|   | 
  • Al Ve Gök Bayrakla Veda Etti (Abdülmecit Avşar Anısına)


    Al Ve Gök Bayrakla Veda Etti (Abdülmecit Avşar Anısına)
    Az yaşadı, öz yaşadı. Henüz 44?ünde ay yıldızlı Al ve Gök bayrakla veda etti bu dünyaya. Tarih, Doğu Türkistan davasının bu yiğit neferini unutmayacak; gelecek nesiller onu hep saygı, sevgi ve hayırla yad edecektir.

     Şüphesiz ki, ölüm var, ?O?ndan geldik O?na döneceğiz.? Ancak ölen bir dostunuz, yakınınız olunca, hele bir de genç ise daha zor ve acı oluyor.

    Güzel bir insanı, cefakar ve fedakar bir dostu, kıymetli bir kardeşimizi, meslektaşımızı kaybettik. Gazeteci Abdulmecit Avşar, henüz 44 yaşındaydı. Geçirdiği kalp krizi sonucu 26 Eylül 2013 tarihinde aramızdan ayrılıp Hakka yürüdü.

    Bir süre önce veda ettiğim Zaman gazetesindeki görevime, 1987 yılında Kayseri bürosunda başlamıştım. Unutulmaz hatıralarım, dostlarım ve kardeşlerim var Kayseri?de.

    Abdulmecit Avşar kardeşim de, 1995 yılında aynı yerde mesleğe başladı. Daha sonraAnadolu Haber, Güneş, Kayseri Haber gazetelerinde çalıştı. Bir dönem Kayseri Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundu. Son olarak ÜlkerGazetesi?nde köşe yazıları yazıyordu. Avşar, 2007?de yayına başlayan haftalık Satır Arasıgazetesinin de sahibiydi. Evli ve üç çocuğu var. Çocuklarının en büyüğü 11, en küçüğü de 4 yaşında.

    İşlerinin yanında, 2006 yılında kurduğu Bağımsız Doğu Türkistanlılar Derneği?nin de başkanlığını yürütüyor, Doğu Türkistan davasını Türk ve dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyordu.

    Hep memleketi Doğu Türkistan ve Türkiye sevisiyle yaşadı. Kendisi Kayseri doğumluydu ama annesi ve babası Çin zulmünden kaçıp önce Afganistan?a, sonra da (1965) Türkiye?ye (Kayseri) yerleşen ikinci kafile Doğu Türkistan muhacirlerindendi.

    Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, 26 Eylül Dil Bayramı münasebetiyle katıldığı bir programda, programa gelirken vefatını öğrendiğiAbdülmecit Avşar için şöyle diyordu:

    ?Abdulmecit Avşar Doğu Türkistan davasına kendini adamış bir insandı. Oradan sevindirici bir haber gelmişse onunla mutlu olur, eğer Çinliler yine Uygurlara bir zulüm yapmışlarsa üzüntüsünü yaşardı. Güzel bir insandı. Allah rahmet eylesin. İnsanoğlu çok büyük kavgalar veriyor ve sonunda bırakıp gidiyor. Ama o kavgaları nefsi için verenlerle ulvi gayeler için verenler arasında dağlar kadar fark var. Mevlana diyor ki, ?Hakkın sofrasında bu kavga nedir? Yeme içme hakka zarar mı verir? Şu karşı dağa bir kuş konmuş, yemiş içmiş göçüp gitmiş. Gel gör ki, o dağdan ne artmış ne eksilmiş.? İnsanoğlunun hükmü bu kadar. İstediğiniz kadar zengin olmaya çalışın, insanoğlu bırakıp giden bir kuş gibidir. Ama davanız büyükse onun bir anlamı var. İşte Mecit kardeşimizi anmamız da ondan.?

    Başkan Özhaseki, Kayseri halkının çok sevdiği Avşar için, Kayserispor-Pazarspormaçının oynandığı Kadir Has Stadı tribünlerine,?Gazeteci Yazar Abdulmecit Avşar, Ruhun şad, mekanın cennet olsun? pankartı da astırmıştı. Spor yorumculuğu da yapan Avşar, gençlik yıllarında aynı zamanda iyi bir kaleciydi.

    ?Önce insan sonra gazeteci? sıfatının da ötesine geçmeyi bilmiş isimlerden olan Avşar, Hak ve halk dostu bir fert, heyecanlı bir gazeteciydi. Çalıştığı kurumlarda bunu hep hissettirdi.

