Her zihniyet, kendi mitini, mitolojisini, çevresini ve ekonomisini meydana getirdiği gibi kendi STK’lerini de oluşturur. Çünkü zihniyetler, STK’leri vasıtasıyla “hâkimiyet”ini, iktidarını, varlıklarını sürdürme imkânını elinde tutar.
Bu tür STK’ler, savunduğu düşünce iktidarda değilken eleştirdiği birçok meselede düşünceleri “hâkim zihniyet” hâline gelip iktidar olunca, iktidar gücünü ele geçince artık eski eleştirileri mazinin sayfalarında kalır, eleştiri yönünü muhalefete çevirir. Ve onları anlatan en güzel söz de yine siyasetten ve siyaseten gelmiştir: “Dün dündür, bugün bugündür.”
Yazar olmak başkadır, aydın olmak başka. Kendi kabiliyetleri ve dilin imkânları çerçevesinde eser ortaya koymuş olana yazar, şiir yazmış olana da şair denir. Üniversitelerde belli bir konu üzerinde araştırma yapan, yaptığı çalışmalara göre de unvan sahibi olana da akademisyen denir. Ama aydın olmak ayrı, apayrı bir şeydir. O, duruşu ve anlayışı ile bambaşka bir kişiliktir.
Aydın olmak her şeyden önce biraz olsun muhalif olmaktır. Ama sırf muhalif olmak için muhalif olmak değil. Kendi düşüncesi iktidarda olsa bile bu böyledir. Çünkü aydın, toplumun önünde yürüyen, ona yol gösteren kişidir. Toplumdaki güzellikleri ve gelmekte olan belâ ve musibetleri önceden görebilen, öngörüde bulunabilen bir insandır. O, bunu ancak hâkim zihniyetin alkışçısı olmama tavrıyla gerçekleştirir. Çünkü kişinin, alkışçısı kesildiği zihniyeti eleştirebilmesi, yanlışları ve eksikliklerini söyleyebilmesi genel olarak pek de mümkün değildir. Derler ki “Aşkın gözü kördür, kişi muhabbet ettiğinin kusurunu göremez.”
Kültür sanat yıllıkları
Önceki yazımızda anlattığımız şiir seçkileri, dergi seçkileri elbette ki çok önemli. Bu, nahif bir özelliği olan bir türe ait gerçekten de çok nahif çalışmalardır. Bu çalışmaların bir üstü de daha kurumsal bir çabayı gerektiren kültür ve sanat yıllıklarıdır.
Bir yıl içerisinde yaşanan siyasi, sosyal ve sanatsal olayların, dilin imkânları nispetinde ortaya konan edebiyat ürünlerinin ve onlara yönelik çalışmaların, yayınlanan eserlerin çok özet hâlinde bir sunumundan başka bir şey değildir kültür ve sanat yıllıkları. Bu yıllıklar, adı geçen konularda bir yılın özetini toplu olarak görme imkânını okura sunar. Bundan başka; önemli konularda ilginç soruşturmalar, yılın iç ve dış olaylarının tarihi akışı, basında geçen yıl çıkan düşünce yazılarından seçmeler, yılın kitapları üstüne toplu bir bibliyografya çalışmaları bu yıllıklarda yer alır.
Osmanlı Salnameleri
Yıllık denince söz, geçmişe de gider. Biçim ve içeriği farklı olmakla birlikte yıllık hazırlama geleneğinin Osmanlıya dayandığını görürüz: Osmanlı Salnameleri ve Nevsalleri. Sal, “yıl”; nev, “yeni”; salname, “yıllık”; nevsal, “yeni yıl” demek.
Osmanlı döneminde merkezi idare ile taşra, yönetenler ile yönetilenler arasında iletişim kurulması, halkın, kamu görevlilerinin ve daha başka iç ve hatta dış çevrelerin bilgilendirilmesine yardımcı olmak amacıyla hazırlanan Salnameler, iletişimin imkânlarının kısıtlı olduğu bir devirde önemli bir vazifeyi ifa etmiş, bugün de bizim, geçmişe dair ayrıntılı bilgileri öğrenme imkânını bize sunmuş ve sunmaktadır.
