|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    {NUTİZM VE NUTİSTLER-19} ZİNÂ ya da KELİME VE KAVRAM (2)

     

     

     

     

     

     

     

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) Kavramları ifade için seçilen kelimeler, etkinin azaltılmasında veya çoğaltılmasında büyük rol oynar. Günümüzde buna dikkat edilmez oldu. Dili doğru ve güzel kullanamıyoruz. Dilin kafasını gözünü yarmamız bir kabahattir. Ben nazarlarınızı, ‘dili kasten mihverinden çıkararak şeytanca uygulamalar yapılması’na çevirmek istiyorum:

    Kötü kavramlar, çirkin olgu ve eylemler, şeytan ruhlu toplum düşmanları tarafından, yumuşatılmış, şirinleştirilmiş lâfızlarla, güzel adlandırılmalarla mübah gösterilmeye çalışılmaktadır. Kötülerin işlerine öyle geliyor çünkü. Böylelikle şeriklerini, yol arkadaşlarını çoğaltmaya ve aşağılık durumlarını gûyâ temize çıkartmaya çalışmaktadırlar. Kör kütük “sarhoş”a “alkollü” demeyi tercih ediyorlar. “Zinâ yapmak” yerine “birlikte olmak”, “ilişkisi bulunmak” sözlerini kullanıyorlar. “Fâhişe”nin adı “hayat kadını” veya “seks işçisi” veya “eskort” olmuş. Kurumun yaptığı iş “tefecilik” ama ismi “banka”... Kırk yıllık Yani, Kâni yapılmaya çalışılıyor. Kavramlara karşılık olan kelimeleri değiştirerek, kötülüğün ya da iyiliğin yayılmasında etkili olabilirsiniz! Algı. İşte bunu yapıyorlar. Bizim, inancımıza, örfümüze, ahlâk anlayışımıza göre kötü olan birçok fiil, birçok uygulama, bugün maalesef şirinleştirilmiş adlarıyla toplumda yaygınlaştırılmıştır. Bu temayülün yansımaları hukukta da karşımıza çıkmaktadır. Bence bu konu, birey ve toplum açısından çok mühim bir konudur. Üzerine dikkatlice eğilmemiz lâzımdır. 

    Faiz: Vade farkı. Faizle para vermek: Kredi açmak. Tefeci: Banka. Metres: Kız arkadaş. Kırıştırmak, aşna fişne yapmak: Çıkmak, flört etmek. Cinsî sapık: Eşcinsel, homoseksüel. Kumar: (özellikle Millî Piyango için) Talih oyunu. Rüşvet: Hediye vermek... Pavyonlar, barlar, “eğlence mekânı” ya da yalnızca “mekân” diye anılır oldular. Müzikhol, diskotek, dansing, striptiz yapmak, genelev, randevu evi... Ne şirin, ne sevimli adlandırmalar, değil mi? Bir “meyhâne”nin uyandırdığı etkiyi düşünün, bir de “Kafe, Pup, Birahâne” gibi kelimelerin uyandırdıkları etkiyi.

    Çocukluğum, İzmir Şirinyer’de (o günkü adıyla Kızılçullu’da) geçti. Buca nahiye, Şirinyer de Buca’nın bir semtiydi. Şirinyer’de bir tek meyhâne vardı. Meyhâneyi, rahmetli babamın söyleyişiyle, Meyhâneci Mıstâfendi işletiyordu. Mıstâfendi, muhitimizde (en azından dindar, mazbut kesim tarafından) makbul, muteber bir adam olarak görülmezdi. “Meyhâneci”ydi o. Meyhâne de kötü, dine aykırı, ahlâka aykırı bir yer olarak görülürdü. Çok iyi hatırlıyorum; yazın, orada demlenen kötü adamların gürültülerini de işitirdim, o kötülüğün etrafa yaydığı koku da burnuma gelirdi. Babam, “Zıkkımlanıyorlar.” derdi. Şimdilerde “Alkol alıyorlar.” denilen şey. Gayet olağan, günlük hayatın bir parçası olan, herkesin yaptığı, yapabileceği bir şey(!) Trafik kazası yapıp ölüme neden olan sarhoşun cezası, “alkollü” olduğu gerekçesiyle hafifletiliyor(!) Yuh be! “Meyhâne” kötü bir mekândı, orada yapılan iş kötüydü. Kadınlar, çocuklar, meyhânenin bulunduğu kaldırımda yürümezlerdi. Oraya devam edenler de kötü, kendilerine ve başkalarına zarar verebilecek kimseler olarak görülürdü. Sarhoş, ayyaş ve hattâ şarapçı, alkolik sözleriyle adlandırılırlardı. Kendileri de bunu bilir ve meyhâneye yöneldiklerinde, halkın bu değerlendirmesini peşinen kabullenirlerdi. Meyhâne, meyhaneci, içki, sarhoş, ayyaş, alkolik, zıkkımlanmak… bu kelimeler ya unutturuldu millete veya şirin görülecekleri bir vasat oluşturuldu. Ve bu konuda da adlar değiştirilerek iyiliğin, kötülüğün kriterleri değiştirilmiş oldu. 

