|   | 
  • Dr. Metin Koç

    HAYAT BOYU MUTLU OLMANIN REÇETESİ: SAĞLIKLI BAĞLANMA

    “Dünyaya gelen çocuk anne rahminden ayrılmanın korkusunu duymaktan yaratıcının bir lütfu olarak kurtulmasaydı doğu esnasında korkudan öldürdü.”

     

    Yukarıdaki benzetme Eric  Fromm‘a ait. Gerçekten de insan, hakkında hiçbir şey bilmediği dünyaya geldiğinde bir şaşkınlık yaşar. O anda annenin sıcaklığını ve kokusunu duyana kadar ağlar. O anda annenin şefkati, içtenliği ve çocuğa duyduğu sevgi hem çocuğu hem anneyi rahatlatır. 

     

    Bağlanma çocuğun dünyaya geldikten sonra - belki annem karnındaki sürede eklenebilir buna - anneyle kurduğu ilişki biçimini temsil eder. Dünyayı annenin yüzünden tanıyan çocuk annenin yüzü gülüyorsa dünyanın huzurlu bir yer olduğunu düşünür. Annenin mutluluğu çocuğa yansır. Yüzü gülen annenin çocuğu hem fiziken hem ruhen sağlıklı bir şekilde büyür. 

     

    Ama eğer anne huzursuz kaygılı ve korku doluysa çocuk bütün bu olumsuz duyguları alır. Huzursuz annenin çocuğunun emmesi bile huzursuzdur. Çocuk bir şeylerin yanlış gittiğini hisseder ve fizyolojik gelişimi bile etkilenir. Sağlıklı olması gereken bağlanma kaygılı ve korkulu bir bağlanmaya dönüşür. Çocuk yalnız geldiği bu tanımadığı yerde aradığı güven duygusunu bulamaz. Duygu olarak nötr geldiği dünyada negatif duyguların ağırlığı altında ezilir. Esasında çocuğun bu dönemde yaşadıkları şöyle gelişir: çocuk kendi içinde hissettiği duygularını ve dış dünyadan gelen sinyalleri kontrol edemez. Bu anlamda annenin desteğine ihtiyacı vardır. İşte bir başkasıyla kurulan bu ilk ilişkiden itibaren çocuk hem kendi ile ilgili hem de öteki ile alakalı içsel şemalar oluşturur.

     

    Bu esnada yaşanan negatif ve olumsuz duygular çocuk tarafından üstesinden gelinemez ve başaramamadığı duygular olarak yerini alır. Hem kendi ile ilgili hem öteki ile ilgili öfke, kaygı, korku gibi bu olumsuz duyguları yaşar. Bu yaşanan duyguları sadece bu dönemde kalmaz ve sonraki dönemlere taşınır. Gelecekteki ilişkilerine ilişkin sistemi şekillendirir ve hayat boyu diğer insanlarla ilişkilerini bu sisteme göre devam ettirir. 

     

    İşte bu bağlanma sistemi bireyi ayakta tutan tüm hayatını kapsayan yolu açmış olur. Eğer bu bağlanma sağlıklı  ise birey ilerleyen yıllarda karşılaştığı sorunlara kolayca yaklaşacak ve çözüm üretebilecektir. Anneyle kurulan bu bağlanma sistemi yetişkinlikte arkadaşlarla ve evlilikte eşimizle kuracağımız bağlanmaların temelidir. Dolayısıyla eşimize bağlandığımız sistemin oluşumu çocuklukta annemizle kurduğumuz sistemin devamıdır. 

     

    Yaşamın ilk dönemlerinde iyi oluşan bu sağlıklı bağlanma sayesinde sistemin temelleri sağlam bir şekilde kurulur. Bir olumsuzluklarla karşılaştığında gücünü kendinden alır ve başkalarına ihtiyaç duymaz. Kendine duyduğu özgüveni ona yetecektir. Ama çocukluğunda  sürekli annesi kaygılıysa öfkeli ise kendine güvende sorun yaşayacaktır. 

     

    Annenin bu dönemde kaygılı oluşu çocuğa sevgisini gösterememesini doğurur. Çocuk “ annem beni sevmiyor, demek ki ben değerli değilim” diye düşünür. Annesinin depresyonda olmasının kaygı sorunlarıyla boğuşmasının çocukta ifadesi bu şekildedir. Bu nedenle anneler nötr olarak dünyaya gelen çocuklarını mutlu bir şekilde büyütmek için farkındalıklarını artırmalıdır.

     

    Anne baba tarafından sevilmediğini düşünen çocuk umutsuzluğa terk edildiğini düşünür. Bu terk edilmeyi hayatı boyunca kendine öfke ve nefret duyararak yaşar. Sürekli bir sevilmeme, değersizlik ve yetersizliği yaşayacaktır. İşte ilerleyen yıllarda ortaya çıkan psikolojik sorunların temeli ilk yıllarda kurulamayan bu bağlanmanın sonucudur. 

     

    Anneler şunu bilmelidir ki; annenin çocuğa gösterdiği ilgi özen ve duyduğu sorumluluk sağlıklı bağlamayı destekler. Çocukluktan gelen ihtiyaç taleplerine annenin cevap verme hızı ilgisi çocuğu daha güvende ve huzurlu hissettirecektir. Bu anlamda anne çocuğun olumsuz duygularını minimize etmeli ve aynı zamanda olumlu duygularını geliştirmelidir. 

     

    Birey kendisini koruma ile ilgili içgüdüsel bir davranış geliştirir. Bu davranış genetik kodlarımız ile erken dönemde yaşadıklarımızın birleşmesidir. Merkezi sistemimizin dokuz ila 18 ayda olgunlaştığını düşünürsek bu sürece bağlanma ile birlikte : 

     

    1- Çok güçlü duygular oluşur 

    2- Stresle başa çıkma davranış kapasitesi annelik davranışı ile ilgilidir

    3- İçgüdüsel davranışların bireyin hayatta kalması için gerekli olduğu önerilir.

     

    Sonuçta annesi tarafından ilgiyle sevgiyle sorumlulukla büyütülen çocuk mutlu bir birey olarak toplumda yerini alır. Bu sayede sağlıklı bir bağlanma gerçekleşmiş olur.

     

    Dr Metin KOÇ

    Sinerji Psikoloji Merkezi

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.