Beşir Ayvazoğlu, “Bir yıllık olayları toplu olarak göstermek amacıyla hazırlanan salnâmeler veya nevsaller kültür hayâtımıza Tanzîmat’tan sonra girmiştir.” der, Hasan Duman tarafından hazırlanan Osmanlı Salnameleri ve Nevsalleri (I ve II. cilt) adlı eser, “Cumhuriyet döneminde bir süre yayınlanmaya devam edilmiş ise de 1847-1922 tarihleri arasında 75 yıllık kritik bir dönemde yayınlanmış salnameler çok ünlüdür. Bunlar anılan biyografileri, ekonomik, sosyal, bilimsel, eğitim, kültür ve diğer alanlarda çok önemli bilgiler ihtiva etmektedirler. Devlet, vilayet, bakanlıklar ve diğer resmi ve özel kurum ve kuruluşlar tarafından çeşitli konularda hazırlanmış söz konusu yıllıkların sayısı, şimdilik 730 olarak saptanmıştır.” denilerek Ayvazoğlu’na hak verir.
Sanat Tarihi Yıllığı
1964-65 yılında, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Enstitüsü’nün yayın organı olarak Oktay Aslanapa, Şerare Yetkin ve Metin Sözen tarafından “sanat tarihi disiplininin tüm alanlarında yüksek kalitede bilimsel içeriğe sahip özgün makaleler yayınlayarak bilim dünyasına katkıda bulunmayı amaç” edinerek Sanat Tarihi Yıllığı adıyla bir yıllık yayınlanır. Yıllık, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’ne bağlı Sanat Tarihi Araştırma Merkezi’nin bilimsel, hakemli, açık erişimli süreli yayını olarak yılda bir kere yayınlanmaktadır.
Varlık Yıllığı
İlki 1960 yılında, Varlık dergisinin yayını olarak Yaşar Nabi Nayır tarafından hazırlanan Varlık Yıllığı’nda; eleştirmenlerin ve yazarların şiir, öykü, roman, deneme-eleştiri, sinema, resim üzerine yazdıkları yazılarla bir yılın değerlendirilmesi yer alır. Yıllıklarda sadece yazılar yer almaz, bu türlerde yayımlanmış eserlerin de listesini görmek mümkün olur. Doğan Hızlan “Hiç kuşkusuz edebiyat yıllıklarında yalnız Türkiye’de verilen ödüller yer almamalı, başta Nobel olmak üzere uluslararası önemde edebiyat ödüllerini kazanan kitapların da adı verilmeli.” dedikten sonra yıllıkların “işlevi”ni hatırlatmadan da geçemez. Hızlan’a göre yıllıkların “günübirlik yaşamımızda atladığımız, dikkatimizden kaçan sanat olaylarını, özellikle aramızdan ayrılan sanatçıların öneminin üstünde durmanızı sağlaması” gibi bir görevi vardır.
Aziz Nesin ya da Nesin Vakfı Yıllıkları
Düşüncelerini benimsersiniz veya benimsemezsiniz, o ayrı mesele. Ama sanat ve edebiyat ve düşünce hayatımıza büyük katkısı olan bir isimdir o. "Ben cimri değil, tutumluyum. Biz yokluk içinde yetişen Cumhuriyet kuşağıyız." diyerek imkânların yer yerince kullanılması gerektiğini ortaya koyan Aziz Nesin, kurduğu Nesin Vakfı vasıtasıyla hazırlattığı yıllıkları 1976’dan 1985 yılına kadar her yıl yayınlar. 1982 yılında ise iki cilt olarak yayımlanan nesin yıllıklarının kültür ve sanat hayatımıza katkıları onları okuyanlar nezdinde devam etmektedir. 1976 yılında yayınlanan 912 sayfalık ilk yıllığa katkı verenlerden bazıları: Aziz Nesin, Behçet Necatigil, Cevdet Kudret, Erdal Öz, Kemal Özer, Mehmet H. Doğan, Konur Ertop, Onat Kutlar, Bertan Onaran, Cahit Öztelli, Atilla Özkırımlı, Sennur Sezer ve Cemal Süreya.
