Bu satırların yazarını takip edenler objektif yorumlar yaptığımızı, Kayserispor’un doğrularını alkışlayıp yanlışlarını eleştirdiğimizi bilir.
Kariyerinin başında olup daha önce Süper Lig’de teknik direktörlük tecrübesi olmayan Sinan Kaloğlu’nu takımın başına getirmek yanlıştı.
Sivasspor hezimetinden hemen sonra Sinan Kaloğlu’nun gelinen süreçte takıma artık yararlı olamayacağını görmesi ve ayrılığın iyi olacağını kabul etmesi de çok doğru bir karardı.
Aynı şekilde tepe taklak gitmekte olan takımın teknik patronunu değiştirip yeni bir mental güçle yola devam etmenin daha akıllıca olduğunu görmekte doğruydu.
Kısa zamanda teknik adam ve sportif direktörle anlaşmanın da bir o kadar doğru kararlar olduğunu söylemem gerekir.
Sinan Kaloğlu son derece açık saldıran, mücadele eden bir takım kurgusunu gerçekleştirmeye çalıştı. Bu cesareti alkışa değerdi ancak takımın defanstaki çok önemli zaaflarını görememesi, görse de tedbir alamaması takımı uçuruma getirdi.
Aynı şekilde saldıran takımın forvette üretken olamaması, gol yollarında kısır kalması da tam bir faciaydı. Ligin en çok gol yiyen ekibi!
Fenerbahçe, Galatasaray ve Sivas’tan 5’er yedi. Ama yılmadan saldırmaya devam etti. Tıpkı Donkişot gibiydi.
Saldırırken geri dönemediğini görmediği için çok canı yandı. En az üç maçta takımın hayatını karartan hatalı geri pas ve ıskalarıyla bilinen adamı değiştiremedi.
Mesela en son Sivasspor maçında Kayserispor gerçekten çok gol pozisyonuna girdi. Fakat değerlendiremedi. Atamadı. İleri de kaldı, dönemedi. 2 ters topla yıkıldı kaldı. Atamayana atarlardı. Sivas da Manaj da öyle yaptı.
Ben teknik direktör seçiminde şuna inanıyorum: Teknik direktörün kariyeri futbolcudan daha üst düzeyde olmalıdır. Bu teknik ve yönetim açısından çok önemli diye düşünüyorum.
Teknik patronun takıma hakimiyeti noktasında bunun zorunluluk olduğu kanaatini taşıyorum.
Teknik direktörden parlak kariyere sahip futbolcu, egosuna uyma tercihini ortaya koymaktadır. Teknik patronunu ve performansını çoğu zaman tartışılır hale getirmektedir.
Burak Yılmaz da Sinan Kaloğlu da teknik adamlık konusunda, çıraklık dönemindeki tercihler olarak erkenden soğuk alan tomurcuklar gibi oldu.
Bunun istisnaları elbette olabilir.
Okan Buruk, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Volkan Demirel’in bile bu sıkıntılarla karşılaştıklarını görebiliyorum.
Fenerbahçeli bir futbolcunun Jose Mourinho’yu tartıştığını, Beşiktaşlı bir futbolcunun da Ole Gunnar Solskjaer’i tartışabileceğini düşünmüyorum. Çünkü bu teknik adamların çok üst düzey kariyerleri var. Futbolcu buna cesaret bile edemez. Aklından geçiremez!
Sergej Jakirović Olabilecek En İyi Tercih
Talha Sürmen ile birlikte imza törenine katıldık. Sergej Jakirovic bizim yazıp anlattığımız eksikleri net bir biçimde imza töreninde bir saydı:
* Ön tarafta baskı kuran bir takım arzuladığını, -*Defansa neşter vurmak gerektiğini,
* Savunma bloğunu uyumlu hale getirmek istediğini,
* Rakip takımlara göre de oyun sistemi belirlemenin pragmatik zorunluluğunu anlattı.
Ne derler görünen köy kılavuz istemez. Her şey ortadaydı.
Ben Sergej Jakirović’in gençlerin dinamizminden çok faydalanacağını düşünüyorum.
Kayserispor’un Yeni Teknik Direktörü Sergej Jakirovic de başarılı olmak için geldiğini, takımın kaliteli olmasına rağmen kalitenin karşılığının sıralamada olması gereken pozisyonla uyuşmadığını söyledi. Haklı!
Jakirovic, hastalığın çözümü için getirdiği tedavi sisteminin mental güç ve birliktelik olduğunu, bu reçeteyi uygulamaları durumunda sahada başarının geleceğini düşündüğünü anlattı. Doğru!
Aynı vizyonu taşıyan bir sportif direktöre sahip olduklarını vurgulayan Jakirovic, bunun birlikteliğin önemli bir halkası olduğunu ve başarıya taşıyacağına dikkat çekti. Kesinlikle!
Ligde kalma hedefi içinde yapacak çok işleri olduğunu anlatan Jakirovic;” Çok çalışmamız lazım. Bizim ve oyuncularımızın çok çalışıp her şeyimizi sahada ortaya koymamız gerekiyor. Her şeye yeniden başlıyoruz. Sil baştan, sıfırdan başlıyoruz” diye gerçekçi bir yaklaşım ortaya koydu. İşte bu!
