Sanırım "Paradigma Yayıncılık" olsa gerek yayınevi... Bir kitap yayınlamışlardı, "Kızlar ve babalan" adını taşıyan. Bu kitapta birçok kadın, babasını anlatmıştı. Bugün 29 Ekim 2013 ve Cumhuriyet'in kuruluş yıldönümü, tam 90 yıl önce bugün TBMM, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunu dünyaya duyurmuştu. Sorsanız "Kızlar ve babaları" kitabı ile 29 Ekim'in bağlantısı ne diye!... Yakınımdaki birçok genç erkek "Kız babası" oldu, aslında sözüm, bugünü de anlatarak onlara "Kız babası" olmanın önemini anlatmak olacak.
Arşivime kayda almışım, ancak kaynağını hatırlamıyorum.
Yazı," BABALAR ASLINDA ENÇOK KIZLARINI SEVERLER..." diye başlıyor ve şöyle devam ediyor. Ama inanmaz kimse buna " Yalan" derler " imkânsız" derler. Her nedense kimse çıkıp da " neden?" demez. ...Nedendir bilir misiniz? Çünkü kız babası olmak, Farklıdır, özeldir bambaşka bir duygusallık verir babalara... Hayatında hiç ağlamayan babalar bile kızlarını ellerine aldıklarında tutamazlar gözyaşlarını... Ama bir taraftan da zordur kız babası olmak. Bir kız iki evlat demektir. İki canı birden sırtına yüklenmek demektir. Çünkü biri iki yapan da kadındır, ikiyi üç yapan da... Bunu bildiklerinden babalar, onların üzerlerine daha da titrerler. Onlara her baktıklarında annelerini, bazen kırdıkları ama her şeye rağmen onları yetiştiren Annelerini anımsarlar... Ama bir yandan da koruma içgüdülerine yenilirler Kızlarına hiçbir şey olmasın, onlar hiç üzülmesin, gözlerinden bir damla yaş gelmesin isterler. O bir damla yaş için koca dünyayı yıkacak olurlar... Ama bu sevgilerini, bu bağlılıklarını, asla gösteremezler, utanırlar. Çünkü baba demek; güçlü, çatık kaşlı olmak olarak öğretilmiştir onlara... Gülümsemek isterler o güzel kızlarına gülümsemek... Ama rolünün dışına çıktıklarını düşünüp dönerler eski çatık kaşlı, gergin suratlarına... Bazen ağlamak isterler, ama " Erkekler ağlamaz" denmiştir onlara. Yapamazlar bu yüzden saklarlar gözyaşlarını... İşte böylece her şeyi içlerine atarlar Kız babaları, yansıtmazlar asla duygularını... Ama dayanamazlar gece yarılarına ve giderler o güzel kızlarının tatlı şirin odalarına, uzun uzun bakarlar yüzlerine ve bir kez daha hayran olurlar o muhteşem güzelliklerine. Gündüzleri dokunamadıkları gözlerine, ellerine, hiç bırakmayacakmış gibi dokunurlar. İçlerindeki duygunun gözyaşlarını boşaltırlar ve yavaşça güzel kızlarını öpüp " İyi geceler" derler derinden derinden...
Eğer siz de bir sabah uyandığınızda yanağınızda, bir damla gözyaşı hissederseniz, bilin ki babanız ö gece de sizi izlemiş ve en sonun da " iyi geceler" deyip gitmiştir.
Cumhuriyet ile ilintisi nedir "Kız babası" olmanın?
Eğer cumhuriyeti içinize sindirebilmiş iseniz, kızınız da varsa eğer, anlatmaya çalıştığım manada "Kız babası" olmak ile "Cumhuriyet" arasındaki bağlantıyı çözmüş olmanız gerekir.
Devletlerin kuruluşunda 90 yıl, çok uzun bir yıl değil ve onu "Koruma" içgüdüsü ile davranıyorsak, nedeni de aynen "Kız babası" olmak gibi bir şeydir. Daha küçüktür, korumaya ihtiyacı vardır, zayıftır, bünyesi hemen hastalanabilir. Şu anda olduğu gibi, etrafında birçok virüs ve mikrop kaynağı vardır. Yollar engebelidir, ayağı taşa değebilir. Birileri "Taciz" edebilir, günlük hayatta da bildiğiniz gibi...
Bütün olumsuz gelişmeler karşısında "Babalar" kızlarını korumalıdır. Çünkü sonuçta ağlayan "Kız babaları" "olur. Babalar, kızlarını korumak için vardır...
Aynı Cumhuriyeti koruma duygusu gibi bir şey ve çok da önemli...
Bugün babalara, cumhuriyeti ve kızlarımızı korumanın önemini hatırlarmış olmak ümidini taşıyarak, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun...
Kayseri Maç Gazetesi