Suffe Kültür Sanat Yıllığı
Kültür ve sanat yıllıkları, sol düşünce ile başlamış, 12 Eylül 1980 sonrasında, muhafazakâr-İslamcı düşünceyle devam etmiş. İlk ürün Suffe Kültür ve Sanat Yıllığı’dır. Yıllık, Kayserili şair ve yazar Mustafa Miyasoğlu tarafından kurulan aynı isimdeki Suffe Yayınları’nca beş cilt hâlinde Suffe Kültür Sanat Yıllığı adıyla yayımlanır. Elimde Suffe Kültür Sanat Yıllığı 1985-86 nüshası var. Bu yıllığa katkı veren başında Mustafa Miyasoğlu, A. Vahap Akbaş, Muhsin İlyas Subaşı, Bekir Oğuzbaşaran, Ulvi Alacakaptan, Dr. Muhammed Harb, Sefa Kaplan, Durali Yılmaz, Semih Güngör, Haldun Taner vb. isimler gelmektedir. Yıllıkta “hocaların hocası” Prof. Dr. Mehmet Haplan’ın, vefatından üç gün önce yıllık için gönderdiği önemli değerlendirmeler de yer alır. Yıllık’ta Üstat Yahya Kemal’e ayrı bir bölüm ayrılarak, şair ve yazarların ona dair değerlendirmelerine de yer verilmiş. Yıllık, 1982, 1984 (Necip Fazıl Armağanı), 1985-1986, 1987-88 yıllarında yayımlanmış.
TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) Yıllıkları
1978’de kurulan Türkiye Yazarlar Birliği, yıllar içerisinde kültür sanat faaliyetlerine gerek organizasyon gerekse yayıncılık ile büyük katkıları olur. 1982 yılında yayıncılık sektörüne giren birlik, 1984 yılında Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 1984 adıyla çalışmalarına yeni bir halka ilave eder. Yıllıklar hem hacim hem de içerik kapsamı açısından doyurucu bir niteliktedir.
Elimde, üniversite yıllarımdayken satın aldığım ve zaman içerisinde çokça istifade ettiğim Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 1986 var. Diğerlerinde de olduğu gibi bu Yıllık; Sunuş yazısıyla birlikte Ekonomi, Toplum, Siyasi Hayat/ İslam Dünyası/ Kültür Hayatımız/ Dilimiz/ Deneme, Tenkit, İnceleme/ Şiir/ Hikâye/ Roman/ Seyirlik Sanatlar/ Çocuk Edebiyatı/ Türk Musikisi/ Plastik Sanatlar ve Mimari/ Folklor/ Televizyon/ Sinema/ Basın/ Dergiler/ Yayın Hayatımız/ Nesillerin Mirası/ Muhasebe/ Olaylar, Kuruluşlar, Ödüller, Kayıplar, Yıldönümleri gibi başlıklardan meydana gelmektedir.
Yıllıkta yazılarına yer verilen bazı isimler: D. Mehmet Doğan, Hasan Aycın, İlhan Selçuk, Mehmet Ali Birand, İhsan Sezal, Fehmi Koru, Mustafa Kara, Nevzat Yalçıntaş, Ahmet Kabaklı, Gürbüz Azak, M. Orhan Okay, Mustafa İsen, Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Uludağ, Fethi Naci, A. Turan Alkan, Mustafa Kutlu, Saim Sakaoğlu, Abdullah Satoğlu, Turgut Karabey, Emel Esin, Cemil Meriç, Hekimoğlu İsmail, Sedat Umran ve Mesut Uçakan.
1984’ten itibaren düzenli olarak her yıl hazırlanan kültür ve sanat yıllıkları o yıla mahruti bir bakış ile bakma imkânı veriyor. Bu imkânı şimdilerde TYB, yaklaşık bir sene önce “pandemi süreci” sebebiyle kendi internet sitesi üzerinden “dijital”lerine erişimi açmış. Bu alkışlanacak bir tavır. Okurlar bundan yeterince istifade edecektir, etmelidir de!
Yeni Bir Kültür Sanat Yıllığı
Öteden beri kültür belediyeciliğiyle adını duyuran Zeytinburnu, ZKS Kültür Sanat Yıllığı 2020'yi yayınladı. Aykut Ertuğrul ve Asım Öz’ün yayına hazırladığı yıllıkla, kültür sanat sezonu merkez alınarak Haziran 2019-Mayıs 2020 arasında Türkiye’de gerçekleştirilen kültür sanat faaliyetleri; sinema, tiyatro, edebiyat, felsefe ve müziğin yanı sıra festivaller, sahaflık, dijital kültür, müzeler, üniversite yayıncılığı, kütüphaneler, mimarlık, çeviriler, ödüller, kültürel miras, kültürel diplomasi başta olmak üzere kültür ve sanatın her alanından haberlerle kayıt altına alınmış.
