|   | 
  • Cevahir Kadri

    ‘UZAK EV’İNE GÖÇEN ŞAİRİN VEDASI

    Ülkü Tamer… Günümüz Türk şiirini önemli ölçüde etkileyen İkinci Yeni şiir akımının önemli temsilcilerinden. Kimsenin kalıcı olarak mesken tutamadığı bu dünyadan, şaka edercesine nisan ayının birinci günü aramızdan ayrılıp “Uzak Ev”ine gittin!.. Gideceğini aslında ta en baştan, Çünkü Çarşılarından Geçtim adlı şiirinde söyledin, söyledin de bilemedik düne kadar! “Neden öldüğümü anlamayacaklar, çünkü güneşler doğar çarşı/lar üzerine,/ Getirip develerini yıkmışlar, gümüş çadırlarını kurmuşlar, zen/cefil satıyorlar hatta.” dedin, öldüğünde nelerin olup biteceğini bir bir sıraladın bu şiirinde! Bilip anladık mı gerçekten, yoksa merhum şairimizi haklı mı çıkardık bu öngörüsünde? Bunu, bize zaman gösterecek!..

     

    20 Şubat 1937’de Gaziantep’te dünyaya gelen Ülkü Tamer; şair, yazar, çevirmen, gazeteci ve oyuncu vasıflarıyla Türk edebiyatına önemli katkıları olan bir sanatçıdır. Onu biraz da farklı kılan Milliyet Çocuk dergisinde yaptığı güzel çalışmalar ve bu doğrultuda yazdığı çocuk şiirleridir. Meselâ Virgül karakteri çok önemlidir. Onun gidişiyle bugün Virgül öksüz kaldı artık. Yayıncılık bakımından katkısı elbette bununla sınırlı değildi. O, Milliyet Yayınları'nı, Milliyet Çocuk, Milliyet Sanat ve Sanat Olayı dergilerini de yönetti. Yönettiği veya başında bulunduğu yayın ve projelerde hep içtenlik ve kalitenin çıtasını yüksek tuttu. Hayatına güzel işler, güzel eserler şahitlik etti hep.

     

    Taziye ve değerlendirmeler!..

    Bugün şairin ardından pek çok kurum, kuruluş, şair ve yazar dostları onunla ilgili duygu ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaştı. Bunların başında PEN Türkiye gelir ve şairin vefatı üzerine yazılı olarak şöyle bir açıklama yapar:“Şiire virgülü eklemişti, şimdi bir virgül eksildi. Şiirin de, virgülün de boynu bükük kaldı. Ülkü Tamer. Virgülün şairi. Türkçenin çocuğu. Türkçenin gençlerinden. Çocukluğun Türkçesi. Böyle bir alçakgönüllülük ancak virgülde bulunur. Şiirde, başka uğraşlarında, hayatta kendini şiirin bir parçası kıldı, virgül oldu. Virgül, şakacıdır, şendir, kendini sıradanlaştırmayı bilendir, noktaya, ünleme, noktalı virgüle yol açar, yer verir, bazen ünlem, bazen üç nokta, bazen nokta, ama en çok da soru işareti yerine geçer Ülkü Tamer’in şiirinde. Boşluk şiire nasıl dahilse, virgül de şiirin bahçesindeki çocuktur.

     

    Metin Celal, Cumhuriyet gazetesindeki yazısında Ülkü Tamer’den bahsederken “Dostları onu “iyi insandı” diye anımsıyor. “Zarif, alçakgönüllü, çok değerli bir insan” olarak sözü ediliyor. Bakışlarındaki sıcaklığı unutmak mümkün değil. Hiç tanımasanız bile hemen sohbete girebileceğiniz bir yakınlık duygusu oluşturuyordu insanda. Hoş sohbetti.” diyerek şairin insani yönünü vurgular. Metin Celal yazısının devamında onun şiiri için şu tespitlerini sıralar: “Sanırım şiirinin en önemli özelliği ironidir. Onun kadar ironik dizeler yazan bir şair az bulunur. Şiiriyle modern İngiliz ve Amerikan şiiri arasında bağlar kurulsa, öyküye yakınlaştığına dikkati çekilse de çok renkli çok boyutludur, onda mitolojiye göndermeleri de, sinema tekniğini de bulursunuz. Zamanla halk şiirine yakınlaştığını görüyoruz.

     

    Kendisi de bir şair olan İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak’taki köşesinde, Ülkü Tamer’le nasıl tanıştıklarını, dostluklarını, şiirlerini ne kadar içtenlikle okuduğunu belirttikten sonra onun şiiriyle ilgili “Ülkü Tamer için kuşların ve çocukluğun şairi diyebiliriz. Birçok şiirinde kuşlar geçiyor, uçuyor.”, “Ülkü Tamer, tabiata ve mevsimlere yakın durmuş bir isim.”, “Şiirlerindeki renk mavidir. Gökyüzünü, hür ve sonsuz olmayı temsil eder.”, “Ülkü Tamer, halk edebiyatından da sıklıkla faydalanmıştır. Özgünlüğü elden bırakmadan.” Gibi bazı değerlendirmelerde bulunur. Düello şiirindeki bazı dizelerde, şairin yenilginin korkulacak bir şey olmadığını gösterdiğini belirterek “Ülkü Tamer şiirinin bir diğer özelliği de yenilgiye uğrayanları dikkate almasıdır.” şeklinde bir tespitte bulunur. Tenekeci, yazısının devamında şairin hatıralarının önemine dikkat çekerek şöyle der: “Ülkü Tamer’in kuvvetli yönlerinden biri de hatıralarını öykü tadında yazmasıdır. Günlük tutmamış, hatırladıkça yazıya dökmüştür. Tiyatro tutkusunu ve diğer ilgilerini asıl buralarda görüyoruz. Kendisi, Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’nda oynamıştır. Yaşamak Hatırlamaktır kitabı, futboldan edebiyat matinelerine, yayın dünyasından çocuk dergiciliğine kadar hareketli bir hayatı gözler önüne seriyor.”

