Ortadoğu ateş topu... Her tarafımız kan ve gözyaşı dolu. Bu kadar olumsuzluğun olduğu bir ortamda elbette insanlardan çok sağlıklı hareketler beklemek iyi niyetten öte biraz saflık olur sanırım.
Uzun süredir, unuttuğumuz gergini hava seçim havasını solumaya başlayan siyaset aktörlerini yeniden harekete geçirdi. Hükümetin Diyarbakır çıkışı ve dershane tartışmasını gündeme taşıması ile birlikte yeniden gerildik...
Önceki gün bir televizyon kanalında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, gündemde ki tartışmalara değerlendirdi.
Kesinlikle geri adım atılmayacağı, açılım sürecinin yeni sürprizlerle devam edeceğini, dershanelerin kapatılması konusunda ise geri adım atılmayacağını, 1 yıl önce gündeme alınan konunun en kısa zamanda hayata geçirileceğini ifade etti.
Diyarbakır buluşması konusuna da değinene Başbakan Erdoğan, 'Büyük Türkiye'de' barışı sağlamak için Diyarbakır'a gittiklerini ve her kesimden destek gördüklerini dile getirdi.
Sayın Başbakan'ın televizyon ekranında barış ve kardeşlik mesajları verdiği saatlerde Erciyes Üniversitesinde öğrencilerin canlı yayma da yansıyan tartışması yaşanıyordu.
Bir tarafta ülkede barışı sağlamak için yapılan gayretler diğer tarafta birbirinden gün geçtikçe uzaklaşan ve en ufak karşıt fikre bile tahammül edemeyen bir gençlik tablosu... Zaman zaman dile getirdiğim bir konu... Özelikle açılım süreci ile birlikte ayrışan bir toplum fotoğrafı gün geçtikçe netlik kazanıyor.
Diyarbakır'da gerçekleştirilen mitingin ardından, gazeteciler sokakta halkla röportaj yapıyorlar.
'Barzanici' olduğunu ifade den bir kesim yapılan mitingden umutlu olduğunu belirterek, mutluluğunu ifade ediyor.
' Kürtçü' olduğunu ifade eden kesim ise, gereksiz bir miting olduğu düşüncesinde ve tepkisini dile getiriyor.
İşte bu kutuplaşma ve ayrışmanın izleri artık toplumun en ücra köşesine bile sirayet ediyor.
Son günlerin hit konusu olan sanat ve sanatçı tartışmasına bir sanatsal bir tartışma daha eklenmiş oldu.
Canlı yayında bir gurup bir şarkı söylemiş, diğer bir gurup başka bir şarkı...
Son yıllarda yaşanan gerginlikten nasibini fazlasıyla alan üniversite gençliği bu küçük kıvılcımı anında parlatmış...
Ahmet Kaya ve Şivan'ın tartışmalarının etkisinde çok kalan arkadaşlar sanırım bu tartışmaya başka bir boyut kazandırmak istemiş (!)
Sol görüşlü öğrenciler, ülkücü gurubun söylediği 'Ölürüm Türkiye?m' parçasına tahammül edememiş...
Islıklar ve yuh seslerinin yükseldiği salonda tansiyon yükselmiş...
Program yapımcıları ve üniversite yönetiminin girişimleri sonuçsuz kalmış, devreye giren polis ve özel güvenlik salonu boşaltarak huzuru sağlamaya çalışmış...
Peki, tahammül edilemeyen şarkınım sözlerini merak edenler için buradan bir kısmını paylaşayım. Bakalım tahammül edebilecek misiniz?
Baş koymuşum Türkiye?min yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kır atımı suladım
Irmağının akışına ölürüm
Sevdalıyım yangın yeri bu sinem
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem
Pınarlardan su doldurur Eminem
Mavi boncuk takışma ölürüm
Düğünüm, derneğim, halayım, barım,
Toprağım, ekmeğim, namusum, arım
Kilimlerde çizgi çizgi efkârım,
Heybelerin nakışına ölürüm.
Üniversite olaylarının yakın tarihimizde nelere mâl olduğunu hepimiz biliyoruz. Aradan geçen 33 yıla rağmen halen etkisinden kurtulamadık. Aman dikkat... Bu ülke hepimizin, bizlere düşen olayları sağduyu ile değerlendirmek...