Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuba Erdoğan konu hakkında bilgiler verdi.
Kıskançlık, bireylerin sevdiği bir kişiye güvenmemesi, paylaşmak istememesi sonucunda veya başkasında gördüğü bir özelliği, bir nesneyi, bir insanı kendisinde olmadığı için çekememesi sonucunda hissettiği duygudur. Hatta bazen sonuçları şiddete, cinayete kadar varabilmektedir. Kıskançlığın nereye kadar normal, nereden sonra sorunlu bir durum olduğunu anlamak gerekir. Kıskançlık doğuştan gelen bir davranış değildir. Yaşamımızın başlamasıyla bir şeyleri paylaşmaya başlarız. Gördüğümüz ilginin eksildiğini fark ettiğimiz zaman kıskançlığımız yani haset başlar. Kıskançlık duygusu 2-3 yaşlarında gelişmeye başlar. Yaşamın ilk yıllarındaki kıskançlığın nedeni daha çok sevginin paylaşılması nedeniyle olur. Babayı anneyle paylaşmak ya da anneyi babayla paylaşmak ilk kıskançlıktır. Sonrasında kardeş dünyaya gelir bu kez kardeşle anne ya da babanın sevgisini paylaşmak kıskançlık duygularını başlatır. Hatta kardeş kıskançlığı yaşam boyu sürebilmektedir.
Kıskanma ülkemizde önemli bir sorundur. Ülkemizdeki bir bilimsel araştırmada; eşe uygulanan şiddetin %70’i kıskançlık nedeniyle olduğu ortaya konmuştur.
Eşler arası aşırı kıskançlığın nedenleri:
* Kişinin kendine güven sorunu.
* Aşağılanma.
* Bazı kişilik özellikleri.
* Değersiz hissetme.
* Başkaları ile karşılaştırılma.
* Eşin şüphelendiren davranışları.
* Karşı tarafın sevgisini ifade etmede eksiklikleri.
* Terkedilme ile ilgili aşırı korkular.
* Karşısındaki ile kendisini sürekli kıyaslama.
* Diğer insanları tehdit olarak algılama.
* Şizofreni gibi bazı muhakeme bozukluğuna neden olan hastalıklar.
* Aşırı alkol alma.
* Uyuşturucu madde kullanma.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.