Gümüşhane’de yaşayan Erdemir ve Naciye Akagün çifti, 1920’li yıllarda yapılan yaklaşık 100 yıllık Akagün Konağı’nda yarım asırdır yaşamlarını sürdürerek bir tarihi ayakta tutmaya çalışıyor.
Gümüşhane kent merkezinde bulunan ve 1920’li yıllarda inşa edilen Akagün Konağı, yapısal özellikleriyle tarihi Gümüşhane konaklarının karakteristik özelliklerini taşıyor.
Korunması gereken taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen 100 yıllık yapının, kentin en eski konaklarından biri olduğu biliniyor.
Geçtiğimiz yıllarda aslına uygun olarak restore edilen yapı içerisinde yarım asırdır hayatlarını sürdüren Akagün çifti, antika eşyaların da bakımını ve temizliğini yaparak bir tarihi ayakta tutmaya çalışıyor.
Yıllar önce Ankara ve Gümüşhane’den apartman daireleri satın aldığını söyleyen 76 yaşındaki Erdemir Akagün, bu dairelerde yaşayamadıklarını ve tekrar konaklarına geri döndüklerini söyledi.
“Gümüşhane’nin en eski evlerinden birisi”
Akagün Konağı’nın Gümüşhane’nin en eski konaklarından birisi olduğunu söyleyen Akagün, “Bu eve 1965 yılında geldik. Rahmetli babam bu evi satın almıştı. Sonra babam 1965 yılının eylül ayında milletvekili oldu, orada 4 sene kaldıktan sonra tekrar geri döndük. Bu ev 1920’li yıllarda yapıldı. Gümüşhane’nin en eski evlerinden birisi. Benim çocuklarım bu evde oldu, iki oğlum iki kızım. Ben Ankara’da da bir ev aldım, oturmadım 30 sene kirada durdu. Sonra onu sattım buradan bir ev aldım, onda da oturmadım. Biz buraya alıştığımız için başka dairede yapamıyoruz. Bu evdeki eşyaların bir kısmı geçmişten kalma bazısını da ben getirdim. Dışarda da 46 senelik bir arabam var. Ben o arabayı aldığımda bu memleketin içerisinde 12 tane araba vardı. Ben buradaki eşyaları hep toplarım bırakmam, atmayı düşünemem” dedi.
“Ben bu evin yaşamasını istiyorum”
Üniversite öğrencilerinin evlerini ziyaret ederek fotoğraf çektiğini söyleyen 74 yaşındaki emekli öğretmen Naciye Akagün ise “Ben bu eve gelin olarak geldim. 1972 yılından beri bu evde yaşıyorum. İyi bir aileye gelin geldim. Aile bana çok güzel davrandı. Kısa sürede 4 çocuk sahibi oldum. Burası büyük bir ev, 3 katı da ben temizliyordum. Bahçeyle uğraşıyordum. Evimi seviyordum. Her an çocuklarımın bu evde nefes aldığını hayal ettikçe, düşündükçe mutlu oluyordum. Ben bu evin yaşamasını istiyorum. Özellikle üniversite açıldıktan sonra üniversite öğrencileri çokça evimizi ziyaret ediyor özellikle fotoğraf çekmek için. Onlara kapım her zaman açık. Biz geldiklerinde evle ilgili gerekli bilgileri veriyoruz. Evimize gelen misafirler de tabi ki değişik bir atmosfere geldikleri için, dizayn durumu farklı. Geçmişe bağlı bir insanım ben. Atalarımızdan dedelerimizden kalan hiçbir şeyi atmadım ben değerlendirdim. Bu evin kıymetleri yaşasın dedim. Ben bu evden çıkmayı düşünmem, benim emeklerim var bu evde. Korunması konusunda içerisinde biz olmasak bile yakınlarımız da ilgilidir. Biz satılsın yerine apartman yapılsın düşüncesinde değiliz biz evimizden mutluyuz” diye konuştu.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.