|   | 
  • Gökhan Bozkuş

    Castellio'nun Cesareti

     

    (Ah, siz gözü körler, siz gözü kararmışlar, siz kana susamışlar, siz iflah olmaz sahtekârlar! Hakikati ne zaman göreceksiniz? Ya siz fani yargıçlar, kendi keyfi kararlarınızla insan kanı akıtmaya ne zaman son vereceksiniz? S.178) 

    Dünya tarihindeki “diktatör” denilince akla birçok isim gelebilir. Ama bir liste yapın dense zannediyorum ilk üçe girecek isimlerden birisi Adolf Hitler olurdu. Bu yazımızda Almanya’da Hitler’in baskıcı rejiminden kaçarak Avrupa’nın farklı köşelerine sığınan Stefan Zweig’in yazdığı bir kitabın sesine kulak vermeye çalışacağız. Her türlü totaliter sisteme ve zorbalığa karşı insanlık onurunu savunan bir yazar olarak tanınır Zweig. Vicdan Zorbalığa Karşı adlı eserinde Zweig, bizleri 16. yüzyıl Cenevre’sine götürür ve Calvinizm üzerinden bir diktatörlük hikayesi anlatır. Peki biyografi ile ilgili çalışmaları ile bilinen Zweig o kadar eskiye neden gitmiştir? Bir gün, bir mektup alır Matmazel Rosset’ten. Bu mektupta, Zweig’ten özgür düşünce savunucularından Sebastian Castellio’yu tarihin tozlu raflarından çıkarıp okurla buluşturmasını ister Rosset. Kendisi de benzer tehditleri solumuş olan yazar, kişisel vicdanları susturmaya yönelik baskıya karşı, elde mevcut bulunan az sayıda kaynağa rağmen bu çağrıya kulak verir ve şevkle bizleri 16. Yüzyılın Cenevre’sine götürür.

    Zaman ve mekân farklı olsa da Zweig’in kalemiyle çizdiği Cenevre, bize kendi çağımızı hatırlatan tanıdık bir fotoğraf sunar.

    Bu yazıda, Cenevre’den çok size kitabın esas kahramanı Sebastian Castellio’dan bahsetmek istiyorum. Castellio, vicdanı, cesareti ve hakikati temsil eden bir figür olarak kitap boyunca Calvin’in zorbalığına meydan okur. Castellio’ya hayran kaldığım kadar, Ferhat’lar gibi onun adaletini bekleyen insanlara da odaklanmak istiyorum.

    Zweig, Calvin’i sadece dinî bir lider olarak değil, bir diktatör olarak resmeder. Calvin, kendi inanç sistemini tek doğru olarak kabul eder ve ona karşı çıkan herkesi “şeytan” ilan eder. En küçük bir muhalefete bile tahammül edemeyen bu lider, muhaliflerini sistematik bir şekilde ortadan kaldırır. Serveto, bu despotizmin kurbanlarından sadece biridir. Calvin, Serveto’yu sapkın ilan eder ve yakılarak öldürülmesine karar verir. Bu süreçte yapılan karalamalar, iftiralar ve adaletsizlikler, Zweig’in kalemiyle insanın kanını dondurur.

    Calvin’in baskıcı yöntemleri, başka bir despotu hatırlatmaz mı? Zweig büyük olasılıkla Calvin’i, kendi çağındaki Hitler ile özdeşleştirmiştir. Tıpkı Calvin gibi, Hitler de bir ideoloji üzerinden korku yayarak kendine itaat eden kitleler yaratmıştır. Düşmanlaştırma, şeytanlaştırma ve sessiz kalan kalabalıklar... Zaman ve mekân değişse de despotizmin doğası hep aynıdır.

    “Yasak, yasak, yasak: korku verici ritim.. Ve insan hayret içinde bunca yasaktan sonra Cenevre halkına izin verilmiş ne kalır ki, diye sorabilir. Fazla bir şey kalmaz. İcazet verilen şeyler yaşamak, ölmek, çalışmak ve itaat etmektir.”

