Biz Karadenizliler kitabın ortasından konuşuruz: Galler karşısında oynanan oyunu hiç ama hiç beğenmedim. Sinyor Montella’nın oyun kurgusu konusunda Burak Yılmaz’dan çok gerilerde olduğunu söylersem lütfen bana kızmayın! Ama öyle.
Haksız mıyım?
Diyeceksiniz ki Anadolu’nun ortasından Montella’nın oyununu beğensen ne olur beğenmesen kim küser?
Ben Türkiye aşığı bir adamım! Ülkemin hep en iyisine layık olmasını, hep yükseklerde parlamasını istiyorum.
Yine diyeceksiniz ki; Montella EURO 2024’te Türkiye’ye çeyrek final oynattı, sen kimi beğenmiyorsun?
Evet, ona da cevabımı ben ‘Montella ve bizim çocuklar’ başlıklı yazımda vermiştim. Aşağıda okuyabilirsiniz!
Türkiye futbolda en iyi jenerasyonunu yaşıyor. Her futbolcumuz paha biçilemez değere sahip!
Bu dönemde futbolcularımızın hepsi kapışılıyor. 30-40 milyon avro piyasa değerine transfer yapan çocuklarımız var. Bunlara rağmen Sinyor Montella Türkiye’yi çeyrek finale kadar ancak taşıyabildi.
Onun oyun kurgusu takımı taşıyamıyor. Bıraksaydınız bu çocuklar kendi başına daha iyisini yapardı. Hatta iddia ediyorum Burak Yılmaz, Çağdaş Atan olsaydı yarı finali rahat görürdük.
Bizim takımda muhteşem kaliteli malzemeler var, inanılmaz lezzetli karakterler var, ama gelin görün ki aşçı bu kadar güzel malzemelerden şöyle lezzetli bir sofra kuramıyor.
Tercihleri hep hatalı, uyumsuz, sorunlu ve verimsiz! Takımın kimyasını bozuyor.
Galler yağmur gibi yağdı
Galler maça yağan yağmura eşlik ederek yağdı da yağdı. Sağdan, soldan, ortadan sağnak sağnak ataklarla yağdı. Biz kenarda sadece seyrettik.
İyi ki son vuruşlarda beceriksizdiler de hayal kırıklığı ve tarihi hezimet yaşamadık. Öyle Kalecimiz Mert Günok’a doğrudan gelen tek topları yoktu iyi mi?
Arkadaşlar iki ayda hem Galler hem de bizim için ne değişti?
Galler’in yeni teknik adamının ilk maçında sahasında ve seyircisi önünde uçacağını, kaçacağını göremiyorsak, ne yapacağını kestiremiyorsak bu nasıl teknik adamlıktır?
Haksız mıyım?
Galler saldırırken biz ne oynadık? Defans dersen defans değil, ofans dersen ofans hiç değildi. Ayağımızda top tutamadık. Adamlar oynadı, uçtu, kaçtı sadece gol atamadı!
Balloon D’or Hakan Çalkanoğlu’nu Yedek Oturttu
Beyler bunu kimse inkar edemez: Türkiye gurur verici bir olay yaşıyor. Bizim de Ballon D’or adayımız var: Hakan Çalkanoğlu.
Ne demek en iyilerin en iyisi.
Kesinlikle hak etti. Dünyaca ünlü bir elit seçim içinde bir evladımızın adının olması muhteşem bir onur.
Lütfen şöyle bir düşünün, Dünya çapında en yetenekli ve kıymetli şu isim listesine bir bakın: Jude Bellingham, Ruben Dias, Phil Foden, Fede Valverde, Emi Martinez, Erling Haaland, Nico Williams, Granit Xhaka, Artem Dovbik, Toni Kroos, Vinicius Jr., Dani Olmo, Florian Wirtz, Martin Odegaard, Mats Hummels, Rodri,
Harry Kane, Declan Rice, Vitinha, Cole Palmer, Dani Carvajal, Lamine Yamal, Bukayo Saka, Hakan Çalhanoğlu, William Saliba, Kylian Mbappe, Lautaro Martinez, Ademola Lookman, Antonio Rüdiger, Alejandro Grimaldo.
