EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) Âhirette haklı çıkacağımı düşündüğüm bir sözümü söyleyeyim mi size: “Erkeklerin pek çok günahından kadınlar sorumlu tutulamaz ama kadınların NEREDEYSE BÜTÜN günahlarından erkekler de sorumludur.”
Mevdûdî’yi okuyorum ya bu sıralar: HİCÂB. Okudukça da renkten renge giriyor, şaşırıp kalıyorum. Eser neredeyse bir asır önce kaleme alınmış ama her sayfası, her satırı dudağımı uçuklatıyor. Kitaptan bazı bölümleri sizinle paylaşmıştım. Bir iki alıntı daha vereceğim fakat okuduklarımın bende oluşturduğu NUTİZM ile ilgili bazı çağrışımları sıraladıktan sonra:
(Bu spotlar, gayrimüslimleri ve Müslüman olduğunu ağzıyla söyleyenleri değil, gerçek Müslümanları bağlar. Fakat, içerikleri bakımından evrensel geçerlilikleri vardır.)
*Hayır çocuklarım; biz bu dünyaya gelmedik, getirildik.
*Çocuklarım; bu dünyaya zevk sefâ sürelim diye değil, sınavdan geçirilmek için gönderildik. Burası ücret yeri değil sınav salonudur. Sınavı biten dışarı çıkarılır.
*Çocuklarım; dünyada oyunun kurallarını biz koyamayız. Buna hem izin yok hem de gerek yok.
*Çocuklarım; erkeklerin ve kadınların ya iyi tarafları ağır basmaktadır ya kötü tarafları. İyilik de kötülük de tercihimize bırakılmıştır.
*Ancak Cehennem’in Cennet’ten kalabalık olacağı da bildirilmiştir.
*Kadın, iradesinin ötesinde (belki iradesinin zayıflığıyla) pek çok kötülüğün kapısıdır. Ama erkeğin iradesi olmaksızın o kapı kolay kolay açılamaz. Maalesef çoğu zaman erkek o kapıyı açma şeytanlığında bulunur. Çünkü kadını kötülük aracı olarak kullanmak işine gelmektedir.
*Dualarda, kadının şer, fitne ve belâ üretmesinden Allah’a sığınmaktayız ama şerri, fitneyi ve belâyı irtikap etme cürmünden erkekler de asla berî değildirler.
*Çocuklarım; erkeklerin dizkapağı ile göbek arasında kalan bölgeyi açmaları haramdır. Kaldı ki Efendiler Efendisi kısa kollu giysiyle bile insan içine çıkmamıştır.
*Çocuklarım; erkeğin, mahremi olmayan kadına (Kadın giyinik ha!) kasten bakması haramdır. (BUNLARI ZAMANE SOSYOLOGLARI, GÜNÜMÜZ İNSANLARI DA BİT KADAR AKILLARIYLA ANLAMAKTA ZORLANIRLAR.)
*Erkek, şartları yerine getirebiliyorsa dört hanımı nikâhına alabilir ama erkeğin, (mahremi olmayan) bir yabancı kadına dokunmasına (örneğin onunla el sıkışmasına) dahi izin yoktur. (BURADAKİ SOSYOLOJİK VE PSİKOLOJİK HİKMETLERİ, ÇOĞU İNSANLAR BİT KADAR AKILLARIYLA ANLAYAMAZLAR.)
*Çocuklarım; erkeğin, kendi karısı olmayan bir yabancı kadını (şehvetle) hayâl etmesi bile günahtır. Yasaktır.
*Erkeğin, yabancı kadınlarla oturup yârenlik etmesine, tatlı tatlı yumuşak yumuşak sohbet etmesine izin yoktur. Hele baş başa yalnız kalmaları kesinlikle yasaktır.
*Erkeğin, karısının, kızının açılıp saçılmasına izin verme yetkisi yoktur. Kadının her konuda izin isteyeceği kişi kocasıdır. Evleninceye kadar kız evlâdın ise velisi babasıdır.
