Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı Mete Eke, ''3 Mayıs'ı iyi bilmek, iyi anlamak ve iyi anlatmak lazım'' dedi.
MHP İl Başkanı Eke, 3 Mayıs Türkçülük Günü nedeni ile bir mesaj yayımladı. Eke, mesajında, 3 Mayıs?ın iyi bilinmesi, iyi anlanması ve iyi anlatılması gerektiğini belirtti.
Eke, açıklamasında, ''Şairin 'Öz yurdunda garipsin, öz yurdun da parya' dediği gibi Vatan, Din ve Bayrak sevdalısı bilim adamı, aydın, siyasetçi, asker ve üniversite öğrencilerinin bulunduğu bir grup Türk milliyetçisi, 3 Mayıs 1944?te Devrin dalkavuk iktidarı tarafından uyduruk nedenlerle 'ırkçılık' yaptıkları gerekçesiyle, 'Irkçılık-Turancılık' suçlamasıyla tutuklanıp tabutluklara konuldular. 3 Mayıs 1944?te Türk Milliyetçileri, işkenceler gördüler. Ancak bu zulüm ve çilelere rağmen onlar bildikleri bu yoldan ayrılmadılar. 3 Mayıs yüce Türk milletinin kanına, ırkına, tarihine sadık bireyleri için ayrı bir önem taşır'' ifadelerini kullandı.
Açıklamasında merhum Başbuğ Alparslan Türkeş, Hüseyin Nihal Atsız ve beraberindeki Türk milliyetçilerinin yargılanmalarının büyük tepki gördüğünü, Türk gençliğinin, Türklüğe, Türkçülüğe ve milliyetçiliğe yönelik karalama ve iftiralara karşı tek yürek olduğunu vurgulayan Eke, şunları kaydetti:
''3 Mayıs 1944 tarihiyle birlikte başlayan yargılama süreci ve sonrasında tabutluk denilen ölüm hücrelerine atılan Türkçülerin kutlu mücadelesi, her Türk?ün okuması ve idrak etmesi gereken bir olaydır. Davanın beraatla sonuçlandığı 1947 yılından itibaren ise 3 Mayıs günü milliyetçiler için bir 'bayram' günü olarak kabul edildi. 1950'li yıllarda kutlanmaya devam eden 3 Mayıs, 1970'li yıllardan itibaren de 'Türkçülük Günü', 'Milliyetçiler Bayramı' veya 'Türkçüler Bayramı' gibi adlarla kutlandı. Başbuğ Alparslan Türkeş`in de 3 Mayıs 1944 tarihinin unutulmaması için bu günün her yıl Türkçülük Bayramı olarak kutlanmasına gayret sarf ettiği ve hatta kendisinin ölümünden sonra da bu kutlamaların devam ettirilmesini vasiyet ettiği bugün bilinen gerçektir. Başbuğumuzun, '3 Mayıs Türk Milliyetçilerinin, Türk Milleti?nin varlık davası için çektikleri ıstırabın, gözyaşının ifadesidir' sözleri de, yaşananların en net izahıdır. Aslına bakarsanız, Türk milletinin tarih ve coğrafya karşısındaki hukukunu talep etmenin kavgasının adına, Türkçülük denmektedir. Bu süreç içinde Türkçülük; Türk?ü ve İslam?ı Ön Asya topraklarından kazımak isteyen güçlerle buna direnen milli kuvvetler arasında yaşana gelen olaylar zinciridir. Bu yönü itibarıyla da Türkçülük, kimi zaman Mustafa Kemal?in Damat Ferit iktidarına; kimi zaman Kuvay-ı Milliye?nin Sait Molla işbirliğine; kimi zaman da Sabahattin Ali ihanetine, Nihal Atsız?ın attığı tokada indirgenmektedir. Ancak genel anlamda Türkçülüğü, Batılı güçler ve onların örgütlediği yerli işbirlikçi iradeye karşı, koyduğu direniş olarak tarif etmek, daha anlamlıdır. Gerçekte bu kavga, Ön Asya?daki toprak hâkimiyetiyle ilgilidir. Yani bu kavga bir mülk kavgası olup; milli güçlerle onun Ön Asya?daki hâkimiyetine karşı olan sömürgeciler arasında yüz yıllardır kesintisiz bir biçimde sürüp gitmektedir. Dün de, bugün de aynı oyunlar, farklı tezgâhlarla karşımıza konulmaktadır. Türk Milleti, artık uyanmalıdır ve bu oyunu oynayanlara karşı tek yürek olup gerekli cevabı vermelidir. Bu vesileyle, Asrın Fatihi, Büyük Hükümdar, atamız, ceddimiz Fatih Sultan Mehmet Han'ı ölümünün 532. yılında rahmet, saygı ve sevgiyle anıyoruz. Allah Türk'ü korusun ve yüceltsin. Ne mutlu Türküm diyene!''
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.