Kurban, kavuştuğun güzellik için kavuşturana teşekkür etmektir.
Nasıl mı?
Yüceler yücesinden İsmail’i isteyip karşılığında yine İsmail’i en sevgiliye sunabilme; cesaret,inanç, teslimiyet ve sevgi göstergesidir.
Bu inanç, teslimiyet, cesaret ve sevgi karşılığında bahşedilen muhteşem çözümdür, kurban.
Bu hediye sayesinde en sevgili tarafından sevildiğini bilmenin coşkusudur.
O’na yaklaşmanın, kavuşmanın zirvesidir.
Büyük sınavı geçmenin sonucudur.
Bu sınavın kazancıdır, sevincidir, paylaşımıdır, kurban.
Bu güzelliği birlikte yaşamaktır.
Gönüllerimize açılan muhabbet kapısıdır.
Aynı duygu sahilinde kalplerimizi merhamet ikliminin sevgi, saygı ve şefkat sağanağında yıkamaktır.
Dargınlıklardan, kırgınlıklardan, çekişmelerden uzaklaşmaktır.
Ruhumuzdaki yaralarımıza sevgi merhemini sürmek, şefkatle sarmaktır.
Birbirimize umut olmaktır.
Kol kanat germektir.
Ninelerin, dedelerin, annelerin dualarına sığınmaktır.
Babaların, amcaların, dayıların gölgesine koşmaktır.
Kardeşlerle birlikte dağ gibi durmaktır.
Eşimizle iki cihan mutluluğunda coşmaktır.
Çocuklarımızın varlığıyla ‘İbrahim’ olmaktır.
***
Ahhh Bayramlar ahh.
Sizin diliniz olsaydı da konuşsaydınız.
Benim de anam olaydı da ellerini öpebilseydim, yanaklarını ıslak yanaklarıma sürebilseydim.
Babam olsaydı sırtımı koca bir dağa yasladığımı hissedebilseydim.
Bayram reklamlarındaki gibi kimselerin aramadığı, kapısını aralamadığı, sadece şeker toplayan çocukların ziline bastığı insanları hatırlayın.
Ne kadar hüzünlü değil mi?
Önce annemizi, sonra yine annemizi, sonra yine annemizi, sonra babamızı, kardeşlerimizi, akrabalarımızı, yakınlarımızı arayalım.
Fakat binamızda aranmayan, sorulmayan kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Komşu, varisiniz kadar yakın ve önemliyse bunu bir kez daha düşünün derim.
Tamam, yine tatile gidin ama büyüklerinizi, sevdiklerinizi ve kıymet vermeniz gerekenleri de ihmal etmeyin.
Her gün lütfedilmiş, donatılmış sofralara otururken hayatında hiç ‘et’ görmemiş insanlar olabileceğini, senede bir kez Kurban Bayramında evine ‘et’ giren insanlar, yaşlılar, hamile kadınlar ve her şeyden önce geleceğimiz çocukların bulunabileceğini unutmayın.
Şunu da unutmayın; kurbanın üçte biri fakirlerin, üçte biri yakın akraba, komşu, üçte biri de kendinize! Yani fakirlere, akraba ve komşuya vermekle lütfetmiyorsunuz. O sizin göreviniz, borcunuz. Bence borcunuzu ödeyin.
Kurban eti veriyorum diye sakın havalara girmeyin. Kabul ettikleri için şükredin.
Komşu açken siz tok yatıyorken böyle bir bayram olabilir mi?
Malınızın kırkta birine ortak ise yoksulları düşünmek zorunda değil misiniz?
Bayramlarla birlik ve beraberliği pekiştirmek gerekmez mi?
***
Şöyle bir sofrada oturup bayram sabahı tüm aile birlikte kahvaltı yapmayı özlemediniz mi?
Bayram namazlarında zengin-fakir, ihtiyar-genç, işçi-memur, tanınmış-tanınmamış insanlarla omuz omuza huzura çıkmanın heyecanı ruhunuza ferahlık vermiyor mu?
Güneşin doğuşuyla önünüzdeki, yanınızdaki, arkanızdaki safta gözlerini açmakta zorlanan, babasının dizine yatıp uykuya devam eden, yeni bayramlıklarıyla bir yıldız gibi parlayan minikler sadece bana sevimli geliyor olamaz!
Yahu çok tatlılar be. Onları görün ruhunuz açılsın bari.
Bayanlar baylar, bayram kelimesi bile harika bir duygu veriyor insana.
Muhteşem güzelliklerin kaynağı gibi geliyor bana. Bayramda her şey güzel.
Bayramın şöyle zararı var diyemiyorsunuz. Muhteşem bir organizasyon.
Roller belli, kim ne yapacak belli. Boşlukta hiçbir şey yok.
Herşey net!
Ölçülere göre belirlenmiş. Zengin olan kurban kesecek. Yüzde 66’sını zorunlu olarak yoksullara, fakirlere ve konu-komşuya verecek. Böylece borcunu ödeyecek.
Hepsi pastırma, sucuk, kıyma, parça et yaptırılıp deep frize indirilmeyecek!
Sonra anne-baba-büyükler-akrabalar-komşular- dul- öksüz ve yetimler ziyaret edilecek. Herkes sevindirilecek. Özellikle çocuklar sevindirilecek.
Bayramda üzüldüğümüz tek şey trafik kazaları! Tabii ki insanlar memleketine gidecek, gitmeliler de. Fakat ne olur kurallara uyun, uymayanları uyarın.
Lütfen hız yapmayın. Kendi canınızı, ailenizin canını ve karşıdaki insanların hayatını riske atmayın.
Bayramı kendinize zindan yapmayın!
Bir de acemi kasaplara şunu söyleyeyim. Bu işi lütfen uzman kasaplara yaptırın.
Salata yapmayı bilmeyen, meyvesini bile eşlerinin soyduğu baylar bayanlar! Elinize lütfen kesici alet almayın. Hem kendi canınızı acıtmayın, hem de gece gündüz soluk almadan koşturan sağlık çalışanlarını yormayın.
Hayırlı, mutlu, huzurlu, sağlıklı bayramlar diliyorum…