*Çocuklarım; bir erkeğin, kadını bir mal, bir araç gibi görme ve pazarlama hakkı yoktur. Erkekler, sefil şehevî zevklerini tatmin etmek için onlara şarkılar söyletemezler, onlara açık saçık şeyler giydiremezler, güzellik yarışmaları gibi, tiyatro gibi, bale gibi saçma organizasyonlar yapamazlar.
*Bir erkeğin, mahremi olan kadınlara şefkatli, anlayışlı ve yumuşak davranması boynunun borcudur.
*Yani bir erkek, bir hayvan gibi davranma lüksü(!)ne sahip değildir. Elinden, dilinden, gözünden, belinden sorumludur. Mahremindeki kadınlardan da sorumludur. Ortamdaki gelişmelerden de hesaba çekilecektir. Çünkü omuzlarına önemli görev ve yetkiler yüklenmiştir.
*Evet; kadın, şeytanın işbirlikçisi olma eğilimi taşımaktadır fakat erkeğe biçilen rolden dolayı, kadınla ilgili bütün gelişmelerden ve sonuçlardan erkek mutlaka sorumlu tutulur. Biz erkeklerin çoğu, maalesef hesap verirken çoook zorlanacağız. Allah yardımcımız olsun.
*Sıraladığım bütün bu spotlardan sonra MEVDÛDÎ’nin HİCÂB adlı eserinden aktaracağım alıntılar daha farklı anlamlar kazanacaktır diye düşünüyorum. BUYRUNUZ:
{{İslâm, diğer meselelerde olduğu gibi, kadınla erkeğin hak ve vazifelerini adalet ve insaf ölçüleri içinde belirtmiş, erkeğin kadına ve kadının da erkeğe karşı haksızlık ve zorbalık etmesine izin vermemiştir. Ben bu meseleyi, genişliğine ve derinliğine inceledim. ‘HUKUK UZ-ZEVCEYN’ (Karı Koca Hakları) isimli, ayrı ve müstakil eserimde, her yönüyle açıkladım. Sözü geçen eser gözden geçirildiği takdirde, İslâm nizamında erkekle kadının hukukî durumu, aralarındaki ilişki, birbirlerine karşı davranışları, haklarının nelerden ibaret olduğu iyice anlaşılacaktır. Ve görülecektir ki, İslâm, bu hususta yaratış kanunlarına aykırı herhangi bir eşitsizlik fikrini tanımamış, böyle bir iddiayı kökünden reddetmiştir. İnsanlık açısından, İslâm prensiplerine göre, erkeğe karşı kadın ne ise, kadına karşı erkek de aynı şeydir. “Erkeklerin kadınlar üzerinde ne gibi hakları varsa, kadınların da onlar üzerinde aynı hakları vardır.” (Bakara: 228).Erkek, fiziği itibariyle kadından daha kuvvetlidir ancak tam bir adalet ölçüsüyle her ikisine de aynı haklar verilmiştir. Fakat sorumlulukları ve konumları söz konusu olduğunda karşımıza bazı özel hükümler çıkmaktadır: “Erkeklerin kadınlardan üstün bir derecesi vardır.” (Bakara: 228).
