Kocası tarafından şiddet görürken eline geçirdiği av tüfeğiyle eşini öldüren Rümeysa Aydın meşru müdafaadan dolayı beraat kararı almasının ardından açıklamalarda bulundu.
Olayın yaşanmasından dolayı pişmanlığını dile getiren Rümeysa Aydın, cezaevinden tahliye olduktan sonra çocuklarına kavuşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde tüm şiddet gören kadınlara da seslenen Rümeysa Aydın, şiddetin anlık olmadığını ve yıllarca devam edeceğini, kadınların unutmaması gerektiğini söyledi. Kadına yönelik şiddet konusunda erkeklerin de duyarsız kalmamasını isteyen Rümeysa Aydın, kadına yönelik şiddetle mücadele eden derneklere destek vereceğini kaydetti.
“Kendimi ve çocuklarımın hayatını korumak için istemeden ateş ettim”
Eşinin ölümüne sebep olduktan sonra beraat eden Rümeysa Aydın olay günü yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
“Olayda sadece iki günlük süreç konuşuluyor kimi zaman ama yedi yıldan beri benim yaşadığım bir şiddet vardı. Bu yedi yıl içinde şiddet sonucunda olay zamanına gelirsek de eşim o gün beni öldürme amaçlı pompalı tüfeğine yönelmişti. Daha sonrasında ben ondan önce av tüfeği gözüme çarptı ve onu oradan aldım. Sadece amacı onu korkutmaktı aslında. Son ana kadar da beni öldürmemesi için bekledim, yine de hiçbir şekilde o tetiğe basmadım. Ama korkumla, o panikle, onun verdiği o korkuyla işte çocuklarımın canının güvenliği için korkulmak üzere tetiğe basmış bulundum. Daha sonrasında eşimi yerde gördükten sonrasında da onun vahşi olsun diye yetiştirdiği, çiğ etle beslediği köpek eşimin kanın kokusundan dolayı ona gitti, ona yöneldi. Aslında normalde ben de o köpekten çok korkuyorum ama o anki Murat’ı kurtarma isteğinden dolayı köpekten korkumu da unuttum. Köpeği bağlamaya yöneldim direkt zaten. Köpeği bağladıktan sonrasında eşime zarar vermesin diye de tampon yapmaya başladım. Hemen adli makam, adli mercilere de haber verdim. Jandarmaya, sağlık ekiplerine haber verdim. Sağlık ekibi de zaten yardım istediğimde tampon yapmamı söyledi ve onların dediğini yapmaya devam ettim. Hiçbir şekilde de işimin başından da ayrılmadım" dedi.
“Büyük vicdan azabı çekiyorum”
Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsan sonuçta ne kadar kötü şeyler yaşamış da olsak benim eşimdi; yedi yedi yıllık eşim ve üç çocuğumun da babasıydı. Böyle olması tabii ki de istemezdim. Çok büyük vicdan azabı çekiyorum. Pişmanlık duyuyorum. Keşke bunlar olmasaydı diye. Ama elimden de bir şey gelmiyor artık. Eşimin zaten yoğun kıskançlıkları vardı. Saplantılı olarak hani sevgisiydi bana karşı kıskançlığı da bunu nazaran böyleydi. Daha sonra olay zamanı zaten bizim olay günü hani 13 Ağustos ama 11 Ağustos'ta süregelen bir konu vardı. Yani eyleme gelene kadar 11 Ağustos'ta başlıyoruz. Mesela yani yemek vermiyor, su vermiyor, sürekli darp ediyor, dövüyor. Kullandığı madde etkisinden dolayı gördüğü halüsinasyonlardan dolayı 'evde çatışma çıkmış, benim haberim yok. Sana birisi tecavüz mü etti? Bana mı söylemiyorsun? Veya sen mi kendi isteğinle birisiyle oldun' gibilerinden şeyleri öne sürdüğünden dolayı sürekli üstüme geliyordu. Ben hep bunun aksini söylesem de çocuklarım ona keza benimle birlikte aç kaldılar. Onlar da kusmaya başladılar daha sonrasında. 13 Ağustos'a bu şekilde geldik. Onun yaşattığı şiddetler sonucunda. Ki zaten mahkememizde de detaylı incelemeler de oldu. Tüm deliller büyük bir titizlikle toplandı yapıldı. Bunun için Türk hukuk sistemine de çok teşekkür ediyorum. Eşime karşı bir aldatma eylemimin de olmadığı da ortaya çıktı. Bu da anlaşıldı tüm araştırmalar sonucunda.”
