|   | 
  • Sabahattin Sürmen

    Su, Su Krizi, Yarının Suyu ve 25 Lt Su

    Bir su damlasıyla başlayan insan hayatı su mücadelesiyle hızla devam ediyor.

    Yeryüzünde birileri su bulamadığı için hayattan koparken kimileri de su baskınlarında kaybolup gidiyor. Dünya’nın su dengesini su ile gelen insan bozmuş durumda!

     

    Barış Manço’nun dizelerinde dediği gibi ‘kaç yıl oldu saymadım’ Karadeniz’den Kayseri’ye göçeli? Sanırım 40 yıla yaklaşıyor. Emel Sayın’ın, ‘Yağdır Mevlam Su’ şarkısıyla dillere destan olduğu yıllardı.

    Seneler ne olur üstüme gelmeyin, saatler durun bir az diye yalvarmama rağmen hızla geçen bu yıllardı. Sizler katılır mısınız bilmem ama Erciyes hiç bugünkü kadar siyah, zirvesi karsız, başı bomboş olmamıştı.

     

    Ben görmedim. Her sene biraz daha kararıyor sanki! Eylül ayının sonuna geldik. Geçen gün sadece ‘Erciyes’e ilk kar yağdı’ haberi olacak kadar kar yağdı. O kadar! Bu satırlar yazılırken Erciyes’in zirvesi yine simsiyahtı.

    Erciyes, Ağustos ortasından hemen sonra gelin kızlar gibi bembeyaz duvağını takardı. Maalesef son yıllarda böyle değil! Sebebi insanoğlu!

    Çevresini felakete sürüklerken değişen iklimleri de kendi felaketini hızlandıran boyutlara taşıyordu. akılsızca.

     

    Erciyes’e kar yağmalı ki Kayseri’de ve çevresinde su olsun. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’i takip ediyorum. Koordinasyon ve planlama toplantıları, gezilerde su, çevre, iklim konularına dikkat çekiyor.

    Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç da 2050’li yıllara kadar Kayseri’nin su probleminin olmayacağını açıkladı. Peki ya sonrası ne olacak? Belki Kayseri’nin kısa vadede su sorunu olmayacak. Fakaaat, ya çevremiz, ya diğer iller, ya diğer ülkeler?

     

    Gayret edenlere gayretle destek olmak gerekmez mi? Ahh insanoğlu ahhh! Sen ne yapıyorsun öyle?  Çevreni katlederken oturduğun dalı kestiğinin farkında bile değilsin! Kendi elinle bir ‘su krizi’ oluşturdun.

    Aşırı su tüketimi ile su kaynaklarının tükenmesine ve verimliliğin azalmasına neden oluyorsun. Her gün sadece 25 litre su ile yaşamak zorunda kalman belgesel olmaktan çoktan çıktı. ‘Su krizi’, dünyanın pek çok ülkesini sarmış durumda. 25 Litre Belgeseli adım adım bir susuzluğu doğruluyor.

     

    Ne yalan söyleyeyim bu karanlık tablodan ben de korkuyorum, içim daralıyor. Fakat değiştirmek için yeterli adımların atılmadığını görmek daha da üzüyor. Hep başkalarından bekliyoruz. Kapımızın önünden coşkuyla akıp giden o kocaman ırmakların minik derelere döndüğünü görmüyoruz.

    Yarının suyunu sağlamak için elbirliğiyle gayret göstermemiz gerekmez mi? Bilim adamları su ayak izini hesaplıyor. İnsanoğlu kapısına kadar gelen felaketin farkında bile değil.

     

    Kayseri’ye ilk geldiğim öğrencilik yıllarımda okuduğum bir makaleyi hiç unutmadım. ‘Erciyes’e yağan kar ve yağmur süzülerek, doğal arıtmaya uğrayıp 40 yıl gibi bir sürede Kayseri’de içilebilecek su haline gelir’ diyordu. Çok şaşırmış ‘şok’ olmuştum.

    40 yıl sonra su bulabilecek miyiz? Sayın Vali Gökmen Çiçek, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç kaygılarımda haksız mıyım? Bu satırları okuyan değerli okuyucumuz: Ne demek istediğimi, korkumu ve kaygılarımı anlatabildim mi?

    İnsanoğlu ne yaptı, neye sebep oldu?

     

    Küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle yağışlar azaldı. Su kaynakları yenilenemezken mevcut kaynakların da verimliliğini düşürdü. Üstelik sanayi atıkları, tarımsal kimyasallar ve evsel atıklarla su kaynaklarını kirletti iyi mi?

    Hızını alamayan insanoğlu ormanları keserek, yakarak, yok ederek oturduğu dalı kesmekten öteye gitti. Ormanı yok ederek toprak erozyonuyla su kaynaklarını da mahvetti. Tarımda ilkel yanlış sulama yöntemleriyle suyu boşa harcadı, verimliliğini düşürdü, yeraltı sularının tükenmesine neden oldu.

    Sanayileşme ve kentleşmedeki yanlış ve plansız uygulamalarla su talebini kontrolsüz artırdı. Yanlış planladığı baraj projeleriyle ekosistemleri ve su kaynaklarının doğal akışını bozdu. Deniz suyunu yeraltı sularına karıştırma beceriksizliğini bile gösterdi.

    Su tasarrufu farkındalığı zaten insanoğlunun kitabında yok. Bulunca da bitirinceye kadar durmak bilmiyor!

     

    Katı atıkları doğru yönetmedi. Denizleri ve dağı-taşı çöplük haline getirerek çevreyi katletti. Plastik atıklarını okyanuslara doldurdu, deniz canlılarını ve ekosistemlerini perişan etti.

    Peki daha sonra ne oldu? Ardından iklim değişiklikleriyle yağışlar dengesiz hale geldi. ‘Yok sera gazı emisyonları’, ‘yok küresel ısınma’, yok sel, yok tsunami, kuraklık, fırtına  derken suyu yok etti.

    Yarının suyunu da katletti.

     

    Hükümet konunun ciddiyetini görerek Bayındırlık ve İskan Bakanlığı vardı. Onu, önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dönüştürdü. Zamanla onun da yetmediğini görerek İklim Değişikliği’ni de ekledi. Yeter mi?

    Bu kavramların altını, üstünü, içini doldurmadığımız sürece bu da maalesef yetmeyecek!

    Sorunun kaynağı olan insan, çözümün kaynağı olmamak için elinden geleni yapıyor.

     

    Su, su, ne olur bir yudum su verin. Şeklinde yalvarmamak için  hepimiz aynı bilinçle ve titizlikle su krizini aşacak disipline uymalıyız.

    Son ağaç yok olduktan sonra son damla su da tükenebilir!

    Unutma ey insanoğlu, su yoksa hayat da yok, sen de yoksun!

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.