Başlıktaki sorunun cevabını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğünden aldım; Cevap şu şekilde: Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Kayseri İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Akkışla?dan başlayarak Yeşilhisar?a kadar 16 ilçe belediyemiz. Deprem açısından riskli binaların tespiti ?Kentsel Dönüşüm? için zorunlu hale geldi. Yasa çıkarıldı. Bu kapsamda yetki verilen kurumlar denetleme yapacağı gibi vatandaşlar da riskli olan binalarını devlete haber verebilecek. Evi gerçekten oturulamaz durumda olanlara kira yardımı yapılacak, ev almak isteyene kredi desteği verilecek. Bütün bunları bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanı açıklamıştı. Kentsel Dönüşüm başvuruları için İstanbul, İzmir ve Bursa?da müdürlükler faaliyetlerine başladı. Kayseri?de müdürlük açılması için yetkili ve etkili kişilerin çalışmaları ne aşamada bilemiyorum. Kayseri Büyükşehir Belediyemizin, Başkan Özhaseki ile başlayan 1994 yılından bu güne başarılı şehircilik uygulamaları Kayseri?deki riskli binaların sayısını yok denecek kadar azaltmıştır, bundan hiç kuşku yok. Ancak çok daha eski yıllardan kalma riskli binaların tespit edilmesi büyük önem taşıyor. Bazı ilçe belediyelerin sınırları içinde sorunlar yok değil. Bunları görebilmek için şehir merkezinin dışındaki uzak mahallelere gitmeniz yeterli olacaktır. Kentsel Dönüşüm uygulamalarında özellikle dikkat edilmesi gereken noktalardan biri: inşaatla ?medeniyet? olmayacağının unutulmaması. Goethe, mimariyi ?dondurulmuş müzik?e benzetirken belki de en güzel saptamayı yapmıştı. Bir kenti yeniden inşa ederken hem geçmişe hem de geleceğe bakmak gerekiyor. Dünya çapında üne kavuşan Osmanlı Mimarimiz bu toprakların evladı Büyük usta Mimar Sinan?la zirveye çıkmıştı. 1750?lerden başlayarak Osmanlı savaş kaybetmeye, aydınlar batılı gibi düşünmeye başlayınca, Avrupa'da yaygınlaşan sanatta düzensiz bir anlatım biçimi olan Barok?u yansıtan yapılar ülkemizde kendini göstermeye başladı. Günümüze gelinceye kadar kafası karışık olan batı, yeni mimariyi de karıştırdı, karışık mimari her şeyi karışık bir nesle mekân oldu. Riskli yapıların tespiti kadar, kültür ve maneviyat dünyamızı da yıkma riski taşıyan mimari hataları engellemek gerekiyor. Örneğin yükseldikçe yükselen yapılar insanı topraktan kopardığı gibi insanlığından da koparıyor. İki gökdelenin arasında kalan İstanbul Ataşehir Mimar Sinan Camii?ni bir düşünün; yukarıda adam balkonda viski içerken aşağıda ezan okunuyor. Para kazanma hırsıyla 180 metrekare için planlanmış alana 750 metrekarelik bina dikmekte beis görmüyoruz artık. Mimari insandan kopuyor. Eski sosyal ilişkiler, komşuluklar hepsi yok oldu. Yeni yapılaşma daha köklü bir kültürel dönüşümü beraberinde getirecektir.
Bu noktada Kayseri?de şehir mimarisinde insani yaklaşımı öne çıkaracak projelerin hayata geçirilmesini sağlamak gerekiyor. Hem yerel yönetimler hem de özel şirketlerin kültür ve maneviyat dünyamızı kuşatacak yeni bir şehir mimarisini Kayseri?den başlatmalarını ne kadar arzu ederdim. İnanıyorum ki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Kayseri?nin önde gelen inşaat şirketleri bu çağrıya yanıt verecek çalışmalar için adım atarlar.