A Milli Futbol Takımımız, UEFA Uluslar B Ligi 4. maçında İzlanda ile deplasmanda soğuk hava ve donmuş sahada inanılmaz bir 3 puan mücadelesi verdi.
İzlanda’nın lider Türkiye’yi elinden kaçırmamak, yarışta yakınında olmak için kazanması gereken kritik bir maçtı.
Türkiye de bu maçı kazanarak UEFA Uluslar A Ligi’ne yükselmek için avantaj yakalamak istiyordu.
İki takım için özellikle de Türkiye’nin kilit maçı olarak tanımlamak yanlış olmazdı.
İzlanda; zor, sert ve fizik kapasitesi çok yüksek bir takımdı. Türkiye’nin teknik kapasitesi rakibi İzlanda’dan bariz üstündü ama rakibin fizik-kondisyon üstünlüğü ve soğuk hava tedirgin ediyordu.
Reykjavik'teki Laugardalsvöllur Stadı'nda oynanacak mücadelenin hava koşulları nedeniyle ertelenme ihtimalini yayan İzlanda basını Montella’nın bile kafasını karıştırmıştı. Futbolcularımızın neler hissettiğini, maça hangi şartlarda psikolojik hazırlandıklarını varın siz düşünün.
İlginç bir durum, meteorolojik tahminler maçın oynanacağı saatte 1 derece olacağı yönündeydi. Sahanın donma ihtimalinden bahsedilmesi, dolayısıyla da maçın ertesi günün gündüzüne ertelenmesi konusundaki belirsizlik tabii ki futbolcularımızın konsantrasyonunu olumsuz etkileyebilirdi. Ama bizim çocuklar bu tuzağa düşmedi.
Mücadelenin yapılacağı Laugardalsvöllur Stadı Avrupa’nın en kötü, en kalitesiz stadı. Bu iklime rağmen alttan ısıtması bile yok. Buna rağmen UEFA yetkilileri bu statta yaptıkları incelemeden sonra mücadelenin oynanmasına karar veriyor.
UEFA yetkililerinin maçı burada oynatması bana göre kötü niyetten başka bir şey değil.
A Millî Futbol Takım, yenilgisiz geldiği dördüncü maçında deplasmanda İzlanda’ya da kaybetmek istemiyordu. Bu isteğini de söke söke aldı.
Daha önce İzlanda’da hiç kazanamamış bir Türkiye 3 puan almak için biraz da buz pateni yaptı.
Polonya Futbol Federasyonu'ndan Damian Sylwestrzak yönettiği karşılaşmada bütün insiyatifini İzlanda lehine kullandı. Ama bu zaferi o da engelleyemedi.
İzlandalı yönetmenin bile tekrarını göstermeye cesaret edemediği pozisyonda elle oynamaya penaltı çalmadı. VAR da ha VAR ha yoktu.
A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella,"Herkes oynamayı hak ediyor ama kriter olarak rakibimizin fizik kapasitesi bizden biraz daha yüksek. Biz de teknik kapasitesi en yüksek takımı seçtik. Bahaneye gerek yok. Bu sahada oynayacağız. Bazı yerlerde buzlanmalar var. Sahaya çıkacağız, istediğimiz futbolu yansıtmaya çalışacağız." şeklinde kaygısını maç öncesi açıkladı.
Uğurcan, Zeki, Merih, Abdülkerim, Ferdi, Hakan, Orkun, Arda, İrfan Can Kahveci, Kerem Aktürkoğlu, Kenan Yıldız’la başladık. Topu sürekli ayağımızda tutup teknik kapasitemizin yüksekliğini de kullanarak oyuna biz yön vermeliydik.
Montella’nın korktuğu başımıza geldi. Her türlü olumsuzluğa rağmen çok hızlı ve baskılı başlayan Türkiye’nin karşısındaki İzlandı’nın tek planı vardı. Fiziğini kullanıp defans arkasına attıkları topları kovalayıp fizik güçlerinin de katkısıyla gol bulmaktı.
Nitekim de ilk atakta orta sahada yakalanan takımımızı arkasına takan Oskarsonn golü buldu. 1-0.
Yoğun kar yağışını andıran ataklarımızdan golcülerimizle özellikle Kerem Aktürkoğlu ile yararlanamadık.
Savunma hattımızda yine inanılmaz uyumsuzluk ve aksaklıklar yaşadık.
Arda Güler ve Hakan Çalhanoğlu çok etkili oyun kurdu. Benficalı Orkun Kökçü, Fenerbahçeli İrfan Can Kahveci ve özellikle Kırmızı Kramponlu Juventuslu Kenan Yıldız da onlara çok iyi destek sağlıyordu.