    Bira denilen zıkkımın büyük rolü oldu alkol kullanımının yaygınlaşmasında. O güne kadar, alkollü içki içenler, rakı, votka, şarap gibi adı tescilli ve toplumun büyük kesimi tarafından lânetlenen içkileri içiyorlardı. Bira hakkında daha az alkol oranıyla, rakıya, votkaya, cine, şaraba ve benzerlerine göre maalesef “daha hafif, daha masum, daha günahsız” izlenimi oluşturuldu. Daha ucuzdu, çoluk çocuk rahatlıkla ulaşabildi. Almanların içtiğini duyardık çocukken. Hattâ Almanların millî içkisi denildiğini bile duymuştum. Devleti de gaflet içinde bulan rantçı büyük firmalar ülkemize de soktular ve müthiş reklâm kampanyaları başlattılar. Kahvehaneler, kamu alanları dahil her yerde serbestçe satılıyor ve içiliyor çok uzun süredir. Meyhâneler oldu pup, kafe, cart curt… Ve insanlar, karısıyla kızıyla, çoluğuyla çocuğuyla alkolik edildiler. İçenler, kendileriyle iftihar ediyorlar. Alkolün, pek çok kötülüğün anası olduğu gerçeği unutuldu, unutturuldu. Ama bu gerçek, doğrudan veya dolaylı yoldan icrâ-i sanata devam ediyor, haberiniz olsun. Bırakınız zinâ’yı en aklınıza gelmeyecek suçların artmasında bile, örneğin kadın cinayetlerinin artmasında bile alkolün aslanlar gibi rolü var. Sarhoş herif neler yapabilir, sarhoş karı neler yapabilir; araştırın isterseniz. Benim konum bu değil şimdi.

    Erkek ikiz torunlarım var. (Allah, cümle dedelerin torunlarına en güzel isimleriyle muamele etsin.) İlkokula devam ediyorlar. Yani kaç yaşlarında olduklarını anladınız. Bir gün; “Falanca, benim kız arkadaşım, filanca ise kardeşimin kız arkadaşı…” gibi sözler duydum ağızlarından. Bunları özel vurguyla söylerken de bıyık altından gülüyorlardı. Şaştım kaldım ve öte yandan uzun uzun düşündüm. 

    Yukarıda belirtmiştim; fahişe veya orospu kelimelerinin yerine eskort, hayat kadını, seks işçisi sözleri kullanılıyor bugün. Cinsî sapık yerine eşcinsel, gey, travesti… Metres yerine, birlikte yaşadığı kadın, kız arkadaş… Zina yerine, birlikte yaşamak, birlikte çıkmak… Kız arkadaş sözü, sevgili yerine bile kullanılıyor olsa kötüdür. Çünkü birileri sevgili olarak bilindikleri vakit, o durum sosyal künyelerine işleniyor(du). Birbirleriyle legal, meşrû bir evlilik yaparlarsa ne âlâ fakat ayrılırlarsa; “Daha önce falancayla filancayla fingirdemişti, kırıştırmıştı.” diye anılıyorlardı. Saygınlığı tartışılmaz, içi dolu bir “iffet” kelimsi vardı. Zamanla bu kelimenin içi boşaltıldı ve ardından da kelime unutturuldu. İffet de neymiş, ne önemi varmış, hangi çağdayız! Hattâ bekâret kavramı çöpe atıldı.(1) Aynı şey, erkekler için de geçerlidir. Daha başka pek çok kötü kavramın tescilli karşılıklarının yerine layt kelimeler kullanılır oldu. Bu, aslında kasıtlı yapılan bir operasyon idi. Canım ciğerim din adamları, öğretmenler, sosyologlar, psikologlar da bu sapkınlığın giderilmesinde çok işe yarıyorlar(!) maşallah. Birey olarak da toplum olarak da gâvurlara benzedik, çamura saplandık ama kimse farkında değil. Bırakın farkında olmayı, kimilerimiz, gırtlağımıza kadar gömüldüğümüz o çamuru şifa iksiri sanmaktayız. Toplum, şaşkın danalar gibi; kimin ne yaptığı, niçin yaptığı belli değil. Ama ortam, bizim ve bizim gibi düşünenlerin yaşamını zorlaştırıyor, hak etmediğimiz bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Hepsinden önemlisi; yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımıza doğru yolu göstermede, onları kötülüklere buluşmaktan korumada müthiş zorluklar yaşıyoruz.

