ÖSYM, YKS, AYT, TYT gibi sınavlar hakkında söylemek istediklerimi en başta söyleyeyim, yine kitabın ortasından konuşayım: Gençlerimiz için bu kadar zor ve ağır bir imtihana gerek olmadığını düşünüyorum.
Mandıra Filozofu Mustafa Ali gibi
- Ben aslında bu sınavlara karşıyım.
Gençlerimiz yeteneklerine uygun ve uyumlu, hayallerini saran eğitim şartlarını sonuna kadar hak ediyorlar.
ÖSYM kurulduğundan beri sürekli sınav ismi değiştirerek bugünlere geldi. Nasrettin Hoca’nın saz çalması gibi iş yapıyor:
Hikaye şöyle:
Nasrettin Hoca sazı eline almış.Bir eliyle sazın sapından sabit bir yeri tutmuş, diğer elinin başparmağıyla da sazın tellerine bir aşağı bir yukarı dokunuyormuş.
Hocayı görenler
-Hocam ne yapıyorsun, diye sormuşlar?
Hoca cevap vermiş:
-Görmüyor musunuz saz çalıyorum?
İzleyenler tekrar sormuş:
-Hocam bu nasıl saz çalmadır. Saz çalanlar parmaklarını sazın sapında sürekli gezdiriyor. Her seferinde farklı yere basıyor.
Hoca hiç oralı olmadan hemen yapıştırmış cevabı:
-Onlar benim tuttuğum yeri arıyor!
xxx
ÖSYM var olduğundan beri ülkenin geleceği gençlerin hayatını kolaylaştıracak, geleceklerini doğru şekillendirecek, onlara umut verecek bir sistemi ve ölçecek sınavı bir türlü bulamadı.
Bizim üniversite hazırlık yıllarında ÖSS ve ÖYS olan isimler bugün AYT ve TYT’ye dönüştü. Fakat geleceğimizin teminatı dediğimiz gençleri geleceğe hazırlayacak, onları hakkıyla seçecek bir sistemi henüz bulamadı. Fıkrada ki gibi Nasrettin Hoca’nın tuttuğu yeri arıyor.
xxx
Millet olarak yıllardır çok istikrarlı biçimde sürekli stres, hayal kırıklığı, kazandın, kazanamadın tartışması ve gerginliği yaşıyoruz.
Gençlerimize yazık!
Bu gençlerin bu kadar ağır imtihanın altına kesinlikle girmemeleri gerekir. 150 kilo kaldırabilen tüy siklet halterciye;
-İlk seferinde 750 kg kaldır,
-İlk hakkında rekor dene, demek gibi bir şey bu!
Olacak şey mi?
Bu gençler ezilir o ağırlığın altında.
Nitekim çocukluktan daha yeni çıkmış bu gençler de bu ağır sınavda eziliyor.
xxx
Hazırlık ve giriş süreci Tolga Abi ve HugoYolu gibi tuzaklarla dolu. Gençlerimiz tam gelişim çağında perişan oluyor.
Bir sürü sıkıntıyla yüz yüze kalıyor. Pek çok engeli aşamıyor. Sorunlarını kimseyle paylaşamıyor, paylaşsa bile çözüm bulamıyor. Sınav kapısına gelene kadar turşu oluyor.
Bu halde büyük bir stres, kaygı ve endişe ile sınava giriyor. En az 30 bin kadar genç sıfır çekiyor. Hiçbir soruyu yapamıyor.
Lütfen bana,
- İyi de sıfır çeken gencin hiç kabahati yok mu? Demeyin!
-Yok çünkü!
Yahu bayanlar ve baylar,
Hemen hemen aynı zeka seviyesindeki çocukların az bir bölümünün tüm soruları doğru yapması, önemli bir bölümünün de sıfır çekmesi normal olabilir mi?
Normal değil!
Tabii ki yetenek ve disiplinli çalışma zirvelerde toplanma yapacaktır. Fakat tabanda ve orta kısımdaki öğrenci sayısındaki dağılım bozukluğu yapılan işin ve ölçümün sağlıklı olmadığını göstermiyor mu?
Gençleri bu sınavlara doğru hazırlayamıyoruz!
Bu gençlere yazık ediyoruz!
xxx
Gençlerin büyük bölümü de hiç istemediği, aklından ve hayalinden bile geçirmediği bölümleri kazanmak durumunda kalıyor.
-İyi de tercih yapıyor, yaptığı tercihe giriyor, dediğinizi duyuyorum.
Ey ahali aile e toplum bu gençleri kazanma baskısı altına alıyor. Onlar da:
-Hiç olmazsa gidip şu bölümü okuyayım, evdekiler, komşular kazanamadı demesin,
Çözümünde kalıyor.
Zavallı gençler!
xxx
-Ey anne ve babalar, aileler kaçınız çocuğunuzla birlikte oturup, zihin yorup tercih yapıyorsunuz?
Hıııı?
Alalım cevapları…!?
