|   | 
  • Cevahir Kadri

    Mayıs Deyince

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Söze ağaçların bağlamında bir sözle başlamalıyım. Ağaçta çiçek, çiçekte meyve, meyvede harika görsel ve lezzet. Zamanı bazen en iyi ölçen ağaçlardır, ağaçlar söyler bize zamanın kaç olduğunu… Ağaçlarda çiçekler, çiçeklerde meyve, meyvelerde renk ve tattır zaman. Takvim gibidir ağaçlar; çiçeği ayrı, meyvesi ayrı, meyvelerin olgunluk devresi ayrı bir zamanı gösteren.

     

    Ağaçlardan söze girdim, yaşadığımız zamanı ağaçlarla ölçeklendirelim. Nisan en muhteşem görselleriyle çiçektir, çiçeklerde renkler armonisi. Nisanı takip eden mayıs ise meyvedir, meyvelerin olgunluk süreci. Haziran mı? Ağaçların sofraları donatmasıdır. Sofralarda renk renk, farklı tat ve lezzetlerin sıralanması, geçit resmi.

     

    emek çiçekleri

     

    Nisan çiçektir, mayıs ise emeklerin çiçek açmasıdır, emeğin mevsimidir, bayramıdır mayıs. Hayatını el emeği, göz nuru ve alın teri ile kazanan işçinin, emekçinin bayramıdır. Mayıs deyince akla ilk gelen budur, mayısın biri ile başlanan, emeklerin karşılığının alınmasıyla taçlanan.

     

    İki Cihan Güneşi’nin (sallallahu aleyhi vesellem) sözlerini şiir tınısında ortaya koyan Erdem Bayazıt “Sürüp Gelen Çağlardan” şiirinde, "Yememiştir hiç kimse/ Elinin emeğinden daha hayırlısını" diyerek/ Şafak gibi alınlara terle yazılmış/ Hakkın mutlak ölçüsünü/ Elbet benim işçilerim çekecek/ Emeğin kutsal direğine.” diyerek emeğin ve emekçinin sesini, soluğunu dünyaya haykırır.

     

    Emek kutsaldır, emeğe saygı esastır. Kâinatın Sahibi Yüce Allah, “İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm, 39) buyurur. Hz. Peygamber (sav) de emeğin dokunulmazlığının canla özdeş kılındığını bildirir: "Müslümanın her şeyi diğer Müslümana haramdır; kanı, namusu, malı. Bunun içindir ki Müslüman İslâm Hukuku'nun himayesi altındadır; bu hususta zimmî (gayri müslim vatandaş) da Müslüman gibidir."

     

    İnsanların; haklarını, emeklerini, özgürlüklerini gasp edenler emeğin kutsallığını, önemini topluluklar önünde konuşuyorlar. Bu ne ikiyüzlülük, bu ne utanmazlık böyle değil mi? Utanmak da bir nasip işi nihayetinde!.. Kuldan utanmayan, Allah’tan utanabilir mi? Utansa bu utanmazlıkları hiç yapabilir mi?

     

    haksızlıktan bayrama

     

    Zaman dur durak bilmez bir sudur; akar, akar, akar!.. Mayıs başlamışsa durur mu zaman, akışına nihayet mi verir hiç? Takvim yaprakları devrilir, çevrilir bir bir. Derken üçüne erilir mayısın, tarihin bir dönemi gelir dile… Dün, bugün ve her zaman olduğu gibi muktedirlerin siyasi hırslarının kurbanları vardır. Bu kez Türkçü düşüncede olanlardır hedefe konan. Muktedirler işlerini rahat görebilmek, dış politikalarında Almanya’dan Rusya’ya dönüşlerine bahane bulmak, işlerinin aksaklıklarını başkalarına yamamak için devrededir. Takvim yapraklarında 3 Mayıs 1944 yazılıdır: Yüzlerce kişi sorgulanır; sadece 26 sanık hakkında dava açılır, üçü firarda olduğu ya da bulunamadığı için dosyaları ayrılır. 23 sanıkla başlayan davada 14’ü beraat eder, 10’una 10 yıla kadar uzayan hapis ve sürgün cezaları verilir. Ceza alanlar arasında merhum Alparslan Türkeş de vardır. Yıllar sonra 3 Mayıs’ta, Türkçülük Günü etkinlikleri yapılır olmuştur. 