Evet ne diyorsunuz? Bu hazinenin içinde bir mücevher de bizim evladımız, Hakan Çalhanoğlu. Fakat Hakan Çalhanoğlu Galler maçında yedekler arasında oturuyor iyi mi? Hayret!
Hayret ki ne hayret!
İLK 11 Çok Önemli
Beyler yapmayın lütfen, sakatlıktan yeni döndüğünü ben de biliyorum. Fakat İLK 11 denen kavramın bir özelliği var. Bu İLK 11 en iyi olanlar demektir. Hakan Çalhanoğlu gibi bir değere sahipsin ve yedekte oturtuyorsun.
Hakan Çalhanoğlu kadroda varsa İLK 11 başlamalıdır. O’nun hakkıdır. Yoksa gerçekten ayıptır, yazıktır, emeğine saygısızlıktır.
Hakan bu takımın beynidir. Yerine oynayanlara kesinlikle haksızlık etmek istemiyorum. Onlar da bizim evlatlarımız. Fakat Hakan Çalhanoğlu bu takımda yedek kulübesinde oturmamalıdır.
İLK 11’de başlamalıydı, Galler’in atak yağmurlarını ayağında tuttuğu topla durdururdu. Arda Güler ile sırt sırta verip Galler defansını yerine çivilerdi.
Haksız mıyım?
Yağmur altında top tutmanın maharet olduğu bir zeminde Hakan Çalhanoğlu ve Arda Güler ayağında top tutarak hem zaman kazandırır hem de yapamadığımız atakları başlatırdı.
Maçta gördük ki Galler’in ne fizik gücü ne de oyun zekası Hakan Çalhanoğlu ve Arda Güler’i durdurmak için yeterli değildi.
Arda’nın formasını almak, evine götürmek için iki kez çekip, çırpınan Gallerli defans oyuncusuna hakem sarı kart gösterseydi, Galler çok önceden 10 kişi kalacaktı. Herkesin gözü önünde oldu, birlikte izledik.
Haksız mıyım?
Emirhan varken Mert Müldür Sol Bek Olur mu?
Bir takımda bir mevkinin futbolcusu varken, onu bırakıp onun yerine orayla hiç ilgisi olmayan bir futbolcu kurgulamak iki oyuncuya da ayıptır.
Mert hem EURO 2024’te başarılıydı. Fenerbahçe’de başarılı bir sezon geçiriyor. Sağ kanatta oynamak Zeki Çelik’in değil Mert Müldür’ün hakkı değil miydi?
Sağ ayaklı, mücadele gücü yüksek Mert Müldür sol bek oynadı. Zeki Çelik sağda zorlandı, hatta sarı kart gördü. Sinyor Montella ne yaptı? Uzun süre seyretti.
Haksız mıyım?
Kenan Yıldız mı Kerem Aktürkoğlu mu?
Kenan Yıldız’ın çok büyük bir yetenek olduğu konusunda hiç şüphem yok. Sinyor Montella’nın ülkesi İtalya’yı kasıp kavuruyor.
Kenan Yıldız henüz 19 yaşında, geleceğin muhteşem yıldızlarından. Soyadı gibi tam bir Yıldız. Fakat Kenan Yıldız, çok çabuk sarı kart görüyor, rakiple ve hakemle çok didişiyor. Bu konuda biraz uyarmak gerekmez mi?
Hadi; ‘aman dikkat et, oyununa bak, rakiple mücadelene dikkat et’ dediniz. Fakat genç adam basıp gidiyor. Sarı kart gördüğü zaman Kenan Yıldız’ın kırmızıya dönmesi her maçta her an mümkün görünüyor.
Kenan Yıldız’ı oyundan alıp Kerem Aktürkoğlu gibi son derece hazır bir Yıldız’ı son 15 dakikada almak nedir Yahu?
Kerem Aktürkoğlu’na top atacaksın, basıp basıp geçecek. Bu kadar basit!
Tarihten de ders almıyorsunuz. Kerem Aktürkoğlu EURO 2024’te hem de yine yağmurlu bir sahada bütün rakip defansı ardına takıp golünü atmıştı. Hatırladınız mı?