"Cezaevinde bebeklerimden birini kaybettim"
Cezaevine girdikten sonra orada yaşadıklarını da anlatan Rümeysa Aydın, “Cezaevine ilk Cumartesi gecesi girmiştim, eşim Cuma günü vefat etmişti. Girdiğimden tam bir hafta sonra Cuma günü hamile olduğumu öğrendim. Daha sonrasında zaten ben yeni girdiğim zamanlarda eşimi hani halüsinasyon olarak görüyordum, hani gitmemiş gibi hep yanımdaymış gibi görüyordum. Bu süreçte ikizlere hamileydim o zaman. Strese bağlı olarak da bu yaşadığım süreçten dolayı bebeklerimden birini kaybettim. Daha sonrasında yani kötü rüyalar, psikologla görüşmelerim oldu, sürekli görüşmelere gitti. Ben hamile olmasaydım zaten tedavi amaçlı ilaç da verilecekti. Hani kendimi gerçekten iyi hissetmiyordum. Hamile olduğum için verilmedi. Daha sonrasında cezaevinden hastaneye kontrole gitmek de gerçek anlamda zordu benim için. O yüzden oraya da gidemiyordum” diye konuştu.
Mahkemeden aldığı beraat kararı sonrasında cezaevinden tahliyesinin ardından çocuklarıyla buluşma anını da anlatan Rümeysa Aydın, “Dün ilk kez çocuklarıma altı, altı buçuk ayın sonunda gerçek anlamda sarılabildim. Daha önce evet görüşlere geliyorlardı ama hep buruk geçiyordu hep ağlıyorlardı. 'Anneciğim gelmeyecek misin? Seni kimden koruyorlar? Artık kimse yok ki. Korkma anne, gel anne' diye sürekli bunları söylüyorlardı bana. Dün kavuştuktan sonrasında çocuklarım da zaten hiç inanamadı. Gece 2-3’e kadar hiç uyumadılar. Sürekli anneannelerine 'Annem gerçekten burada mı, anne rüyada mı mıyız biz? Annem gerçekten burada mı?' diyorlardı. Sürekli beni öpüp kokluyorlardı. 'Anneciğim çok mutluyum. Geldin artık gitme sakın' diyorlardı. Ve bundan sonrasında da bebeğime ilk öncelikle sağlıkla kucağıma almak istiyorum. Eğitim hayatıma devam etmek istiyorum. Hani bir yandan çalışıp çocuklarıma en iyi şekilde bakmak istiyorum. Kendi ayaklarımın üstünde durmak istiyorum. Ve eğer ki elimden gelebilecek bir şey olursa kadına yönelik şiddete karşı da herkesin karşısında kendimde durmak istiyorum.” ifadelerini kullandı.
"Sil Baştan Derneği hep destek oldu"
Mahkeme sürecinde Sil Baştan Derneği’nden büyük destek aldığını kaydeden Rümeysa Aydın şunları kaydetti:
“Sil Baştan Derneği’ne ilk baştan kendim mektup göndermiştim. Hani yardım istemiştim onlardan. Ve bunlar o mektubu gönderdikten sonra ne çocukları ne beni asla bırakmadılar. Çocuklarım ve bana psikolojik tedavi görmeleri için de destekte bulundular. Bebeğimi de beni de bırakmadılar hiçbir zaman. Allah hepsinden razı olsun inşallah. İnşallah ileride ben de onlarla birlikte onların yanında yer alabilirim diye düşünüyorum."
