Pazara kadar değil mezara kadar diye bir tabir vardır ve kendimi bildim bileli hayran olduğum bir yaklaşımdır. Şöyle düşünüyorum da bugüne dek hiç kimseyi yarı yolda bırakmamışım.
Yarı yolda değil ama bıraktığım insanları da şöyle analiz ediyorum, aslında onlar beni bırakma kararı almışlar hal ve hareketleriyle. Bir insan bir yola çıktığında kendisine sormalı; Ben neden bu yola çıkıyorum ve neden bu insanla veya insanlarla çıkıyorum? diye.
Bu davaya ve bu insanlara inanıyor muyum? Ne kadar inanıyorum?
İnsanoğlu elbette hatalıdır ve başta Rab- bine nankördür. Rabbine nankörlük yapan bir türe elbette dikkatli yaklaşılmalıdır. Ama atlanmaması gereken bir nokta da bizim de o türden olduğumuz unutulmamalıdır:)
Çocukluğumdan itibaren haklının, mazlumun yanında idim. Ve şimdi düşünüyorum da bunu Rahmetli Babamın bana yaşantısıyla öğrettiğini, kendisinin de bunu Peygamber Efendimiz'den (S.a.v.) öğrendiğini görüyorum. Efendimiz (S.a.v.) mazlumdu ve mazlumun yanındaydı.
Elbette Allah'da (C.C.) mazlumlarla beraberdir.
Siz kiminle berabersiniz? Güçlünün ve zenginin yanında mısınız?
Elbette bunları sosyalist söylemler olarak söylemiyorum. Zengin ve güçlü mazlum olamaz mı?
Elbette olabilir. Burada ki söylemim materyalist yaklaşımlar üzerine...
İnsanlara makam ve mevkisinden dolayı sırf yaklaşılıyor ise, zengin olduğu için yanında bulunuluyor ise...
işte burada bir problem vardır. Bu tür insanlar gemi batarken gemiyi ilk terk eden insanlardır.
Onlarla yola çıkılmamalıdır.
Onlara hiç ama hiçbir şeyi emanet etmemelidir. Kahpelikte üstlerine yoktur çünkü:)
...derken gemi kurtulur
Gemi elbet kurtulacaktır fakat fareler bunu bilmediklerinden artık yokturlar, şükürler olsun ki:)
Ve Allah nurunu tamamlar hak davada mücadele edenler kazanırlar ve mutlu son:)
Kayseri Anadolu Haber