-Bileceksiniz, araştıracaksınız.Çocuğunuzun yeteneğini, sevdiğini sizden daha iyi kim bilir?
-Siz yapmazsanız, çocuğunuz, tercihini yapanın tercihine göre bir üniversite okumak zorunda kalır. Siz de faturaları ödemek, çocuğunuza harçlık göndermek için didinir durursunuz!
Müthiş resim yapma yeteneği olan çocuğunuz Kimya mühendisi, insanlarla iletişim kurmakta zorlanan ise avukat, öğretmen, işletmeci veya reklamcı olur ya da halkla ilişkiler okur.
Üniversite bir şekilde bitiyor da çocuğunuz mutlu olmuyor. Çünkü hiç sevmediği, istemediği bölümü bitirmek zorunda kalıyor.
Sonra vasıfsız, elemandan farksız, iş arayan, taşı sıksa suyunu çıkaracak nüfusun yüzde 25’i evde oturmak zorunda kalıyor.
İyi mi böyle?
Değil tabii ki!
xxx
Ya nasıl olacak?
Bence çözüm basit. Amerika’yı yeniden keşfetmenin gereği de anlamı da yok.
Dünya’da bunu başarmış ülkeler var mı?
-Var…
-Acaba nedir, nedir?
-Eğitim de başarı deyince akla, hemen onların adı gelir: (Bilmeyenler için hatırlatma, burası bir reklam repliğidir)
-Finlandiya, Danimarka, Norveç, İsveç, Almanya, Japonya, Güney Kore…
Daha da sayabilirim.
Bana göre bir tane de başaran varsa yeterlidir.
Onların izlediği sistemi izleyeceksin.
Daha fazla konuşmaya gerek yok!
Yoksa sabaha kadar yazabilir, konuşabiliriz.
Hani ne derler:
‘Bu hamur daha çok su götürür!”
Xxx
Üniversite imtihanları ile gençlerimizi kazanmıyor, aksine kaybediyoruz.
Üniversite her şeyi öğretmez! Üniversite bir konuyu, nasıl öğrenebileceğini, nasıl araştırabileceğini, kendini nasıl yetiştirebileceğini ve geliştirebileceğini öğretir.
Bizim üniversitelerimizin birkaç fakültesi hariç, bir iki kitap alınır, hocalar onları anlatır. İki ayda bir 150-200 sayfadan soru sorulur o kadar.
Cevapları da içinde olan o sayfaları iyi ezberleyen sınavı geçer, mezun olur. Diğerleri de gelecek yılı bekler, en kötü ihtimal son sınıfta tek dersten geçer.
Bu kadar basit!
Ama ortada hatalı üretim var!
Bu gençler mezun olduğu fakültenin bölümü konusunda düşünemiyor, fikir yürütemiyor. Nihayetinde bir şey üretemiyor.
Ne bekliyoruz ki?Bu sınav yüküne hayatının en güzel günlerini heder etmiş gençlerden?
İşsizler ordusunun birer eri haline geliyorlar.
Xxx
Evettt!
Gençler yaklaşın şöyle yamacıma doğru!
Size söyleyeceklerim var!
Öncelikle aileniz, anneniz ve babanız sizi çok seviyor.
Bizler sizleri çok seviyoruz. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Sizler inanın ki her şeyin en güzeline layıksınız.
Siz mutlu olun istiyoruz, çünkü çok zor dönemlerden, sınavlardan geçiyorsunuz.
Gençler, şunu unutmayın; AYT, TYT, ÖSYM her şey demek değil!
Bu sınav dünyanın sonu değildir.Bilemezsiniz belki de başlangıcıdır.
Kazansanız da kaybetseniz de sonuç sevilmenizin sebebi kesinlikle değildir.
Bu sınavlar sizin seviyenizi, kapasitenizi, yeteneğinizi ve bilginizi ölçmede hiç de başarılı ve yeterli değildir.
Üniversite diploması da sizin gerçek değerinizi yansıtacak değere sahip değildir.
Onun için hiç üzülmeyin!
xxx
Sevgili gençler,
Hemen bir meslek sahibi olmaya çalışın.
Daha çok gençsiniz.
En kısa sürede yapabileceğinize emin olduğunuz, sizi mutlu edecek bir meslek öğrenin.
Marangoz, motor ustası, sıhhi tesisatçı, bahçıvan, elektrikçi, terzi, kaynakçı, boyacı, demirci, sağlık teknikeri, dikiş-nakış, çiftçi, organik tarım, bahçe tasarım gibi…
Bu meslekleri hemen altın bilezik olarak bileğinize takın.
Gençler bakınız, kimselere vize vermeyen Avrupa, nüfusu çok yaşlandığı için bazı meslek gruplarını ülkesine yalvar yakar davet ediyor. Bu mesleklerin başında bahçıvan, terzi, marangoz, elektrikçi var.