Ama biz bulduğumuz sayısız fırsatları değerlendiremedik bir türlü.
İzlanda 9 kişiyle defans yapıp 7 kişiyle atağa çıkacak bir fiziksel coşkuya sahiplerdi.
İlk yarı gol bulamadık ama bulmak için gereken her şeyi yaptık.
İkinci yarıya da teknik kapasitemizle yine topu sürekli ayağımızda tutarak oyun kurup, gol aradık.
Önce direkten dönen toptan sonraki pozisyonda Arda Güler’in şutunu İzlandalılar ‘nasılsa hakem penaltı vermiyor’ diye yine elle oynadı.
Hakem yine penaltı çalmadı.
Biz takım halinde itiraz edip kazan kaldırınca VAR zoraki devreye girdi. Hakem gitti 5 saniyelik incelemeyle ‘penaltı’ dedi.
Hakan Çalhanoğlu penaltı noktasında ayağı kayınca çift dokunuşla penaltımız gitti ama İrfan Can Kahveci orta sahadan getirdiği topu yay üzerinde muhteşem vuruşla topu filelere göndererek ‘Kaptan’a üzülme’ dedi.1-1.
Baskımız eksilmeden devam etti. Arda Güler’in korner atışında Merih Demiral’ın kafayla kaleye gönderdiği topu İzlandalılar yine aynı mantıkla ‘hakem nasıl olsa çalmaz, çalsa da Türklerin ayağı kayıyor’ diye yine eliyle oynadı.
Hakem de gerçekten inatla penaltıyı çalmadı.
Bütün takım olarak yine ayaklandık. VAR yine zoraki hakeme ‘izle’ dedi.
Hakem yine 5 saniyelik izleme ile zoraki penaltı çaldı.
Hakan Çalhanoğlu yine topun başına geçti, bu kez ayağını sağlam basıp yine kaleci ve topu farklı köşelere gönderdi. 1-2
Ardından ceza sahamız içindeki karambolde Merih Demiral’ın kale çizgisinden diziyle çıkarttığı topta VAR anında devreye girdi.
2-3 dakika inceledi. Ama ortada diz vardı, el yoktu. Penaltı diyemedi. Bütün stat hayal kırıklığıyla yıkıldı.
Fakat sevinmeleri gecikmedi. Defansımızın müzbin zafiyetini bildikleri için ceza sahası içine ortasında Uğurcan Çakır ve Merih Demiral’ın üstünde kafayı vuran Gud Joohannsen topu filelerimize gönderdi.2-2.
Hayal yeni bir kırıklığını tekrar yaşamaları da yine çok sürmedi.
Sayısız gol kaçıran Benficalı Kerem Aktürkoğlu muhteşem bir presle topla şımaran kaleciden topu kapıp Real Madrid’in altın çocuğu Arda Güler’in önüne aktardı. Real Madrid yıldızı Arda Güler de topu boş filelere gönderdi. 2-3.
Benfica’nın altın çocuğu Kerem Aktürkoğlu ‘o kadar kaçırdım, son noktayı ben koyayım’ deyip ceza yayının sol çaprazından nefis bir vuruşla topu filelere göndererek maçın gerçekten son noktasını koydu.
Montella bu gece her hamlesini doğru yaptı.
Bütün takım varlığını ortaya koydu. Fizik güçlerinin de teknik kapasiteleri gibi yüksek olduğunu gösterdi.
Bizim çocuklar, deplasmanda yüzde 60 topla oynayıp, 25 gol pozisyonuyla 4 gol buldular.
İnter beyni Hakan Çalhanoğlu’nun harika organizesi, Real Madrid Prensi Arda Güler’in estetik katkısıyla, Benfica yıldızları Kerem Aktürkoğlu ve Orkun Kökçü’nün, Juventus jön karakteri Kenan Yıldız inanılmaz güzel bir mücadeleye büyük katkı sağladı.
Trabzonspor’lu Uğurcan Çakır, 2 gol yedi ama yüzde yüz 3-4 gol pozisyonunu önleyerek galibiyette büyük pay sahibi oldu.
Ay yıldızlı ekibimiz tarih yazarak ilk kez İzlanda’yı evinde buzla kaplı rezil sahaya gömdü. Adı SON ile biten ülkenin takımına acı bir son verdi.
Attığı 4 gol, muhteşem futbol ve üst düzey mücadele ile buzlar ülkesinde bu gece bir Akdeniz Akşamları yaşadı.
UEFA’ya ‘benim yerim Uluslar A Ligi’ mesajı gönderdi.
Tebrikler Montella Aferin Bizim Çocuklar…