“Çocuklarınıza sakinlikle muamele edin ki onlarda sakin olsunlar. Çocuklar istediğiniz gibi değil yetiştirdiğiniz gibi olurlar. Siz nasıl bir kalıp olursanız çocuklarınız o kalıba göre şekil alırlar.” Bunları bize usulca fısıldayan, bir anne, bir kayınvalide, çocuklar için bir babaanne veya anneanne. Bizim için bir dünür, ama benim için tam bir çocuk yetiştiricisi…
Her şeyden önce insan. Sakin, dingin, vakarlı, gün görmüş, tavır ve davranışlarında tecrübeden kaynaklanan bilgelik kokan, söylediği her şeyi hayatına nakşetmiş ve ilmik ilmik işlemiş bir kadın.
Doğal bir sakinleştirici gibi. Onun yanında bir insanın, bir çocuğun öfkeli olması, hırçın davranması imkansız gibi bir durum. Kendi sakinliğini çevresine anında yerleştiren, konuşması ve davranışları ile etrafına güven salmakta mahir bir insan. Belli ki kişilik olarak derin ve dokunsal bir kişilik özelliği var.
Çocuklara davranıştan mevzu açılmışken yukarıdaki sözleri fısıldadı bizlere, çocuklar duymasın dercesine sessiz ve sakin bir tavırla. “Çocuklarınıza sakinlikle muamele edin ki onlarda sakin olsunlar. Çocuklar istediğiniz gibi değil yetiştirdiğiniz gibi olurlar. Siz nasıl bir kalıp olursanız çocuklarınız o kalıba göre şekil alırlar.”
Bu konuda ne bir kitap okuduğunu ne de bir seminer dinlemiş olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu konuda eğitim almış, üniversite bitirmiş, kitap ve seminerleri takip etmiş nice insanı cebinden çıkarır bir olgunluğa ve tecrübeye sahip.“Alaylı bir usta”
O bu sözleri söyledikten sonra onun ailesini düşündüm. Bu söz rastgele, laf olsun diye söylenmiş bir söz değildi. Bir yaşantının resmiydi adeta. Çocukları da kendisi gibi sakin ve dingin. Tabi beyi Mehmet amcayı da yabana atmamak gerek. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Hatice teyze ailesini kendi boyası ile çok güzel bir şekilde boyamış usta bir boyacı. Çocuklarını kendi rengiyle bir ressamın resim çalışması yapar gibi ince fırça darbeleriyle şekillendirmiş maharetli bir ressam. Çekiç ve keskisini ustaca kullanan bir heykel tıraştır adeta.
Hatice teyzenin en önemli özelliği iyi bir İslami terbiye almış olmasıdır. Bunu da gerek çocuklarına karşı gerekse çevresindeki insanlara karşı sergilediği hassasiyetlerde görmek mümkün. Bununla beraber okumuş olduğu Üstad Bediüzzaman Saîd Nursi’nin eserleri olan Risale-i Nurlarla bu terbiyeyi taçlandırmış. Nur üstüne nur eklemiş. Takva sahibi bir mümine.
Allah ayetlerinde
“Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Zira şeytan, insanın apaçık bir düşmanıdır.”
Hz. Musa’ya (AS), “Sen ve kardeşin, ayetlerimi götürün, Bana imana çağırmakta gevşeklik etmeyin. Firavun'a gidin, çünkü o azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır. Buyurarak kullarına güzel söz söylemeyi emretmiştir.
Oysa ki bizim karşımızda ne büyük aklı başında bir insan nede Firavun gibi Allah’a asi gelmiş bir isyankâr var.
Bizim çocuklarımız onlar, bizim evlatlarımız. Canımız, kanımız, geleceğimiz onlar bizim.
İşte Hatice teyze bu ayetleri hayatına rehber eylemiş. Kuran-ı Kerim’in ölçülerini dikkate alan ve adeta meseleyi tam manası ile içselleştirerek yaşayan bir Müslüman.
Aynı zamanda kültürümüzde yer alan
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”
“Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez.”
“Tatlı dil her kapıyı açan sihirli bir anahtardır.”
“Öfkeyle kalkan zararla oturur.”
Sözlerini bu anlamda düştür edinmiş, tam manası ile hali leyyin, kavli leyyin ve tavrı leyyin timsali bir insan örnek bir anne veya anneanne.
Az konuşur ama öz konuşur. Söz söylemekten ziyade davranışları ile örnek olur. Bilir ki temsil, söz söylemekten, nasihatten etmekten daha tesirli bir iksirdir.
Allah ömrünü uzun ve hayırlı eylesin.