|   | 
  • Cevahir Kadri

    Yarınlara, Gençlere

    Gençlik Haftası münasebetiyle


    İlk gençlik yıllarımızın milliyetçi-muhafazakâr camianın sembol gazetelerinden Tercüman’da logonun hemen altında bir söz vardı: “Her sabah dünya yeniden kurulur. Her sabah taze bir başlangıçtır.” Söz, gazeteci Hıncal Uluç’a göre ilkin Yeni Sabah gazetesinde kullanılmış (1957), sonra Tercüman’da kullanılmış. Yine aynı yazara göre “Her sabah taze başlangıçtır.” sözü Uzak Doğu felsefesine aitmiş; önemli olan, verilen mesaj. Geçelim.

    Aşkın bir gönle sahip Yunus Emre de “Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası.” der. Her akşamın sonunda başımızı yastığa koyduğumuzda uyku âlemine geçeriz, bu dünya âleminden farklı bir âlemdir orası. Hatta oradan da rüya âlemine geçtiğimiz anlar olur, öyle değil mi? O rüyalarda zaman zaman bu dünya âleminden işaretler buluruz. Bulma işi biraz da farklı bir ilim gerektirir; çünkü rüyaları herkes yorumlayamaz. Mesele rüyalar değil, gençliğimiz ve geleceğimiz. Geleceğe de ümitle yürümemiz meselesi.

    ‘Gençlerin görevi’

    Her düşünce hareketi gençliğin omuzlarında yükselir, olgun akıllarda şekillenir. Bütün ideolojiler, fikir hareketleri varlıklarını genç kuşaklara borçludur. Çünkü gençlik değişimde önemli rol oynar. Gençlik değişimci iken, orta yaş ve üstü muhafazakârdır. Muhafazakâr kelimesini dini bağlamda değil; var olanı koruma, muhafaza etme düşüncesi bağlamında kullanıyorum. Bunun içindir ki modern Türkiye’nin oluşumuna giden fikri yollar doğrudan veya dolaylı biçimde, Fransızca “Genç Türkler” anlamına gelen Jön Türkler ile başlamıştır. Genç Cumhuriyeti kuran kadrolar ayrıştığı noktalar olsa da bu düşünce ile beslenmiştir.

    Modern Türkiye’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Cumhuriyetimizi gençliğe emanet etmiş, bunu, “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.” diyerek başladığı “Gençliğe Hitabe”si ile kayıt altına almıştır: 

    Atatürk’ün doğum günüm dediği, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için çıktığı tarih olan 19 Mayıs’ı gençliğe armağan etmesi boşuna değildir. “Hitabe”sinde ülkenin zaman zaman çalkantılar içerisinde olabileceği öngörüsü ile gençliğin bu konuda nasıl davranması gerektiğinin yol haritasını çizen Atatürk, “Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.” dedikten sonra yapılacak işin önemi ve mücadelenin büyüklüğünü dile getirir.

    Atatürk’ün “Hitabe”sinde ortaya koyduğu bu tablo, yaşanmış mıdır, değil midir, yaşanır mı, bunu yaşanan hadiseler bağlamında okurlarımızın takdirine ve anlayışına havale ediyorum. Gençliğin, her türlü hak ve özgürlükleri koruma, kollama ve haklarına sahip çıkma adına varlıklarının önemli olduğunu, bu uyarıların bu bağlamda hayati önemi haiz olduğunu bilmelerini istiyorum.

    ‘Tanı sen, kendini tanı’

    Gençlik bir yandan toplumunu, toplumsal problemlere çözüm yollarını bilirken diğer taraftan kendini tanımalıdır. Kendi problemlerine de çare olmalıdır. Bunun için gençlik kendini, haddini ve hakkını bilmeli, tanımalı. İhtiyarların da tecrübelerinden istifade etmeyi unutmamalı. Gençlerin enerjisi, ihtiyarların tecrübeye dayanan aklı birleşmelidir. Akıl, düşünme elbette gençlikte de vardır. Gençlerin aklı kalbe daha yakındır. İhtiyarların aklı ise tecrübeden kaynaklı olarak gerçekliğe da ve pratiğe daha yatkındır. Gençliğin önemine dair Arapça güzel bir söz vardır: “Leyte’ş-şebâbe yeûdu yevmen/ Fe uhbirahu bimâ feale’l-meşibu” yani “Keşke gençlik bir gün geri gelseydi de yaşlılığın bana yaptıklarını gençliğime haber verseydim.” Bu sözde vurgulandığı gibi gençlik yıllarının iyi değerlendirilmesi gerektiğini gençler bilebilse ve enerji dolu dinamik yıllarını boşa geçirmeseler, keşke!.. Bu bağlamda “Gençlerle Başbaşa” kitabının yazarı Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’i rahmetle analım: “Çalış, genç arkadaşım çalış! Nâmerde muhtaç olmak, ölmekten beterdir.”, “Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.” Prof. Dr. Başgil bu sözleriyle gençlere, tembelliğin örtüsünü üzerinden atıp iradi bir silkinişle harekete geçmelerini tavsiye eder.

