Ülkenin çivisi çıkmış. Kirli ve karanlık ilişkiler bir bir ifşa oluyor.
Foseptikten çıkan pislikler iyice kokmaya başladı. Öyle ki; kokusunu duyduğumuz ama bilmediğimiz gizli ve karanlık ilişkiler dışarı taşmaya başladı. Hem de öyle böyle değil. Meğerse, içerde öyle karanlık ilişkiler dönüyormuş ki, kimlerin kimlerle bağlantısı olmuş, varmış yokmuş aklınıza gelen her şey dökülüyor.
Ortaya saçılan pislikler, bize ne anlatıyor?
Derin devlet işleri mi? Mafya hesaplaşması mı? Devlet içindeki derinlerin güç mücadelesi mi? Büyük baronlar kılıçları çektiler, “suskunluk yasasını” askıya aldılar. Canı yanan, canı yakılan, elindeki kartları açık etmeye başladı. Şah çekti, meydan okudu.
Sedat Peker, yurtdışından Dubai’den video çekip youtube’a atıyor. Milyonlar takip ediyor. Öyle iddialarla konuşuyor ki, Gözler bir anda, ülkenin eski ve mevcut içişleri bakanları, Mehmet Ağar ve Süleyman Soylu gündeme geliyor. Videoda, Süleyman Soylu'nun kendine operasyon yapılacağı konusunda kendisini uyardığını söylemiş, Soylu'nun istifanın tiyatro olduğunu, istifa gecesinin 1,3 milyon bot hesaplarla (trol ordusu ile “geri dön” twitleri ile) bir gün önceden nasıl hazırladığını anlatmış! DYP’nin başına geçmek için yardım aldığını iddialarının arasına almış. Hatta Soylu yeğeninin şarkıcı olması için bile Sedat Peker’den aracı olmasını istemiş.
Vay arkadaş nasıl bir ülkedeyiz. Kurtlar vadisi diziydi ama heyecanlıydı, dizi de geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüydü. Dizi bitti, şimdi gerçek hayatta gerçeklerle yüzleşiyoruz. Ben devletime, devlette görev almış insanlara nasıl güvenebilirim?
Devlet, akıl tutulması yaşıyor!
Asli işler bir kenara bırakılmış bir hava var. Devletin her kurumuna çöreklenmiş derin bazı yapılar, ikinci bir kanaldan ya da paralel bir yapıdan emir alıyor. Konumunu ve görevini kötüye kullanıyor. Emniyet, jandarma, mafya iç içe girmiş. Her yerde birinin adamı, birilerinin ağırlığı var. Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar hakkında bir tecavüz ve cinayet iddiası var. Cinayet dosyası, şahıs intihar etti denilerek kapatılıyor. Bu ve daha fazlası olan soruşturul(a)mayan cinayetler var. Kolombiya’dan Türkiye’de Yalıkavak’ta çökülen bir marinaya gelecek olan 4,9 ton uyuşturucu, Panama’dan 616 paket (yaklaşık 650 kg deniliyor) Mersin Limanı’na kimler için gelecekti? Kimler teslim edilecekti? Oradan gönderen varsa, buradan da karşılayan olmalı ki sevkiyat sekteye uğramasın! Bunun için bir içişleri bakanın soruşturma açması gerekmez miydi? Açılmadı! henüz!..
Herkes sus-pus… Mafyalar çeteler dönemi bitmişti en azından biz öyle zannediyorduk! Ne bitmesi, devletin içine çöreklenmiş. Hatta bazıları ile ortak iş bile tutmuş ya da birileri para ile rüşvetle satın alınmış. Akıl baştan gitmiş. Devlette liyakatte, ciddiyette kalmamış.
Peki ne mi oldu? Kimlere mi soruşturma açıldı?
Organize suç örgütü denilen Mafya babası Sedat Peker’e, Devlet koruma polisi vermiş... Belgesi ortada, İstanbul Valiliği üzerinden... Devlet'ten "tık" yok. Halk neyi görüyor, ne gösteriliyor! İmamoğlu elini arkasına koymuş. Müfettiş incelemesi başlatılmış. Cübbeli amiral tekkeye gitmiş, Devlet'ten ses yok. İlker Başbuğ, Menderes'i eleştirmiş. "Darbe Davası" denilip inceleme başlatılmış. Vatandaşın aklının meşgul edilmesi için neler yapılmış, akıl alır gibi değil. İnanılır gibi değil. Bunların hepsi hedef şaşırtmakmış meğerse.
Mafya içi hesaplaşma ve kaosun sebebi belli!