Öldürdüğü eşinin yakınlarıyla herhangi bir olumsuzluk yaşamadığına dikkat çeken Rümeysa Aydın, “Karşı tarafla hiç irtibata geçmedim. Zaten çocuklarımla da hani görüşmediler. Hiçbiriyle görüşme talepleri falan da yok. Yani şu anda hiçbir şeyleri de yani tehditleri falan öyle şeyleri de yok zaten ki onlar da nitekim evet evlatları gitti sonuçta ama beni tanıyorlardı. Nasıl ki eşim beni yedi yıl tanıdıysa onlar da beni yedi yıl tanıdılar. Benim böyle bir insan olmadığımı aslında onlar da kalben biliyor. Ben bunu da biliyor. Normal şartlarda zaten onlarda istemezdi böyle olmasını. Beni çok seviyorlardı. Çok değer veriyorlardı. Hani öz evlatları gibi davranıyorlardı bana. Yani bu süreçte de hiçbir şekilde beni rahatsız etmeleri falan öyle bir şeyleri de olmadı. Çocuklarıma ya da bana karşı şu an için.” diye konuştu.
"Kocamdır döver eder demeyin"
Kadınların şiddet görmesi konusuna da değinen Rümeysa Aydın, “Bu konu hakkında da söylemek istediklerim bir tokat bile şiddettir zaten. Lütfen 'kocamdır yapar, döver söver' demeyin. Bir tokat bile şiddettir diyorum ya yıllarda geçse aradan yine de o şiddet hiçbir zaman bitmiyor. O dayağın, o şiddetin önü arkası kesilmiyor. O yüzden devletimizin o kadar çok hani yardım yerleri falan var ki, hepsine hani başvuru, jandarmamızla polisimize başvurun. Bu konu hakkında KADES programı var ona başvurun. Lütfen sadece şiddet görenler için demiyorum bunu, şiddete tanık olanlar da susmasın. Onlar da şiddet gören kadınlarımız için onların yanında olsun. Gerekirse erkeklerimiz de bu şiddete tanıklık yapmasınlar. Şikayette bulunsunlar. Lütfen susmayın” dedi.
Avukat Fatma Dilan Karaca: “Mahkeme heyeti meşru müdafaa olarak değerlendirdi”
Rümeysa Aydın’ın duruşmasına bakan Balıkesir Barosu Avukatları Hande Şehirli Gezgin, Fatma Dilan Karaca ve Yıldız Kurt Yıldırım yaşanan dava süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu. İlk olarak konuşan Fatma Dilan Karaca, “13 Ağustos 2021 tarihinde müvekkilimiz Rümeysa Aydını elemli bir olay sonucunda eşini vurmak zorunda kaldı. Mahkemenin ilk celsesinden sonuna kadar süreci takip ettik. Müvekkilimizin eylemleri, maktulün eylemleri dosya içerisinde toplanan deliller, jandarmanın çok titizlikle çalışıp ayrıntılı bir şekilde delilleri üzerinden atlamadan toparlamış olması, heyetimizin de bu toplanan verileri en ince ayrıntısına kadar toplayıp değerlendirmiş olması sonucunda müvekkilimiz dün beraat etti. Bu konuda mutluyuz. Çünkü müvekkilimizin kendi beyan ettiğine göre de zaten yaşamak istemediği bir olaydı. Yedi sene süren bir sistematik şiddet ve akabinde gelişen bir takım olaylar vardı. Bu süre zarfında müvekkilimiz hem kendi canını hem de çocuklarının canını korumak amacıyla son çare olarak korkutmak amacıyla tüfeği almıştı. Ancak o panik ve korkuyla da ne yazık ki talihsiz bir olay gerçekleşmiş oldu. Mahkememizin dün beraat kararı verirken TCK 25 gereğince meşru müdafaa sınırında kalmasına hükmetti. Bu sebeple de beraat kararı verdi. TCK 25’e göre meşru müdafaanın birtakım sınırları vardır. Saldırı anında olmalı, savuşturabilecek herhangi bir durum olmaması, saldırıyı önleyebilmemiz için son çare olaya başvurmuş olmamız gerekiyor. Tüm bunlar değerlendirildiğinde de ve toplanan delillerle