    Çok da eski olmayan bir haber, sizin de gözünüze, kulağınıza ilişmiştir: 

    Üniversite öğrencisi olan (Hangi yüksek öğrenim kurumunda ve hangi bölümde okuyor ya da okuyor görünüyormuş bilmiyorum. Doğru yorum yapabilmek için bunun bilinmesi yararlı olabilir.) ve bazı dizilerde yardımcı oyuncu olarak rol alan kız, erkek arkadaşıyla gittiği GÜNLÜK KİRALANAN APARTMAN DAİRESİnde 'emlâkçı'nın cinsel tâciziyle karşı karşıya kalınca 10'ncu kattan atlayarak yaşamına son vermiş. Kızın, gözaltına alınan erkek arkadaşı E.Ö. dehşet anlarını anlatıyor: "Beni dövüp ‘Kızla önce (yani erkek arkadaşından önce) biz beraber olacağız.’ dediler. Cihan’ın odaya soktuğu kız, ‘Yapmayın!’ diye bağırmaya başladı. Kapıyı açtım, cama çıkmış, ‘Bana dokunmayın!’ diye bağırıyordu. Sonra atladı."

    GERÇEK BÖYLE MİDİR, YOKSA DAHA BAŞKA ŞEYLER Mİ VARDIR, BİLMİYORUZ. Ama su testisinin su yolunda kırıldığı açıkça ortadadır. Gözü yaşlı baba, tüm rapor ve belgelerin kendisine ulaştırıldığını, takipçi olacağını söylemiş. Değişik kaynaklarda haberle ilgili değişik ayrıntılar da yer almakta. Sayılamayacak kadar çok benzeri haberler, şirinleştirilmiş ifadelerle karşımıza getiriliyor ve sıradanlaştırılıyor, kanıksatılıyor. 

    Ben bu haberi, “Bizi tatlı tatlı ısırıyorlar, okşaya okşaya dejenere ediyorlar. Bunun en etkili yolu da kötülüklerin, kötülerin, bilinen adları yerine soft, layt, yumuşak kelimelerle adlandırılmalarıdır. Ve biz de golleri yiyip duruyoruz, haberimiz yok.” tezimi desteklemesi için iliştirdim. Uzatmak istemiyorum. Ama haberi okuduğum o sosyal sitedeki haberle ilgili çok ilginç yorumlardan bir iki tanesini (değiştirmeksizin) aktarmadan da edemeyeceğim. Takdir sizlerindir. Kızın, gözleri yaşlı babası gibi gözlerinizden yaşlar boşanıncaya kadar uyuyabilirsiniz(!). Vesselâm.

    * “böyleleri için idam geri gelsin hayatının baharındaki bu çocukların canı kıymetli deyilmi sizce bıktık bu kadın ölümlerinden bu dünyada kadın olmak bu kadar zorki bir erkeğe gülseyerek Merhaba diyemiyorsun nasıl bir dünyada yaşıyoruz bizlerde bir canlıyız bizlerinde yaşamaya hakkı var bu kızcağızın hayatına son verdirenler iyi hal derler az bir cezyla sallarlar vay gidenin haline hayatının baharında”

    * “erkek arkadasıyla gıdıyor.emlakcı da tecavuzedıyor. ne alaka .artı gunluk kıralama ne ıcın(!) bu ne bıcım haber”

    * “ulu önder müslüm baba sen varken senin şarkılarını dinliyor kendimize zarar veriyorduk şimdiki gençler saçma sapan şarklar dinliyerek ya canlı bomba oluyolar yada insanları öldürüyolar”

    * “kız kızlığını erkekde erkek liğini ama nafile. günlük ev nasil kiralanıyo”

    * “O saate emlakçı böyle bir halt yemez. Erkek arkadaşı yapmıştır. Ama kız namusuna leke gelmesin diye atlamıştır.”

     

    KÖTÜLÜKLERİN VE KÖTÜLERİN, İSİMLERİNİ ŞEYTANCA DEĞİŞTİREREK, YUMUŞATARAK ŞİRİN GÖSTERİLMESİNE hayır. Vesselâm.

     

    (1) BELKİ SİZLER DE RASTLAMIŞSINIZDIR: Bir kız (Kız olup olmadığını da bâkire olup olmadığını da bilemiyoruz tabi!), elinde mikrofon, caddelerde, sokaklarda, insanlara cinsellik üzerine sorular yöneltiyor ve yaptığı kamera kayıtlarını sosyal medyada yayınlıyor. Sorduğu sorular, ahlâkı ayaklar altına almağa, toplumu dejenere etmeğe yönelik iğrenç sorular... Sorularla, bekâretin ve dolayısıyla iffetin önemsizleştirilmesine çalışıyor... Bir zarın, bir deri parçasının ne önemi olabilirmiş ki!!! Ve davar toplumumuzdan bir birey de çıkıp onun bu uygulamasına ÇÜŞ deme cesaretini, onurunu gösteremiyor! Hukuk sistemimiz ise mâlum... ÇOCUKLARIMIZIN, TORUNLARIMIZIN ALLAH YARDIMCISI OLSUN.

     

    R. Serdar Özmilli

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.