|   | 
  • Gökhan Bozkuş

    Sanatla Ölümsüzleşen Bakışlar

    Ne kadar garip değil mi? Belki de vücudumuzdaki en küçük organdır göz. Yeryüzünde ne kadar mana varsa o küçük organdan yol olur, yıl olur, zaman olur, su olur akar ruhumuza. Bir şehir için başkent nasılsa zannediyorum beden için de gözler odur. Konuştuğumuz kişinin kulağına, ellerine, burnuna değil de gözlerine bakarız. Gözlerimize bakanların gözlerinde yakalamaya çalışırız dudaktan kulağa çarpan seslerin kalbe ulaşıp ulaşamadığını. “Bazen dudakların bitirmediği sözleri gözler tamamlar” diyor ya Pablo Neruda. İşte ben de tablolarda o gözlerin peşine düşüyorum çoğu zaman. Ressamların çağları aşan armağanlarına bakıp yer yer dehşete kapılıyor yer yer de hayranlıkla süzüyorum küçücük bir yuvarlaktan bana bakan tamlamaları.

     

    “Gözler konuşmaya başladığı zaman her şey susar” diyor ya Aylak Adam romanında Yusuf Atılgan. Şimdi ben de sizleri farklı zaman dilimlerinden günümüze kalan gözleri bırakacağım masanızın üzerine. Onlar konuşacak sizlerle.

     

    Flaman sanatçı ve diplomat Peter Paul Rubens’in 1640 tarihli bu tablosunda gövdesinden kopuk bir başın vaazını dinleyen iki kişinin gözlerinde hayretler akar bir şeyler söyler bize.

    İtalyan sanatçı Luca Giordano’nun “The Fall of the Rebel Angels” isimli tablosunda melek Mikail’in kılıç darbeleri altındaki İblisler’den birisinin dehşetli gözlerine yoğunlaştım bir ara. Kötülükle korkunun birleştiği bakışlar.

    Şimdi de küçük bir kızın gözlerine doğru yolculuğa çıkalım.  Eero Jarnefelt’un 1893’te çizdiği bu resimde yangının tam ortasından bize bakan 14 yaşlarındaki bu kızın gözleri yoksulluğu ve çaresizliği bırakıyor masamıza.

     

    Şimdi de Belçikalı ressam Joos van Craesbeeck’in insan kafasını kap olarak kullanan tablosundaki gözleri mesela…

     

    Ve son olarak beni çok etkileyen, üzerinde sayfalarca yazı yazılabilecek bir tablodan sadece bir kesiti bırakayım. Nuh tufanından etkilenen bir aileden baba karada, anne ve küçücük çocuk ise suyun içindedir. Anne bütün gücü ile bir eli ile zeytin dalından tutarken diğer eliyle de muhtemelen ölmüş olan erkek çocuğunu babaya doğru uzatmaktadır. Ama baba, o an anne ve çocuğa değil de sadece elleri ve başının yarısı görünen yaşlı babasını kurtarmak için ellerini uzatmaktadır. Geleceğe değil de geçmişe bakışın metaforu olarak da değerlendirilen Joseph-Désiré Court’un bu tablosunu aşağıya bırakıyorum:

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.