birlikte değerlendirildiğinde de müvekkilimize beraat kararı verdi. Şöyle ki sanığın aksi ispatlanamayan beyanları mahkemece doğru sayılır. Aynı zamanda müvekkilimiz Rümeysa Aydın'ın olayları sistematik olarak yaşamış olduğu olaylara bir takım şahitler de vardı. Tanıklar da geldi bu durumda. Tanıkların beyanları, dosyada toplanan deliller, toksikoloji raporları, bunun haricinde uzmanlık raporları, jandarmanın hazırlamış olduğu uzmanlık raporları doğrultusunda müvekkilimizin beyanlarıyla uyuştuğu şekilde gerçekleştiğine kanaat getirildi. Onlar meşru müdafaa kapsamında değerlendirildi. Bu konuda biz hem jandarmaya hem de mahkeme heyetimize gerçekten titizlikle dosyayı incelediği ve değerlendirdikleri için teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Avukat Hande Şehirli Gezgin: “Adalet her zaman şiddet görenin yanındadır”
Avukat Hande Şehirli Gezgin ise Rümeysa’nın yaşadıklarını kısa olarak özetledikten sonra kadına yönelik şiddet konusunda kadınların neler yapabileceğine değindi. Hande Şehirli Gezgin, “Müvekkilimiz Rümeysa Aydın evliliği boyunca yedi yıl boyunca şiddete ve işkenceye maruz kalmıştır. Bu sebeple çaresi kalmadığı için, son çare olarak kendi yaşamını, çocuklarının yaşamını korumak için yani yaşamak için eşini vurmak zorunda kalmıştır. Biz zaten bütün yargılama boyunca da, savunmalarımızda da bunun meşru müdafaa kapsamında olduğunu söyledik. Nitekim dünkü duruşmada mahkemede bunun meşru müdafaa kapsamında olduğunu söyleyerek beraat kararı verdi. Bu sebeple çok mutluyuz. Bu yargılamayı, titizlikle inceleyen bütün delilleri toplayan mahkeme heyetine ve jandarmaya çok teşekkür ederiz. Kadınlarımıza da buradan seslenmek istiyoruz. Lütfen korkmasınlar. Şiddete boyun eğmesinler. Her zaman biz onların yanındayız. Adalet her zaman onların yanındadır. Gerekli yerlere başvursunlar. Her zaman haklarını arasınlar” dedi.
Avukat Yıldız Kurt Yıldırım: “Şiddete boyun eğmeyin”
Balıkesir Barosu Avukatlarından Yıldız Kurt Yıldırım da kadınlara seslenerek şiddet konusunda yapacaklarını hatırlattı. Yıldırım, “Dün aldığımız beraat kararından sonra tabii ki çok mutluyuz. Bu bağlamda da buradan bütün kadınlarımıza seslenmek istiyorum. Şiddete boyun eğmeyin. Her daim devletiniz arkanızda, adalet hep yanınızda. Biz hep yanınızdayız. Lütfen işte polise gitmekten, KADES uygulamasını kullanmaktan vazgeçmeyin. İnanın, şiddete boyun eğmeyin. Her daim bir çıkış yolu vardır” ifadelerini kullandı.
Sil Baştan Derneği Başkanı Ayşegül Küçükafacan: “Şiddet gören kadınların ve çocukların yanındayız”
Sil Baştan Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Küçükafacan, Rümeysa Aydın’ın kendilerine mektupla başvurduktan sonra onun yanında olduklarını ifade ederek, "Rümeysa'nın davasıyla ilgili olarak da Rümeysa bize bir mektupla ulaşmıştı ama ondan önce amcası bize geldi ve bizden destek istemişti. Rümeysa mektubunda bizden yardım istiyordu. Tüm kadınlardan yardım istiyordu, yanında durmamızı istiyordu. Biz bütün kadınların yanındayız. Sivil toplum örgütlerinin tamamı kadın hakları ve çocuk hakları temelinde çalışan bütün sivil toplum örgütleri, her kadının, her çocuğun yanındadır. Bunu da unutmayın” diye konuştu.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.