Haftada neredeyse 4 gün çalışıyor ve en az 3500-4000 Euro maaş alıyor. Bu maaşın TL karşılığı bugün itibarıyla 120.000-150.000
Hukuk fakültesini, inşaat, mimarlık, işletme, iktisat fakültesini bitirmiş ve yeni iş bulmuş ağabeylerinize hatta ve hatta neredeyse emekli olacak amcalarınıza sorun bakalım bu paranın yarısını kazanabiliyor mu?
Mümkün değil!
xxx
-Yookkk ben Avrupalara, Amerikalara gitmem!
Ne işim olur ellerin memleketinde? Yapamam, diyorsanız:
Tamam ben ona da varım.
Sorun bakalım binanızdaki inşaat mühendisi ve mimara hatta ve hatta aile hekimine (uzman doktorun kazancını bilemiyorum da) ne kadar kazanıyor?
İnşaat fayans ustası kaç lira alıyor?
Bir arkadaşımın damadı mühendis, kontrolünü yaptığı duvar ustasının maaşından daha az kazandığını söyledi.
İyi mi?
Xxxx
Gençler bunları niye anlatıyorum?
Hiçbir mesleği küçümsemek istemiyorum, böyle bir amacım da asla yok!
Üniversite okumayın, boş verin de demiyorum.
Geleceğinizi bir üniversite diplomasının artistik, italik yazılarına ve taklit altın varaklı damgalarına bağlamayın, adamayın.
Sizlerin geleceğinizde görünen o ki bir mühendisin, mimarın, ekonomistin, öğretmenin yaptığı işlerin yüzde 90’lık bölümünü yapay zeka 1 dakikada yapacak.
Hatta beyin ve açık kalp ameliyatları yapan robotlar var.
Tamam yapabiliyorsanız yapay zeka mühendisi olun. Robot yapın. Fakat bunlar olmaz ise üzülmeyin. Çünkü;
Gençler ben henüz bahçıvan, sıhhi tesisatçı, duvar ustası, elektrikçi yapay zeka görmedim.
xxx
Siz beni dinleyin, istediğiniz, hayaliniz bölümü kazanamazsanız, üzülmeyin!
Hemen bir meslek sahibi olun. Hangi usta olursa olsun, inanın aylar sonrasına randevu veriyor.
Bir arkadaşım geçen şöyle bir üzüntüsünü dile getirdi:
-Çocuğumla ilgili bir uzman doktora gittik, 5 gün sonraya ancak randevu verdi.
Bizim bina da bir boru değişecek. 2 haftadır gelip keşif yapması için sıhhi tesisatçıyı bekliyoruz. Haziran başındayız temmuz ayına gün verdi. İyi mi?
Boyacı, badanacı, elektrikçi, terzi, marangoz da inanın böyle! Ustalara ulaşabilmek için araya tanıdık, referans bulmak zorundayız.
Gülmeyin! Gerçekten böyle, bu durum da böyle devam edecek!
xxx
Gençler kendinizi üzmeyin,bu dünyada sınavın biri biter biri başlar. Allah altından kalkamayacağınız sınavlarla sınamasın!
Evlendiğinizde evin kirasını ödeyememek, çocuğun mamasını alamamak, hanımın alış-veriş listesini eve getirememek, faturaları ödeyememek çok daha ağır sınavdır!
Bunu bir yere yazın!
Onun için ÖSYM sınavlarını, AYT, TYT çok büyütmeyin! Sakince, huzur içinde girin ve çıkın.
Hayatınıza devam edin, çünkü bu sınavlar kesinlikle dünyanın sonu değil.
Kazanamazsınız dünyayı kendinize dar etmeyin.
Hayata küsmeyin, yaşamaya devam edin.
Beni dinleyin kazananlar okulu bitirinceye kadar siz çoktan bir meslek sahibi olabilirsiniz.
Ne yazık ki onlar iş buluncaya kadar siz aldığınız evin ve arabanın ilk taksitini ödemeye başlamış olacaksınız!
Muhtemel o ki nişan yüzüğünü takmış, düğün hazırlıklarına da başlamış olacaksınız inşallah!
Sizi gidi sizi! Hadi gene iyisiniz, yakında anne baba da olursunuz İnşallah!
Bakın ilk mutluluk dilerim diyeniniz ben oldum. Kıymetimi bilin ha!
Dediklerimi unutmayın!
NOT: Bebeğinizi kucağınıza aldığınızda elinizi sırtında yavaş yavaş daireler halinde gezdirin, gazı çıksın yavrucağınızın da rahatlasın!
xxx
Milyonlarca genç 8-9 Haziran 2024 tarihlerinde uygulanacak 2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na girecek.
ÖSYM 8 Haziran Cumartesi günü Temel Yeterlilik Testi'nin 10.15;
9 Haziran Pazar günü de Alan Yeterlilik Testi’nin 10.15'te başlayacağını bildirdi.
Bu sınavların sonuçları ise 17 Temmuz'da açıklanacak.
Hayatınızdaki herhangi sınavdan biri gibi düşünün!
Başarılar…