     

    Bestelenen şiirleri!..

    Ülkü Tamer’le ilgili bir diğer önemli yazı da Birgün gazetesinde Burak Abatay imzasıyla yayımlanır. Burak Abatay, merhum şairin kısa bir biyografisinin ardından Sezai Karakoç’la birlikte yaşayan son önemli temsilcilerinden biri olduğunu, şairin 2014 yılında Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’ne layık görülmesinin ardından kendisiyle bir mülakat gerçekleştirdiğini hatırlatır. Daha sonra sanat ve edebiyat camiasından Zülfü Livaneli, Haydar Ergülen, Ataol Behramoğlu, Ahmet Telli, Doğan Hızlan, Hüseyin Ferhad, Adnan Özyalçıner, Hüseyin Köse ve Arzu Uçar gibi önemli isimlerin Ülkü Tamer’le ilgili değerlendirmelerini sıralar.

     

    Zülfü Livaneli’nin Theodorakis’le birlikte hazırladıkları, ismini Ülkü Tamer’in “Güneş Topla Benim İçin” şiirinden alan albümü zihinlerde yerini alır. O şiirden bir dörtlük: “Seher yeli çık dağlara/ Güneş topla benim için/ Haber ilet dört diyara canım/ Güneş topla benim için” Livaneli, arkadaşı, dostu Ülkü Tamer için “Acıları yazdı ama çok sevimli bir üslup içinde yazdı. Çünkü o da çok sevimli bir insandı.” der.

     

    Şair Haydar Ergülen ise onun için “… hiç eskimeyen bir şiir bıraktığını iyi biliyorum.” diyerek özgün şiirlere imza attığını belirtir. Bunun yanı sıra halk türkülerinin onun şiirine etkisinden söz eder ve bunun kaynaklarını şöyle açıklar: “Hem söyledi hem de yazdı. Geldiği yörenin, Ayntab, yani Antep’in de etkisi, katkısı, şiiri ‘söyleme’yi hem kışkırtmış hem de kolaylaştırmış olmalı. Şiirimizdeki gelenekten söz ederken, hep Divan şiirinin örnek alınmasının yanı sıra, halk edebiyatının, türkülerin de gerçekten geleneğe yakışır biçimde, bir bakıma da ‘günümüzün türküleri’ olarak yazılmasında en dikkate değer isim de yine Ülkü Tamer oldu.”.

     

    Şair Ataol Behramoğlu da “Pürüssüz, akışkan, ışıltılı. Onun şiirindeki hüzün duygusunda bile çocuksu bir içtenlik, masumiyet vardır. Aşk şiirlerindeki sevgi de, küskünlük de yine çocuksu, kırılgan bir içtenlikle dize gelir.” diyerek Ülkü Tamer şiirinin samimiyeti ve duygusal boyutu üzerinde durur.

    ***

     

    Bengi Sadaka!..

    Sadaka-i cariye vardır bilir misiniz, insan öldükten sonra bile “akarı kesilmeyen, devam eden sadaka” demek olan. Yol, köprü, han, hamam, hastane, çeşme, medrese, cami gibi toplumun ihtiyaçlarını gören yapıları inşa etmek bu tür sadakalardandır. Şair ve yazarlar için geleceğe bırakılan eserler de akarı kesilmeyen sadakalardandır. Tabii burada nasıl bir sadaka bırakmışsa akarı da ona göre olacaktır.

     

    Ülkü Tamer’in bengi sadakalarını, eserlerini şöyle sıralamak mümkün: Şiir türünde yazıkları Soğuk Otların Altında (1959), Gök Onları Yanıltmaz (1960), Ezra ile Gary (1962), Virgülün Başından Geçenler (1965), İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür (1966), Sıragöller (1974), Seçme Şiirler (1981), Antep Neresi (1986), Yanardağın Üstündeki Kuş (1986, toplu şiirler). Öykülerini ise Alleben Öyküleri (1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı), Tarihte Yaşanmamış Olaylar (2016); anılarını Allaben Anıları (1997), Yaşamak Hatırlamaktır (1998), Bir Gün Ben Tiyatrodayken (2003) isim eserlerinde toplamıştır. Sanatçının Çağdaş Latin Amerika Şiiri Antolojisi (1982) adlı antoloji çalışması bulunmaktadır.

     

    Çok dile getirilmiş olmasa da şiirlerinde ölüm kelimesi en çok geçen şairlerin başında gelen, Modern Türk edebiyatının önemli isimlerinden Ülkü Tamer’e Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Ailesine ve sevenlerine güzel sabırlar dilerim.

     

    ***

     

    UZAK EV

     

     

    Çocuk kemikten atıdır ölümün,

    En korkak silahı yangın,

    Ahşap kuşudur ölümün.

     

    Saçlarını yalnız minarelere açmış

    Her gece yeniden ölen annesi,

    Ama yangınla sahiden ölen.

     

    Utanmış sokaklarında alevler gezinir;

    Gözleri yürümeyen denizlere doğru.

     

    Acıktığı zaman tırnakları var artık;

    Cesur durumu yalnız kendine.

     

    Her gördüğü insanla ve yaşadığı

    Değişik ölümleri deneyen.

     

    Yangınların kanadında taşınır

    Gümüş oyuncaklar saçan dedeye

    Eğer vazgeçerse ölümden.

     

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.