ZKS Kültür Sanat Yıllığı'nın, sonraki yıllarda da aynı tarih aralıklarını esas alarak yayınlanması planlandığı belirtilmektedir. Yıllığa haber, yazı ve yorumlarıyla Ahmet Sarı, Ali Ayçil, Celal Fedai, Cihan Aktaş, D. Mehmet Doğan, Doğan Hızlan, Erol Göka, Güray Süngü, Hakan Arslanbenzer, Hüseyin Su, Mehmet Aycı, Mehmet Nuri Yardım, Metin Önal Mengüşoğlu, Necip Tosun, Sedat Anar ve Sibel Eraslan vb. yazarların katkısı söz konusu.
Bu yıllıklardan başka, Şehirlerin Yıllıkları, Trabzonlular Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından hazırlanan Trabzon 87 Kültür Sanat Yıllığı, Yekta Kopan tarafından hazırlanarak Can Yayınları arasında çıkan Can Almanak 2015, 2016 -Kültür Sanat Yıllığı- ve Müstehak Sansürsüz Kültür Sanat Yıllığı 2019 adlı çalışmalar var. TRT’’de de Kültür ve Sanat Yıllığı adında her yılı özetleyen bir programın var olduğunu belirtelim.
Dikkat edilmesi gereken nokta
Yıllıklar önemli, yıllıkların önemli oluşu kadar, onların nasıl hazırlandığı daha da önemli. Yazımın başında dikkat çekmeye çalıştığım aydın hassasiyeti yoksa büyün yıllıkların herkesin kendi mahallesine göz kırpma ameliyesinden başka bir şey olmadığı, olmayacağı bir kısmî verimle neticelenen bir amel söz konusudur. Çünkü gerçekleri olduğu gibi yansıtmayıp hâkim zihniyetin sularına dümen kıran bir bakışla yazılmışsa bu onun için süte veya pişmiş aşa katılmış su gibidir. Safiyeti ve asliyeti bozan bir durumdur.
Yıllıklar aydın bakışı ve duruşuyla hazırlanmalıdır. Aydın her türlü şartlar altında, hâkim zihniyete rağmen, gerçeği bütün çıplaklığıyla gören ve göstermeye çalışandır. Aydın muhalifliği, gördüğü doğruları alkışlamak, bulduğu yanlışları da eleştirmekten ibarettir. Yoksa iktidarın olumlusunu alkışlayıp olumsuzunda en azından susmak bir aydına yaraşmaz ve yakışmaz.
Sadece eser vermek, akademik birçok çalışmanın merkezinde bulunmak yeterli mi, değil! Yazara, şaire ve akademisyene öncelikle bir aydın duruşu ve bakışı gerek. Çalışmaları, o zaman daha anlamlı hâle gelir. Dün sistemin, rejimin, devletin türlü türlü uygulamalarına karşı çıkan, bugün yaşanan meşum olayları yeni “hâkim zihniyet”leri için milat kabul etmekten çekinmeyenler, yeni hâkim zihniyetin eksiklik ve aksaklıkları, dünkülere rahmet okutan cinsten olmasına rağmen bu kuvvetin zebunu olduklarından onlara ses çıkaramaz vaziyettedir, bu asla bir aydın duruşu değildir.
Kültür ve sanat yıllıkları gerçek aydınların duruş ve bakışları ile daha verimli ve yararlı hâle gelecektir. Her ne surette olursa olsun, bir yıl içerisinde gerçekleştirilen kültür ve sanat faaliyetlerinin almanağı olan yıllıkların her daim yayınlanması kültürümüzün ve sanatımızın gelişmesi adına yararlı olacaktır.
Hakikat Çiçekleri
“Çok âdemler [insan] vardır ki, dünyaya geldiklerinden şikâyet ederler. Ben derim ki, gelip de şu masnûât-ı kübrâ-yı kâinatı [koskoca kâinattaki sanat mahsulü eserleri] seyretmek en büyük bahtiyarlıktır.”
Ali Emirî Efendi