|   | 
  • Cevahir Kadri

    YARINA BAKMAK

    Sevgi, hoşgörü ve gönül insanı Mevlâna düne çakılıp, takılıp kalmanın insana bir şey kazandırmayacağını, insanın yönünü, bakışını geleceğe, yarınlara çevirmesinin daha yararlı olacağını ifade eden şiiri ne güzeldir: “Her gün bir yerden göçmek ne iyi/ Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş/ Dünle beraber gitti, cancağızım,/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım.”

     

    Şiirin güzelliği sadece ifadesinin güzel olmasından mıdır? Yoksa sadece anlamın, mesajın güzel olması şiiri güzel kılar mı? Bu tür sorulara verilecek cevaplar hep görecedir. Çünkü güzellik görece nitelikler içeren bir kavramdır. Şiir dediğimiz metin; ifadesi ve mesajıyla güzel olursa “tadından yenmez”! Her neyse, biz konumuza dönelim.

     

    Düne takılıp kalmak, sürekli olarak geçmişle uğraşmak veya dünü, geçmişi hatta bugünü hiç dikkate almamak, sürekli geleceğe odaklanmak ikisi de yanlışlarla dolu bir duruş ve bakıştır. Eskilerin ifrat ve tefrit dedikleri hâle en uygun hâl olmalı bunlar.  Mesele, itidalli olmak, dosdoğru yolu bulup takip edebilmektir. Bu da geçmişin güzelliklerini derleyip hâlin ve geleceğin şartlarına uyarlamak, olumsuzluklarından dersler çıkarıp onları tekrar etmemek ile olur. Ayrıca görmek ve uymak isteyene, Kur’an ve onun en büyük müfessiri olan İki Cihan Güneşi’nin sünneti seniyyeleri var.

     

    Dürüst olmak lazım; hangi düşünce yapısına, hangi dünya görüşüne sahip olursak olalım ama dürüst olalım. Dürüstlük nedir ve nasıl olunur? Öncelikle hakkaniyet sahibi olmaktır. Sevgili Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) ifadesi ile “sevdiğini kardeşi, diğer insanlar için sevmek; sevmediğini, diğer insanlar için de sevmemek”tir. Sende olmasını istediğini başkasında da olmasını istemektir.

     

    Haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe kim uğramak, bundan dolayı mağdur olmak ister? Hiç kimse!.. Öyleyse haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe uğramış bunca insanın hâli karşısında bu sessizlik, bu suskunluk ve susmuşluk niye? Yarın veya bir başka gün aynı hâlin kendi başına gelmesini zımnen, içten içe onaylamak değil mi bu? Bugünkü haksızlıklara ses etmeyenler, yarın haksızlığa uğramaları durumunda – ki böyle bir şeyi asla istemem- “adalet, adalet!” diye haykırmalarına kim ses verir? Cevabı sevap veren olur mu? Dünün “mağdurları” bugün zulüm ve haksızlıkta, hukuksuzluk ve adaletsizlikte zirveyi tutmuşlarsa, istenmeyen bu durmun değişmesi, güzel ülkemizde evrensel hukuk kurallarının işlerlik kazanması, adaletin rayına oturması, haksızlık ve hukuksuzlukların bir daha yaşanmaması için ne gerekir? Hemen söyleyeyim: Bugün mağduriyette asırların toplamlarını yaşayanlar, gelecekte haktan, hakkaniyetten, evrensel hukuk ve adaletten zerre miktar ayrılmamaları ile mümkündür. Aksi takdirde zulüm fiilleri hep sabit kalır, mağduriyette değişen sadece özneler ve nesneler olur, o kadar!