     

    yeşil şenlik: Hıdrellez

     

    Takvimleri bu kez saatler çevirir, çiçek çiçek, yaprak yaprak; bir uyanışa, bir şenliğe gidilir. Bu şenliğin adı Hızır ve İlyas’ın (aleyhimüsselam) buluşmalarını ifade ile Hıdrellez’dir, bahar şenliğidir, baharın canlılığının kutlanmasıdır. Uyanışların, canlanmanın ifadesidir. Mayıs en çok da Hıdrellez’dir.

     

    Hıdırellez’i, edebiyatımızın usta kalemlerinden Yaşar Kemal, Binboğalar Efsanesi’nde şöyle betimler: “Bu gece beş mayısı altı mayısa bağlayan gecedir. Bu gece Hızırla İlyas buluştukları an gökyüzünde bir çift yıldız tokuşur. Yıldızın birisi yalp yalp ederek mağrıptan, öteki pervazlanıp dönerek maşrıktan gelir, tokuşurlar. Tokuşur tokuşmaz da büyürler, çoğalırlar, yeryüzüne top top ışık olur sağılırlar. Tam bu sırada da yeryüzünde ne varsa, o an için durur, ölür. Damarlardaki kan durur. Yeller esmez, sular akmaz, yaprak kıpırdamaz, kuşların, böceklerin, kanatlan kalkmaz. Her şey, kırp diye kesilir. Ses durur, uyku durur. Çiçeklerin açması, otların büyümesi durur. Tekmil canlılardaki, cansızlardaki devinme, yaşam durur, ölür. Bir an için her şey ölür. İşte bu anda bir insan gökteki yıldızların tokuştuğunu, tokuşup yeryüzüne sağıldığını görürse, işte bu an bir insan akan suyun kırp diye kesildiğini görürse, tam o an, ne isterse olur. İsterse, isteği hiçbir vakit olamaz bir istek olsun, olur ... Eğer beş mayısı altı mayısa bağlayan gece Hızırla İlyas buluşmazlarsa, buluştukları an dünya ölmezse, bir daha çiçekler açmaz, bir daha doğanlar doğmaz, doğuranlar doğurmazlar. Onlar buluştuklarında topraktaki her şey birden ölür, sonra, bir an sonra yeniden daha gür, daha canlı, yaşam yenilenir, fışkırır.”

     

    engelsiz hayat

     

    Hayatta her zaman herkes aynı şartlarda imtihan edilmez; kimisi varlıkta kimisi darlıkta, yoklukta, yoklukla imtihan olur. Varlıklı olanların darlıkta olanları anlaması bağlamında 10-16 Mayıs Engelliler Haftası olarak arzı endam eder. Engelsizler, engellileri ne kadar anlayabilir bu da ayrı bir konu. Birçok nimetin kadrini, kıymetini ancak yokluğunda fark ediyor ve Necip Fazıl gibi “Yokluğunda buldum seni” diyoruz. Haddizatında asıl engelli olmak, aklını kullanmamaktır.

     

    ah anneler, annelerimiz

     

    Mayıs deyince annelerimiz akla gelir. Annelerimizin, kadınlarımızın, kızlarımızın kıymetini ne kadar biliyoruz? Onların kadir ve kıymeti bir günle, mayısın ikinci pazarı ile mi sınırlı sanki? Ama yine de anmadan edemeyiz, etmemeliyiz? Bu yıl anneler günü, kaderin bir cilvesi olarak seçim ile aynı günü paylaşıyor. Seçmene âdeta şöyle bir mesaj veriyor: Anneleri, evladından ayrı düşüren, evladını annesinden ayıran, haksızlık ve hukuksuzlukta sınır tanımayanlar sebebiyle üzüntülere, hastalıklara gark olan anneleri düşün, seçimini, oy tercihini ona göre yap! Öyle bir seçim yap ki sonucunda anneler gülsün, kadınlarımız, kızlarımız gülsün. Anneler evlatlarına kavuşsun. Sebepler bazında sen sana düşeni yap!.. Böylelikle Demokrasi ve Özgürlük Bayramı da kutlanmış ve kutlu olsun!

     

    umudun adı

     

    Anneler, çocuklar, düşünceler özgürlüğe kavuşur da gençlik durur mu? Mayıs gençliktir, gençlik umuttur, canlılıktır; gelecektir, geleceğimizdir. 