Uyuşturucu ve kokain geliri öyle bir artmış ki, para trafiği ve sevkiyat trafiği de hızlı akıyor tabi ki de… Çünkü Türkiye, Avrupa’ya geçişin köprüsü… Milyarlarca Dolarlık parasal geliri paylaşmak kolay değil. Pasta o kadar büyük ki, anlaşmazlıklarda normal oluyor haliyle. Tabi pastada hakkı olanlar hakkı, olmayanlara diş gösteriyor. Menfaat çatışmaları gözle görünür hale geldi.
Dahası marinasına çökülen iş adamının, Türkiye’nin en zenginler listesinde inanılmaz bir yükselişi var. Rusya, Azerbaycan ve Türkiye hattında Karadeniz’de 270 gemi ile petrol taşımacılığı yapıyor. Milyarlarca doları yönetiyor, enerji hattını kontrol ediyor.
Devletin çivisini çıkarmışlar hem de el ele! Bu kadar şey olurken Soylu’ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer bakanlar değil, Diğer mafya Alaattin Çakıcı “Bakanımızı yedirmeyiz” diye mektup yazarak sahip çıkıyor.
Bu ülkede skandallar biter mi? Silsile halinde devam ediyor?
Ticaret bakanı, kendi bakanlığını kazıklar, ses yok tepki yok!
İstanbul’da halk ekmek büfeleri kaldırılmak istenir! Ses yok!
Esnaf pandemi de hakkettiği umduğu desteği alamadı. Pandemi sürecinde 1,2 milyon esnafa toplam 3,7 milyar ₺ destek verilirken, sadece bir yandaş inşaat firmasına 9,5 milyar ₺ destek verildi. Ve daha başkalarına da onlarca kez vergi muafiyeti hakkı tanındı yetmedi garanti ödemeler yapıldı. Bu ülkede herkes eşit ama bazıları daha eşitmiş. Şimdi daha iyi anladık. Yaşayarak görmek gerekmiş.
Haftanın skandalını Turizm bakanlığı patlattı. Önce Dışişleri bakanlığı Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “turistin görebileceği herkesi aşılayacağız” dedi. Sonrasında neler oluyor bu kadar değil demeye kalmamışken, turizm Bakanlığı full HD reklam filmini yayınladı. “Keyfinize bakın. Ben aşılandım” maskeli personel iş başında.
Video yayınlanır yayınlanmaz, tepkilerin hedefi oldu. Bu ülkenin evladı bu kadar aşağılanamaz. Bu ülkede turist ne kadar insansa, bu ülkenin vatandaşı da o kadar insan. İnsanız insan. Bunu hak etmiyoruz. Bu halka aşağılık muamelesi reva görülmemeliydi.
Dış basında bile konu oldu. Turistler kendi ülkelerinde bize gülüyordur belki de. Kendi ülkesinde görmediği itibarı görüyor. Ülkeye sömürge valisi atansa belki de, halkında ülkenin de itibarını ancak bu kadar ayaklar altına alabilirdi. Millet olarak aşağılandık, hem de başımızdakilerin beceriksizliklerinden dolayı…
Her şey para için yapıldı!
Ülkenin dövize ihtiyacı var. 128 Milyar Dolar ve hatta 159 ton altın çarçur edildi. Hesap veren, verebilen kimse yok. Para lazım... Yatırım yok… Yabancı sermaye gelmiyor kaçıyor… Tek çıkar yol turizm. B planı yok. Turist gelsin de nasıl gelirse gelsin diye PCR Testi bile istenmiyor. Alelacele panikle hata üstüne hata yapılıyor ya da ne bileyim kasten yapılıyor. Ben bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsam! bu işin profesyonelleri düşünmemiş midir! yani insan sormadan edemiyor. Ülkecek dünyaya rezil olduk. Bu utanç size yeter. Ama sizde utanma var mı? orası muamma…
Ülkeyi sirk çadırına döndürdüler!
Hangi bakanlığa baksak rezillik diz boyu… Kokuşmuşluk, çürümüşlük paçalarından dökülüyor. Devlet içinde devlet için halk için çalışmayı bırakmışlar, kendi ceplerinin derdine düşmüşler. Herkes tutunduğu yerden, devleti milleti, vatandaşı dolandırmanın, tribünlere oynamanın, show yapmanın, en fazla alkışları almanın peşinde…
Bu halka mazluma, fakire, garip gurebaya zulümdür… Bu millete de, bu ülkeye de yazık etmeyin… Sonrada hakkınız varmış gibi “helallik” istemeyin! Benim hakkım helal değil… Hiç birinize…
Son söz: “Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki; sonu yakındır. Eğer mazlum da, ısrarla direniyorsa bil ki; zafer yakındır." Hz. Ali (r.a)