Son birkaç yılda cinsel suçların sayısının arttığını belirten Çocuk İhmali ve İstismarını Engelleme Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇİTEM) Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özdemir, söz konusu suçlarla mücadele etmenin en etkin yolunun, küçük yaşlardan itibaren verilmesi gereken cinsel eğitim olduğunu söyledi.
Son yıllarda cinsel suçlarla ilgili olarak hem mağdur hem de şüpheli ve sanık sayılarının arttığını ifade eden Prof. Dr. Çağlar Özdemir, özellikle çocuklara karşı işlenen cinsel suçlardaki artışın daha da belirginleştiğine dikkat çekti.
KIZ ÇOCUKLARINDA 12 YAŞ SONRASI, ERKEK ÇOCUKLARINDA 10 YAŞ ALTI…
Ülke genelinde kız çocuklarında cinsel istismar vakalarının, erkeklere oranla 2 ile 5 kat daha fazla olduğunu belirten Prof. Dr. Çağlar Özdemir, bu rakamların Kayseri genelinde, kız çocuklarında erkek çocuklara göre 4 kat daha fazla olarak belirlendiğini kaydetti. Prof. Dr. Çağlar Özdemir, istismara maruz kalma yaşı ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:
“Literatüre bakıldığında istismara maruz kalanların yüzde 70’inin 10 yaş ve altında olduğu görülür ama bu genel bilginin de zamanlarda değiştiğini görüyoruz, ki özellikle kız çocuklarında istismar ergenlikle birlikte, yani 12 yaşından itibaren yoğunlaşıyor. Kayseri ölçeğinde bakıldığında, bu yaştaki kız çocuklarının istismara uğrama oranı yüzde 90’dır. Erkek çocuklarının da yüzde 55’i, 60’ı 10 yaşın altında istismara uğruyor.”
ERGENLİK SONRASI CİNSEL İSTİSMARLARIN ÜÇTE BİRİ RIZAYA DAYALI
Ergenlik sonrasındaki istismarların üçte birinin, rızaya dayalı cinsel ilişki olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çağlar Özdemir, “Ergenlik döneminde artan hormonal değişimle ve cinsel ilgiyle beraber cinselliği deneyimleme çabası içerisinde ortaya çıkan davranış biçimleri bunların bir kısmı. Bir kısmı da akran ilişkileri sonucunda ortaya çıkıyor. Yani bir bakıyoruz mağdur da şüpheli de çocuk yaşta. Cinselliği keşfetme çabası içinde ortaya çıkan etkileşimler zaman zaman cinsel istismar suçunun bileşenleri olarak geliyor önümüze.” dedi.
CİNSEL UYARANLARIN ARTIŞI SUÇLARIN ARTIŞINI TETİKLİYOR
Prof. Dr. Çağlar Özdemir, artan cinsel suçların en önemli nedeninin, artan uyaran sayısı olduğunu vurguladı. Televizyonda, açık hava reklamlarında, internette, yazılı basında sıkça karşı karşıya kalınan, cinsel içerikli yazı ve görsellerin mağdurların istismarına zemin hazırladığını ifade eden Prof. Dr. Özdemir, bütün bunların istismarcılar açısından tetikleyici bir faktör olduğuna da dikkat çekti.
Bunun yanı sıra, Kayseri’de çocuk istismarlarının 8’de 1’inin aile içi ya da ensest ilişki biçiminde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Çağlar Özdemir, ensest ilişkilerde en çok rastlanan istismarcının üvey babalar olduğunu söyledi. Yine, kız çocuklarının daha fazla ensest ilişki mağduru olduğuna değinen Prof. Dr. Çağlar Özdemir, “Ensest özellikle gizli kalma eğilimi gösteren bir istismar şekli dolayısıyla da süre gelen mevcut güven ilişkinin de yıkılmasına neden oluyor ve mağdurlarda ağır ruhsal hasarlara yol açıyor. Elimizdeki verilere göre mevcut istismarların 8’de 1’i aile içi istismar boyutunda. Aklınıza kimler geliyorsa var, dayı, amca, baba. Ama en çok da üvey baba.” şeklinde konuştu.
İSTİSMARCILAR YABANCILAR DEĞİL
İstismarcıların genel olarak yabancılar olduğu şeklinde yanlış bir algı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çağlar Özdemir, yapılan araştırmaların, istismarcıların yüzde 80’inin yakın çevreden olduğunu gösterdiğini söyledi. Prof. Dr. Çağlar Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hani bizim böyle çocukluğumuzdan beri süre gelen, yabancılardan uzak durun şeklinde bir öğreti var. Evet, bu anlamlı bir tedbir olabilir ama istismardan için yeterli değil çünkü istismarcıların büyük bir kısmı yabancılar değil, yüzde 80’i çevremizde olan insanlar. Ayrıca cinsel istismar hiçbir meslek hiçbir eğitim düzeyi hiçbir sosyal konum gözetmeksizin etrafımızda herkeste görebileceğimiz bir şey.”
İSTİSMARA UĞRAYANLAR TEDAVİ EDİLMEZSE İSTİSMARCI OLUYOR
Prof. Dr. Çağlar Özdemir, istismara maruz kalan bireylerin iyi tedavi edilmemeleri durumunda, büyüdüklerinde istismarcı olduklarını da ifade etti. Bu kısır döngüyü kırmak için mağdurların erken yaşta tespit edilip tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çağlar Özdemir, “Genel algı çocuk cinsel istismarıyla ilgili cezaları arttıralım şeklinde ama bu şekilde bu döngünün kırılması mümkün değil. Biliyoruz ki idam cezasının uygulandığı ülkeler var ama suç döngüsü kırılabilmiş değil. Dolaysıyla bizim toplum olarak yaşamış olduğumuz olaylar karşısındaki göstermiş olduğumuz tepki ve reaksiyonu idam cezasının geri getirilmesinin ötesine taşımamız lazım. Daha bilimsel düzlemde konunun tartışılmasına ve bir takım şeyleri de uygulamaya geçirilmesine fırsat tanımak lazım.” diye konuştu.
EĞİTİM ŞART…
Prof. Dr. Çağlar Özdemir, cinsel suçları uzun erimli önlemenin en doğru yolunun, küçük yaşta çocuklara verilecek cinsel eğitim olduğunu ifade etti. Aile içinde verilecek eğitimin yanı sıra, devlet eliyle müfredatlara konulacak eğitimin de önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çağlar Özdemir, “Annenin eğitim düzeyi yükseldikçe ailenin istismarı bildirme eğilimi artıyor. Ya da istismarın açığa çıkmasını kolaylaştırıyor. Daha çok orta-düşük gelir seviyesine sahip aileler, dolayısıyla anne sıklıkla ev hanımı baba sıklıkla işte dışarıda işiyle iştigal ediyorsa, annenin istismardan haberdar olması sonrasındaki göstermiş olduğu tepki ve tavır, süreç açısından da belirleyici oluyor. Eğer aile gizleme eğilimi gösterirse istismar tekrarlamaya devam ediyor çocuğun örselenmesi süregeliyor, özellikle aile içi istismarlarda bunu daha sık görüyoruz. Ama aile eğitimli olduğu zaman cinsel istismarı gizlemek yerine, istismarcının ceza alması yönünde tavır aldığı için, bu, adli birimlere başvurmayı ve beraberinde çocuğun adli ve psikolojik bakımdan korunmasına dair tedbirleri beraberinde getiriyor. Dolayısıyla bu döngünün kırılması, hem aile iç eğitimin hem de müfredat kapsamlı bir eğitimin yaygınlaşması ile sağlanabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.