    ‘daima hakkaniyet’

    Gençlik hak, hukuk ve adaletin, evrensel hak ve özgürlüklerin, ülkenin geleceği için olmazsa olmaz şartlarından olması gerektiğini bilmeli ve anlamalıdır. Bu, ülkenin bekası için elzem olduğu kadar yarınların, gençliğin kendi varlıklarının bekası için de önemlidir. Hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerde huzur ve güvenin olmadığını, olamayacağını idrak etmelidir. Onun için tutum ve davranışlarında, vereceği kararlarda hak, hukuk ve adaleti tercih etmeli, onları tercih edenleri tercih etmelidir. Hatta bugün kendilerine pozitif ayrımcılık (kayırmacılık da denebilir) yapılanlar da alıntıdaki son sözü asla unutmamalıdırlar. Aşağıdaki metni, 1981 ÖSS sorularından birinin paragrafında rastladım, asıl kaynağını ise bulamadım:

    “İşini olabilecek titizlikle yürütür, dükkânını tertemiz tutardı. Dükkânında her şeyin bir yeri vardı. Bir gün acele bir alışveriş anında titrek parmaklarıyla toz şeker tartıyordu. Biraz ekliyor, terazinin dengesi bozulunca azıcık çıkarıyor, gene denk getiremeyince biraz daha katmaya özen gösteriyordu. ‘Oluversin canım.’ dedim. ‘Ne titizleniyorsun?’ Gözlüklerinin üstüne kalkan kaşlarıyla şaşarak baktı: “Ama fazla veren eksik de verir.” Ne kadar da haklı değil mi, “… fazla veren eksik de verir!”

    ‘her daim ümit’

    Gençlik her daim tazelenen bir umuttur. Umutlar, yozlaşmamalı; her daim canlı kalmalıdır. Zira ümitsizlik, yeis insanı, toplumu bataklığa sürükler.  Üstat Mehmet Akif Ersoy’un ikazı dikkate alınmalıdır: “Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun./ Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!” Evet, eğitimci şair-yazar Celalettin Kurt da: “Her yola çıkış bir iddiadır, atılan her adım gayrettir, azmeden kazanır. Pes eden, korkan, yılgınlığa düşen mağlup olur.” Diyerek mücadelenin önemini vurgular.  Gazeteci-yazar Hüseyin Gökçe ise “Hayranlık ve eksik bilgi insan beynini uyuşturur, doğruyu engeller. Zaman zaman çoğumuz düşeriz bu tuzağa. Erdem, yüce insanlık odur ki hatada, yobazlıkta takılıp kalmaya...” diyerek aklıselim ile hareket etmeyi salıklar.

    ‘sen sana düşeni yap’

    Seçim sathı mailindeyiz. Meclis seçimleri tamamlandı, ama cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. İkinci tur, 28 Mayıs Pazar günü yapılacak. Sosyal medyada denk geldiğim hak, hukuk ve adalet bağlamında düşüncelerini önemsediğim genç dimağlardan, Arayüz Kampanyası Direktörü Nevzat Taşçı’nın genç arkadaşlarına, akranlarına, küçüklerine ve dolaylı olarak büyüklere de seslenişini önemsedim: “Genç arkadaşım, kendi düşünceni ifade ettiğin için yargılanmadığın/hapsedilmediğin, almak istediğin şeyler için aylarca para biriktirmek zorunda kalmadığın, akşam ne yiyeceğini kara kara düşünmediğin, işe girmek için torpilli insanlarla yarışmak zorunda kalmadığın, mülakatlarda sürünmediğin, özgürce festivallere katılabildiğin, desteklediğin düşünceler için özgürce örgütlenebildiğin, hakaretler işitmediğin, özne olarak muhatap alındığın ve değer gördüğün bir Türkiye için (…) sandığa git ve oyunu seni ve senin yarınlarını düşünenlere ver.” diyor. Evet, her vatandaş, onayladığına ve düşünce ve dünya görüşü bakımından kendine yakın hissettiğine gidip oyunu vermeli. Oy kullanmak bir sorumluluktur; sorumluluğun gereğini yerine getirmeli.

    Son olarak içindekilerle birlikte dünyanın fani, geçici olduğunu da hatırlatarak Kanuni veya Yavuz Sultan Selim gibi diyelim: “Ne dem baki, ne gam baki”. Üstat Bediuzzaman Said Nursi’nin Gençlik Rehberi’ndeki ikazlarına da dikkat kesilelim: “Sizdeki gençlik kat'iyyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi' olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek.”

    Gençlik, bir hazine değerindeki enerjisini deneyimli akıllarla istişare ederek ortak hareket etmeli. En önemlisi de hissi hareket etmede bir güç, aklı da hızı kontrol eden bir fren olarak değerlendirip yerine göre his yerine göre akıl nimetini yerli yerince kullanmalıdır. Bütün bunları yaparken vicdanın hakemliğinde; hak, hukuk, adalet çizgisinde yol almayı unutmamalıdır. Mutlu, huzurlu ve güvenli, özgür yarınlar ancak bu şekilde inşa edilecektir.


Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.