     

    Takvimler mayısın on dokuzunu gösterdiğinde ülkenin sıkıntılı günlerinde Samsun’a bir gemi yanaşır. Bu, Türk milletinin, Anadolu halkının makûs talihini sona erdirecek adımların atılması, yeni bir günün doğmasıdır. Bu gün, Gazi Mustafa Kemal, Samsun’a ayak basar, oradan Anadolu’nun emperyalist güçlerin emellerine karşı, yeniden var olma harekatını başlatır. İşte bu; canlanmanın, dirilmenin adına bugün, gençliğe adanmış Atatürk tarafından. Gençlik de onu unutmamış, türlü etkinliklerle aziz hatırasını yâd etmiştir, etmektedir de!.. “Damdan Damlaya Damlaya Göl Olmaz Ya – Sekiz (19 Mayıs)” diyerek zaman zaman haklarından, özgürlüklerinden edilenlerin olduğunu ironi ile seslendiren Can Yücel’i dinleyelim: “Bugün Ondokuz Mayıs,/ Mayısın ondokuzu!/ Sen ey Türk ülkemizin geleceği,/ Ulusumuzun gözbebeği,/ Sen ey demirparmaklıklarda barfiks yapan,/ Ranzalarda parende atan/ Sportmen ve kahraman Türk Gençliği,/ Önünde senin bütün Kilit-bahirler açık,/ Ama her zaman Samsun'a çıkılmaz a,/ Bu sabah da avluda volta atmağa çık!

     

    zulmü alkışlama

     

    Durmuyor, zamanın, mayıs ayının helezonik koridorlarında ilerliyoruz. Karşımıza demokrasiyi ortadan kaldıran ceberut, militarist zihniyetlerin silah yoluyla iktidara gelmiş olduklarına, böylelikle birçok haksız hukuksuzluklara, bunun neticesinde hukuksuz idamlarla Başbakan’ın, bakanların asılmalarına şahitlik ediyoruz. Zulüm her zaman zulümdür, kimden ne şekilde ve nasıl gelirse gelsin. Zulmü görmeyen, ona karşı çıkmayan zalimle birdir. Çünkü zulmü alkışlamak da zulümdür. O hâlde haksızlığa karşı dimdik duran Mehmet Akif’çe ses ver: “Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;/ Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem

     

    Ve fetih!.. Mayıs deyince akla fetih gelir, fetih deyince de İstanbul. Akıllara, çağ kapayıp çağ açan bir “kutlu” komutan ve ordusu gelir: Fatih Sultan Mehmet Han ve Mehmetçik!.. O ve onun ordusu ki İstanbul’u fethederek âlemlere rahmet olarak gönderilen, İki Cihan Güneşi’nin övgüsüne mazhar olmuştur. Onun fethettiği bu belde ki Efendimizin sahabesi Hz. Eyüp el-Ensari’yi bağrına basmış, onunla şereflenmiştir. Güneş dünya semasına bir kez daha farklı bir aydınlık saçmış, karanlıklar ortadan kalkmış, inanan gönüller daha bir huzurla Huzur’a durmuştur hamd ve şükür makamında.

     

    Ve Arif Nihat uyandırır gençliği, öz bilinçle biler âdeta: “Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini.../ Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?/ Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini//Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;/ Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

     

    Dedim ya nisan çiçektir, mayıs ise olgunlaşma yolunda bir meyve; ağaçlar nisanda çiçekli, mayısta meyvelidir. Hazirana girildiğinde sofra donatıcısıdır ağaçlar, dallarında türlü tat ve renklerde taşıdıkları meyveleriyle. Haziransa yaz haymalarının meyve serenlerinde, kaba gölgeli ağaçlar altında tatlar ve renkler şenliğidir…

     

    Sözü, “Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden” diyen Ahmed Arif şiiriyle bitirelim:

     

    “Yiğit harmanları, yığınaklar,

    Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.

    Dize getirilmiş haydutlar,

    Hayınlar, amana gelmiş,

    Yetim hakkı sorulmuş,

    Hesap görülmüş.

    Demdir bu...

    Gelgelelim,

    Beter, bize kısmetmiş.

    Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,

    Susmak ve beklemek, müthiş

    Genciz, namlu gibi,

    Ve çatal yürek,

    Barışa, bayrama hasret

    Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,

    Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret

    Ve asıl biz biliriz kederi.”

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.