Tamam Kenan Yıldız tercihini anlarım ama Kenan sararınca, kızarmadan oyundan al. Kerem Aktürkoğlu da en az 45 dakika oyunda olmalıdır. 15 dakika nedir yahu?
Barış Alper Yılmaz’a Rakibe Vurmanın Zararını Anlatın
Barış Alper Yılmaz, bizim nadide eserlerimizden biridir. Fakat dikkat ediyorum, ‘mücadele ediyorum, hırs gösteriyorum’ görüntüsünde rakiplerine sürekli olarak ‘bariz biçimde’ omuz atıyor, eliyle-koluyla itiyor, çekiyor. Ceza sahasında ilk dokunuşta kendini yere atıyor.
Hiç tereddüt etmeden rakibinin ayaklarına hamle yapıyor. Hem de rakibin yarı alanında, orta sahada ya da kendi ceza yayına yakın yerde. Çok garip değil mi? Gördüğünüz gibi Türkiye’de hakemler farklı görüyor, yabancı hakemler çok farklı!
Forvet oynayan bir futbolcu, ön alanda pres yapar, koşar, topu kovalar, defansı psikolojik olarak da rahatsız eder. Kendine gelebilecek topu tehlikeli alana taşımak için hep ayakta kalmaya çalışır. Aklı, fikri ve gözü hep topta olur; rakibinin sırtında, boğazında, ayağında değil.
Futbolcular artık şunu düşünmeli; öyle veya böyle maçlarda VAR var!
VAR hakemleri bir şekilde yüzde 90 pozisyonu inceliyor. Niye? Çünkü herkes izliyor.
Bu inceleme ekranlara da ayrıntılarıyla veriliyor. Yani herkes görüyor. Kendini yere atmanın, numara yapmanın ne gereği VAR? Ya da VAR mı?
Türkiye’nin Kendine Özgü Oyun Karakteri Olmalı
Ben işin doğrusu hemşerim TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun Sinyor Montella ile görüşüp, ‘millete maç boyunca sancılar çektirme’ diyeceğini düşünüyorum.
İbrahim Hacıosmanoğlu böyle kimliği olmayan bir oyunun Türkiye için tatmin edici olmadığını söyleyecektir.
‘Türkiye’nin kendi yapısına uygun bir oyun karakteri olsun’, diyecektir.
Bu jenerasyon futbolcularımız hem fiziksel hem teknik hem de psikolojik olarak çok güçlü ve yeterlidir.
Türkiye’de veya deplasmanda 120 dakika ön alanda rakibi baskı altına alıp kilitleyecek, orta sahada topa sahip olup sağlı sollu veya direkt golcülerini pozisyona sokacak yetenekte olduklarını biliyoruz.
Sağ ve sol beklerimiz dünya starlarına adım attırmadı.
Çok başarılı ön kesici adamlara sahibiz. Bir de yanlardan gelen hava toplarına hakim olursak, Mert Günok artık Galler maçında olduğu gibi tereddüt etmez, tek eliyle bile bütün tehlikeleri savuşturur.
Burada yapılması gereken akıllı ve karakterli bir oyun kurgusudur. Ben şaka yapmıyorum: Gerçekten Burak Yılmaz ve Çağdaş Atan takımlarında bunu yapıyor. Amacım Burak Yılmaz veya Çağdaş Atan güzellemesi yapmak değil. Fakat ister beğenin ister beğenmeyin hem Burak hocanın hem de Çağdaş hocanın takımlarına oynattıkları disiplinli ve karakterli bir oyunları var.
Burak Yılmaz hem de bütün olumsuzluklara rağmen yapıyor!
Salı günü İzlanda maçında Galler ve önceki maçlardaki hataların tekrarlanmamasını umut ediyorum.
Şöyle elimizi-ayağımızı uzata uzata, ‘getir kızım bir çay daha’ diyerek maç seyretmek istiyoruz.
Türkiye’nin daha da yükseklerde daha da çok parlayan bir yıldız olmasını istemek benim de hakkım değil mi?