     

    Toplumda önde olan, öne çıkarılan isimlerin sürekli olarak geçmişin sadece olumsuzlukları üzerinde konuştuklarını, bugüne ve geleceğe dair olumlu ve olumsuz hiçbir şey söylemediklerini görüyor ve üzülüyorum. Üzülmemin sebebi toplumun topyekûn olarak gitgide sosyal barıştan, farklılara tahammülden, birlik ve beraberlik anlayışından uzaklaştırılmış olması. Geçmişin var olduğu iddia edilen olumsuzlukları gündem üstüne gündem edilirken bugünün olumsuzluk, haksızlık ve hukuksuzluk gerçeklerinin esamisi okunmuyor. Sürekli bir itham, yaftalama ve ötekileştirme, kendinden farklı düşünenlere hain, terörist muamelesinin yapılması, vs. toplumun sağlığına, birlik ve beraberliğine hedef alan tavır ve davranışlardır, stratejilerdir.

     

    İnsan toplumsal bir varlık olsa da sorumluluğu öncelikle kendine aittir. Kendini geliştirme, donanımlarını artırma, bilgilerini tazeleme, düşüncelerini süzgeçten geçirme, yapıp ettiklerini bir iç muhasebeden geçirerek geleceğe yürüme sorumluluğu vardır onun. Bunu yaparken de düşünme biçimlerini sağlam temellere dayandırma ödevindedir. Unutmamalı ki yanlışlıklar ve yalanlar üzerine bina edilen düşünme biçimi üzerinden doğrulara, hakikatli sonuçlara ulaşmak asla mümkün değildir.

     

    İnsan, zaman zaman kendini bir iç muhasebeden geçirmeli; “Neyim, nerden geldim, neyi ararım, niçin varım?” gibi sorulara cevap aramalıdır. Aramayan bulamaz, her arayan aradığını bulamasa da derler ki “Bulanlar arayanlardır.” Arama ve araştırmada devamlılık ve daimilik söz konusudur. Nasıl ki her daim nefes alıyoruz, belli bir süre sonra gıda alma ihtiyacını hissediyoruz. Hakikatin izinde arama, soruşturma ve araştırmaya hiç durmadan devam etmek, hakikate erdiğimizde de orada sabit kadem durmak gibi bir sorumluluğumuz var. Hak ve hakikate erdikten sonra yanlışlara kapılırsak -hafazanallah- uçurumlardan yuvarlanmamız işten bile değildir.

     

    Hak ve hakikate erebilmek, erdikten sonra da ayağımızın kaymadan oralarda devam edebilmemiz için sürekli okumamız, kendimizi, zihin dünyamızı yenilememiz lâzım. Günlük hayatın zulmünden, kederinden, olumsuzluklarından, kahredici vakalarından biraz biraz kendimizi soyutlayıp hücrelerimizin yenilenmesi gibi ruh sağlığımızın bekâsı için günlük okumalarımıza devam etmemiz, olmazsa olmazlarımızdandır. Bu, yarınlara daha sağlıklı bir hazırlık, asıl hayat olan ahiret hayatının, ebedi hayatımızın kazanılması, Allah’ın rızasına erilmesi hususu çok büyük önem arz etmektedir.

     

    Yarının cennet geleceğini kurmak, ancak bugünün cehennemi sıcaklarında, zahmetlerinde kavrulmakla mümkündür. Başımıza bela ve musibetler isabet ettiyse bunları gelecek dersinin bir ön çalışması olarak görüp onun da iyi taraflarını düşünerek geleceğe daha iyi hazırlanmanın yollarına bakmak lazım. Evde ekmek bitti ise ekmek almalı, para bitti ise kazanmanın yollarını bakmak gerek. Bunun için de hem kavlî hem fiilî dualarımızı eksik etmememiz lâzım.

     

    Düne takılıp kalan dünde, bugüne takılıp kalan bugünde kalır; geleceğe asla yürüyemez. Çünkü o, zihnini dünün ve bugünün prangalarına teslim etmiş olduğundan özgür olarak geleceği ve geleciğini düşünmesi söz konusu olamaz. Bir maç mahiyetindeki her günün sonrasında edilecek bir söz vardır: Gelecek maçlara bakacağız! Gelecek maçlara yani geleceğimize, ebedi hayatımıza iyi hem de çok iyi hazırlanmalıyız!..

     

    Ne mutlu düşünebilenlere ve salim bir düşünce eksenli yaşayabilenlere!..

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.