İşte İslâm, açıkladığımız prensipler çerçevesinde temel çizgileriyle kadınla erkeğin eşitliğini, hak ve hukukunu belirtmiş, ailenin oluşması konusunda erkeği kadından bir derece üstün tutmuş ve bu müesseseyi bazı kurallara bağlamıştır:
Bizim düzenimizde erkek, ailenin başı, koruyucusu ve hâkimidir. Ailede ahlâkın ve diğer işlerin üzerine eğilen kimsedir. Onların gözcüsüdür. Gerek kadın, gerekse çocuklar, (erkeğin Allah’ın emirlerine ve Resulü’nün buyruklarına uyması şartıyla) her bakımdan kendisine itaat etmelidir. Ailenin geçimini temin etmek, yiyeceğini, içeceğini ve diğer zaruri ihtiyaçlarını karşılamak erkeğin görevidir. “Erkekler kadınların koruyucusudur. Çünkü Allah, bazı insanları bazılarından üstün tutmuştur. Nitekim onlar (erkekler), mallarını (geçim ve mehir gibi sebeplerle) sarfederler.” (Nisa: 34)
Allah Elçisi’nden (Selât ve selâm O’na olsun.):
**“(Hem) kendinizi (hem de) ailenizin fertlerini ateşten koruyunuz.” (Buharî). **“Kadın kaburga kemiğine benzer. Düzeltmeğe kalkarsanız kırılır. Fakat isterseniz kullanırsınız. Çünkü onun tabiatında eğrilik vardır.” (Buharî). **“Erkek, ev halkının (çoban koruyucusudur. Onlardan sorumludur.” (Buharî). **“Kadın, evinin (gözcüsü) koruyucusu ve çobanıdır. Bundan sorumludur.” (Buharî). **“Kocasının izni olmaksızın evinde dışarı çıkan kadına gökteki melekler lânet eder. Karşılaştığı insan ve cinler de evine dönünceye kadar, her konuda onu kötülükle anarlar.” (Keşf ül-gamme). **“Bir kadın, yanında mahremi olmadan, bir gün bir geceden daha uzun süren gezilere katılmamalıdır.” (Tirmizî). **“Karı-kocanın arasını bozmağa kalkanlar bizden değildir.” (Keşf ül-gamme). **“Allah’a karşı gelinecek konularda (kula) itaat (etmek) yoktur.” (Ahmed, İmran İbn-i Hüseyin).
Kur’an-ı Kerim’den:
**“İman etmedikleri sürece kadınlarınızı müşriklerle nikâhlamayın.” (Bakara: 221). **“Kocasız (dul) kadınlarınızı evlendirin.” (Nur: 33). **“İyi (salihâ) kadınlar, kocalarına uyar. Bulunmadıkları zaman, Allah’ın yardımıyla, (onun) korunması gereken şeylerini (mal, namus) muhafaza ederler.” (Nisa: 34). **“Dik kafalılıklarından ve (size) karşı gelmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt veriniz. (Dinlemezlerse) yataklarını ayırınız, onları kendi başlarına bırakınız. (Yine de yola gelmezlerse) dayak atınız. (Size uyarlarsa) o takdirde aşırı gitmeyiniz.” (Nisa: 34)
Aile müessesesinin işte bu şekilde organize edilmesi gerekir. Her ailenin bir “baş”ı olmalı, işleri o idare etmelidir. Sözü dinlenilmelidir. Bu düzeni bozmak isteyenlere, kargaşa çıkarmaya yeltenenlere Allah’ın Resulü (Selât ve selâm O’na olsun.) azap tehdidinde bulunmuştur.}}
[HİCAB. Ebu’l-A’lâ Mevdûdî. Orduca’dan tercüme: PROF. Ali Gencelli. Hilâl Yayınları. 2. Baskı]
Yazar, eserini te’lif ettiğinde; televizyon, bilgisayar, internet, akıllı telefonlar yoktu. Ulaşım imkânları sınırlıydı. Ve insanların rezaletleri günümüzdeki kadar ortaya dökülemiyordu. Ben onun eserinden ilham alarak vardığım sonucu tekrarlayıp noktayı koyayım: Erkeklerin pek çok günahından kadınlar sorumlu tutulamaz ama kadınların günahlarından erkekler de sorumludur!
Sorumlulukları açısından erkeklerin kendilerine sormaları gereken pek çok soru var aslında. Fikir vermesi bakımından; en kıyıda köşede kalmış, en önemsiz görülen, en fazla ihmâl edilen küçücük bir tanesini sorayım: “Ey evinin, ailesinin reisi olan Müslüman erkek, dost ve arkadaşlarınızla ailecek yaptığınız ziyaretlerde, görüşmelerde HAREMLİK-SELÂMLIK hususunu ne ölçüde uyguluyorsunuz?” Vereceğimiz cevap, kilomuzu, boyumuzu anlamamız konusunda yardımcı olabilir! Vesselâm.
YARATILIŞ HİKMETLERİNİ DÜŞÜNMEDEN, FITRATA AYKIRI TANIMLAR YAPMAYA, YOLLAR ARAMAYA; ERKEK SORUMLULUĞUNUN GÖZ ARDI EDİLMESİNE hayır.
R. Serdar Özmilli