıyormuş. Kirli mekanizma tıkır tıkır işliyormuş. Suriye ile ticaret yapabilmek için külliyedeki bir isme işaret etti. Libya'daki ihalelerin bilindik yandaşlara verilmesi için çalışmalar yürütülmüş. Çok ağır ve vahim iddialar.
SADAT üzerimden El Nusra’ya silah ve araç yollamış. Yıllar önce MİT tırları meselesi ülkenin gündemini meşgul etmiş. “Devlet sırrının ifşa” edilmesi sebebiyle çok sayıda kişi hakkında hukuki süreç yürütülmüştü. Bize anlatılan tırlar da, Bayırbucak Türkmenlerine, ilaç ve yardım malzemesi olduğuydu. Ama o günlerde MHP’li Tuğrul Türkeş, ''Vallahi de billahi de o silahlar Türkmenlere git-mi-yor-du.'' demişti. Şimdi gel de inanma! Ya da gerçeği öğrenmek için, geriye dön o gün ne olduysa, kim ne dediyse, konuşulanları tekrardan araştır. Arşivler kaybolmadı, yerinde duruyor.
Şimdi Puzzle’ın parçaları yeniden diziliyor.
İsrail’e mal taşıyan gemiler varmış! Ne taşıdığını biz bilmiyoruz ama hepsi devletin kayıtlarında vardır. Kaçak petrol mü taşınıyor, yoksa başka bir uyuşturucu-kokain hattı mı var öğrenilebilir? Rotalar bellidir. Petrol arayanın nereden geldiği, getirenler, gemiler, taşınacak liman ve rafineriler belli… Kimlerin olduğu, piyasalara nasıl sokulduğu, işlerin nasıl yürütüldüğü bellidir. Bir soruşturma açılsın bakalım işin içinde kimler var. Devletten vergi kaçıranlar, yasadışı iş yapanlar ortaya çıkar.
“Daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler” derken işler nereye doğru evrilecek? Öncesinden nelerin iması yapılıyor? Kimlere gözdağı veriliyor? Bunların hepsi bize gelecek için endişeye sevkediyor! Halkın vatandaşın asıl derdi unutuluyor. Vatandaş iş ve ekmek derdinde!.. Devletin tepesindeki isimlerin değişik iş ve olayların içinde yer almasını hayretler içinde içi kan ağlayarak izliyor.
Devlet yönetilmiyor, savruluyor!
Devlet ciddiyeti kaybolmuş. Devlet zayıflamış, eski gücünü kaybetmiş ki, mafya ve çete tipi yapılanmaların elleri bu kadar kuvvetlenmiş. Bu zayıflık haliyle, devlet kurumlarını da zafiyete düşürüyor. Devlet işlerinde savsaklamalar, asli işler yerini anlamsız görev ve sorumluluklara bırakıyor.
İktidar, idareci ve siyasilerin ağzından tehdit, kaygı ve korku içeren sözler dökülüyor. Bunlar çöküş öncesi bir dönemin işaretleri. Köşeye sıkışan kedi gibi pençelerini nereye gelirse sallıyor. Korkunun son raddesi. Kaybediyor, korkuyor, korktukça tehdit ve şantajlar havada uçuşuyor. Kendileri korkarken başkalarını da korkutmakta çare aranıyor. Korkunun gizlenmesi için demek ki; kuyruğun dik tutulması gerekiyor.
Bir şeyler olacak hem de çok büyük bir şeyler! Süreç hızlandı. Her ne olacaksa, artık planlandığı tarihten daha önce olacak!!!
SON SÖZ : “Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, Düşmanlarımızın sözleri değil, Dostlarımızın SESSİZLİĞİ olacaktır.” Aliya İzzetbegoviç