    Şair Yılmaz Odabaşı’nın Neye elimizi atsak günah, ne konuşsak ayıp, ne istesek yasaktı.” dediği gibi bir durum vardı.

    Calvin’in karşısında, cesaretin ve hakikatin sembolü olan Sebastian Castellio vardır. Castellio, Calvin’in Serveto’yu yakma kararına karşı çıkarak şu unutulmaz sözleri söyler:

    "Bir insanı öldürmek asla bir öğretiyi savunmak değildir, bilakis: Bir insanı öldürmek demektir. Cenevreliler, Serveto’yu idam ederken bir öğretiyi savunmadılar, bir insanı kurban ettiler; lakin insan, inancına olan sadakatini bir başka insanı yakarak değil, aksine, inancı uğruna yakılmayı göze alarak açıklamış olur."

    Castellio, sadece Serveto’nun değil, vicdanın ve özgürlüğün sesi olur. Zweig, Castellio’yu yazarken sadece tarihteki bir kahramanı değil, her çağda hakikatin sesi olan bireyleri temsil eder.

    Zweig’in eserinde Castellio hakikati haykırırken, halkın sessizliği düşündürücüdür. Tıpkı Çağan Irmak’ın Ulak filmindeki Ferhat gibi: Ağzı burnu kan içinde umutsuzca çığlık atar ancak kimse onu duymaz. “Ulak’ı gönder gayrı, takatimiz kalmadı.”

    Halk, zulme karşı sessizdir, korkuları ise tüm toplumu zehirlemektedir.

    Zweig’in Mecburiyet kitabında dediği gibi: "Milyonlarca insan, kocaları ve çocukları götürüldüğünde seslerini çıkarmaya korktu. Sizin korkularınız bizi zehirledi."

    Yazar manidar bir sonla veda eder okuruna; “Tarih, med ve cezirlerden oluşur, bitimsiz iniş çıkışlardan; sürekli başka biçimlere giren zorbalık karşısında hiçbir hak bütün zamanlar için kazanılmış sayılmaz, hiçbir özgürlük güvence altında değildir.”

    Adnan Yücel şiiriyle bitireyim yazıyı:

     

    Hiç böyle bakmamıştım ağaçlara

    Böyle yeşilden uzak

    Böyle duygusuz

    Biz ki ormanlarda unuturduk zamanı

    Şimdi yaşam nöbette

    Zaman uykusuz

    Öfke dökülüyor ağaçlardan

    Yürekler yapraklarda coşkusuz

    Hiç böyle düşünmemiştim insanları

    Böyle tek boyutlu

    Böyle soğuk ve arzusuz

     

    Kanayan bir yara gibi duygular

    Aşklar geçmeyen zaman tuzağında

    Gün doğacak birazdan

    Sabahlar yarım bir rüya soluğunda

     

    Bir boşlukta uçuşuyor bakışlar

    Gözlerin şafağı tükenmiş

    Ne ötüşen kuşlara bakıyor kimse

    Ne de rüzgarla sevişen bir yaprağa

    Düdükler yırtarken yorgunluğu

    Öfkeler küfürle vuruluyor toprağa

     

    Hep yalnız yaşanıyor duygular

    Hiç kimse görmüyor sanki kimseyi

    Kiminin

    Elleri karısının saçlarında

    Kimi oturmuş mektup yazıyor

    Yüreği çocuklarının avuçlarında

    Kiminin buz bağlamış gözleri

    Uzak bir sevgilinin bakışlarında

    Çöle dönmüş bütün sevgiler

    Bir pınar aranıyor dağbaşlarında

     

    Varsın özlemler çekiledursun

    Yürekler yansın

    Aşklar kül olsun hayal ufuklarında

    Fıkralar

    Çıkmıyor yine belden yukarı

    Gözyaşlarını gizleyen kahkahalar

    Banyo mermerlerinde sabun salyası

    Kurnalar baştan başa utanç

    Her yer

    Kudurmuş bir erkeklik harası

    Haşa haralardan

    Duyguları biçilmiş bir insan tarlası…

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.