Kimisi mum olur, kimisi mum yakar ve tabi ki kimisi de mumu söndürür. Bu dünyada hemen hepsinin bir örneği vardır.
Kimisi kendinde olanı vericidir. Bilgi olsa, emek olsa, sevgi olsa, tecrübe olsa, para olsa vermek insanlara faydalı olmak derdindedir. Kısmen de olsa ve kendince, yetebildiğince koşar insanlara. Parasını verir, emeğini verir, bilgisini, tecrübesini, sevgisini, şefkatini verir. Adeta insanlar için bir mum yakmayı ister ve bunu başarır da.
Kimileri vardır ki yanan mumun sadece kendisini aydınlatmasını ister ve başkasını düşünmez. Oysa demez ki ve bilemez ki bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Hele bu bilgi noktasında, tecrübe, sevgi, şefkat noktasında tam da bu vecizedeki gibidir. Yani mum başka bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Bilakis arttırır ışığını hatta...
Kimisi de vardır ki, başka mumu tutuşturmak bir yana dursun yanan mumları söndürmeye memur adeta. Olan bir şey varsa yıkmaya, kendi ayaklan üzerinde durmaya çalışan insanların kuyusunu kazmaya uğraşır. Maalesef ama bu tip tutuşturup ısıtmak, ışık saçmak için yakmayan, yanmayan, sadece yakıp kavurmak, yıkmak için yanan mumlar da vardır hayatta...
Şükür ki böyle mumlara karşın tutuşturup ısıtmaya, ışıtmaya ve aydınlatmaya yanan, yakan mumlar da vardır. Zaten tomurcuk derdinde olmayan ağaç odunmuş ya. Mumda da durum böyledir. Mum yanarken bir yandan erir, erirken de başka bir tanesini tutuşturmalıdır ki sadece yakıcı ve kavurucu olmaktan arınsın. Yoksa boşa yanan, boşa yırtınan bir mum olmaktan öteye geçemez. Bir süre sonra da malum sonuç olan 'eriyip yok olmaya' karşı koyamaz ve söner.
Kayseri Anadolu Haber