    Burada, vicdani bir sorumluluk gördüğüm için, bir hususu da aktarmak istiyorum. Çalıştığı ulusal gazeteden, yakışıksız bir şekilde koparılışına çok içerlemişti. Onu teselli eden olayı ise yıllar sonra benimle paylaşmıştı: ?Olaydan bir süre sonra rüyamda Efendimizin (s.a.v.) mahalleye geldiğini gördüm. Yanında gazetemizin manevi mimarı vardı. Beni Efendimiz?le tanıştırıyor, ?Bu kardeşimiz bizim gazetecimiz? diyordu.?

    Böyle bir insandı Abdulmecit Avşar. Kalbi temiz, kendini davasına adamış, ülkesine aşık sade bir vatan evladıydı. Şeker hastalığı vücut dengelerini bozup ona ciddi sıkıntı yaşatsa da, samimiyetine ve mücadele azmine gölge düşürememişti. Dostları onu öyle kabullenmişti.

    Vefat ettiği günün akşamında varabildim Kayseri?deki evine. Buram buram Türkistan kokan, Kayserililerin ?Türkistan Mahallesi? olarak adlandırdığı semtte matem vardı. Evin bulunduğu sokak hınca hınç sevenleriyle doluydu. Kimse inanamıyordu vefatına; sokağın sessizliğini bozan, ayırt etmeksizin komşuların halini hatırını soran sesini arıyordu herkes.

    Mahalleli, ?Bir sıkıntımız olduğunda bundan sonra kimin kapısını çalacağız?diyordu gözleri dolu dolu. Çünkü hastası olandan tutun sokak lambası bozulana kadar herkes ondan yardım ister, ona danışmadan önemli kararlarını vermezdi. Fahri muhtar gibiydi. Belediye?den bir dostum, ?Mahalle için muhtar bile onun kadar bize gelmez? diyordu.

    1967 Tunceli (Pülümür) depreminden sonra mahalleye yerleştirilen Alevi komşuları da hemşehrileri kadar onu çok seviyordu. Birisiyle konuştuk ayak üstü. Önceden tanıştığımız için hemen yanıma gelmiş sarılmıştı. Sessizce ağlıyor, ?O bizim yıldızımızdı, kayıp gitti? diyordu.

    Cuma namazı sonrası tarihi Hunat Camii?nde kılınan cenaze namazına Kayseri ValisiOrhan Düzgün ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki?nin yanı sıra, binlerce Kayserili ile İstanbul?dan ve başka illerden gelen dostları katıldı.

    Çok sevdiği, hastalığı süresince bir an yalnız bırakmadığı annesinin yanına defnedildi. Onun annesiyle olan muhabbetini bilen birisi olarak diyebilirim ki, Allah her anne ve babaya onun gibi vefalı evlatlar nasip etsin. Aldığı anne duasının, onun en büyük destekçisi olduğuna inanıyorum.

    11 yaşındaki kızı Meryem, hüzünlü ama göz yaşlarını içine akıtmış. Büyüklerine nasihat ediyor, ?Üzülmeyin, babam bacaklarındaki ağrılardan kurtuldu? diyor. Öyle ki, son zamanlarında dizlerindeki ağrılar tedaviye rağmen büyük sıkıntı acı. Kızı, onun Al ve Gökbayrağa sarılı tabutla uğurlanmasından mutlu ve gururluydu. İnşallah, babasının ruhu da kızının bu haliyle huzur bulmuştur.

    Türkistan geleneğine göre, vefattan üç gün sonra ?Kara Oştama? yemeği, yani ?Kara Kırma? (yas kesme) yemeği veriliyor. 29 Eylül günü okunan hatim ve yapılan dualar sonrasında Uygur pilavı yenilerek yas kesildi.

    Gerçek bir dava adamı olan meslektaşımız, kardeşimiz Abdulmecit Avşar, az yaşadı, öz yaşadı. Henüz 44?ünde ay yıldızlı Al ve Gök bayrakla veda etti bu dünyaya. Tarih, Doğu Türkistan davasının bu yiğit neferini unutmayacak; gelecek nesiller onu hep saygı, sevgi ve hayırla yad edecektir.

    Allah rahmet eylesin; rüyaları gerçek, mekanı cennet olsun.

    KADİR DİKBAŞ / 1 Ekim 2013 tarihli Al ve Gök bayrakla veda etti isimli yazısından alıntıdır.

     

     



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.