Jakirovic, uluslarası tecrübesi yüksek, Şampiyonlar Ligi ön elemeleri ve Avrupa Konfederasyon Kupası maçlarına çıkmış bir teknik deneyimin sahibi.
Slovakya, Bulgaristan, Hırvatistan, Bosna Hersek gibi dişli liglerde teknik direktörlük görevi yapmış.
Üstelik 2020-2021 Sezonunda Bosna Hersek de yılın teknik direktörü seçilmiş. Babası eski bir kaleci, oğlu da futbolcu. Adamın genetiğinde futbol var.
Genç, heyecanlı, enerjik ve sistem sahibi bir Avrupalı. Böyle bir teknik adamın Trabzonspor maçında takımı tanıyıp ne yapacağına ya da yapması gerektiğine zaman kaybetmeden karar verebileceğini düşünüyorum.
Kayserispor’a gelmeden önce de ve geldiği süreçten bu zamana kadar geçen sürede Kayserispor’un şöyle detaylı bir MR sonucunu hazırladığını da rahatlıkla söyleyebilirim.
Teknik patron olarak çıktığı 276 maçın 165’ini kazanmış, 50 maçta berabere kalırken 60 maçı kaybetmiş. Yüzde 60 başarı ortalamasını tutturmuş. Avrupa’da hiç fena değil.
Kayserispor’un ikinci yarıda önünde 18 maç kaldı. Jakirovic mevcut istatistiğini gerçekleştirse Burak Yılmaz gibi ucu ucuna sondaki üçlünün üstünde Süper Lig’e tutunacak gibi geliyor.
İyi bir ilk izlenim, umut taciri olmayan, hayal satmayan, elinde neşterini 1 Şubat 2025 Cumartesi Saat 16.00’daki Karadeniz Fırtınası sonrası operasyon için vuracak bir teknik adamla karşı karşıyayız.
Neşteri vururken ecza dolabında, organ bankasında ve yedek deposunda tam teşekküllü bir donanım olmadığını da görmesi ve bilmesi gerekecek.
Jakirovic, mental güç ve birlik- beraberlik ihtiyacımız var dedi ya: Şimdi herkes baltalarını gömsün. Didişmenin, savaşmanın sırası değil. Barış çubuğu tüttürüp sabırla raydan çıkan takımı tekrar rotaya döndürmesi için gereken desteği vermek gerekiyor.
Kayserispor Sportif Direktörü de Muhammed Türkmen oldu. Türkmen’in ‘Her şeyden önce Kayserispor çok önemli bir camia. Vizyonunu artık üst sıraları kovalayan, oyun kültürü oluşturan hem kurumsal yapısıyla hem şehrini hem de insanını en iyi şekilde temsil eden bir yapıya bürünmesi gerektiğini düşünüyorum” demesini anlamlı ve umut verici olarak görüyorum.
Bahoken konusunda önemli sorular ve sorunlar var. Hayati bir maçta yaptığı sorumsuzluğun kesinlikle bir cezası olmalıdır.
Böylesine bir saygısızlık takıma geri döndüğünde kötü örnek olacağına inanıyorum. Kötülük çok hızlı yayılır. Bakın, Aylton Boa Morte de çekip gitmiş.
Ne yapalım profosyonel bir masadaysanız, profesyonelce hareket edeceksiniz. Yoksa masanızı devirmek çok kolay olur!
Diyeceksiniz ki o mevkide neredeyse kimse kalmadı!
Arkadaşına tokat atan biri bundan sonra hangi arkadaşlığı kurabilecek, ya da takım arkadaşlığına nasıl bir katkı sağlayacak.
Bırakıp giden geri dönse kime ne faydası olacak?
Artık bu saatten sonra genel kurul, transfer tahtası, temlik, çekler sorunlarını Jakirovic, Türkmen ve futbolculara yansıtmamak lazım.
Trabzon Tam Bir Karadeniz Fırtınası’na Dönüştü
Şenol Güneş yönetiminde Karadeniz dalgalarının üstünde tutunmaya başlayan Trabzonspor, İstanbul’da oynadığı 4 gol yiyip 3 attığı Galatasaray ve son dakikalarda kaybettiği Samsunspor maçı sonrası tam anlamıyla köpürdü.
Trabzonspor; Alanya’ya 3 attı, Alex De Souza’yı ve Antalyaspor’u 5 golle ve Ömer Erdoğanlı Sivasspor’u 4 golle bozguna uğrattı.
Karadeniz fırtınası Trabzonspor hafta sonunda, Cumartesi günü Kayserispor’a misafir olacak.
Ligin ilk yarısında Burak Yılmaz’lı Kayserispor, Karadeniz’de Trabzonspor’u son dakikada elinden kaçırmıştı.
Aradan geçen zamanda ne Trabzonspor ne de Kayserispor o eski kimliklerini artık taşımıyor.
Trabzonspor bir anda yukarı tırmanırken, Kayserispor aşağılara doğru bir sefere çıktı. Neyse ki en yakın rakipleri de Kayserispor’u yalnız bırakmıyor. Onlar da kaybetmeye devam ediyor.
Jakirovic, öncelikle dolu dizgin giden Trabzonspor’u nasıl durduracağını ve Karadeniz dalgalarını nasıl aşabileceğinin yolunu bulmalı, ondan sonra da en alttaki 3’lü içinde yer almaktan en kısa zamanda kurtulmalıdır.
Haydi hayırlısı bakalım!