Çok TV dizisi seyretmen. Seyredilmesini de tavsiye etmem. Şu replik ilgi alanıma girdiği için dikkatimi çekmişti.
Manzara aynen şu; bir yemek masası etrafında anne ve üç çocuk, önlerinde yemek dolu tabaklar, çocuklar yemek istemiyor. Anne ise ısrarcı,
“Çocuklar herkes önündeki yemekleri bitirecek, yoksa sizinle konuşmam, size küserim ona göre.”
Bu manzaranın birçok evde aynen yaşandığına şahit oldum. Hatta elinde yemek tabağı ile çocuğun peşinden koşarak yakaladığı anda ağzına lokmayı tıkıştıran annelere tanık oldum. Bazı annelerin “Ne olacak ki hocam biz alıştık bu durumlara. Günde üç öğün olmasa da iki öğünde buna benzer durumları yaşamaktayız.” diyorlar.
Peki, neden bu duruma düşer, küçücük, el kadar bebenin elinde oyuncak oluruz. Biz sıkıntıdan patlarken o zevkten dört köşe olmuş vaziyette bir oyun oynama edası ile anneyle vakit geçirmenin zevkini yaşamaktadır. Neden bunlar başımıza gelmekte hiç düşündünüz mü?
Çocuğumuzun sağlıklı olmasını istiyoruz.
Çocuklarımızın ne kadar çok yerse o kadar sağlıklı olacaklarını düşünüyor ve sürekli yedirmeye çalışıyoruz.
Çocuklarımız yemeyi çeşitli nedenlerle reddettiğinde kendimizi kötü hissediyoruz.
Çevremizdekilerin etkisiyle(özellikle de anne- babalar, konu komşu) ve onlardan gelen “Bu çocuğa yemek yedirmiyor musunuz? Beti benzi solmuş.”, “ Aç kalıyor bu çocuk, hasta olacak”, “Bu kadar az yerse bu çocuk büyümez”, “ Bacakları çırpı gibi, vah vah bu çocuğun ailesi hiç ilgilenmiyor galiba” vb. eleştiriler, anne babayı bir anlamda çileden çıkarmakta, kendilerini suçlu, kötü, başarısız bir anne- baba olarak hissetmelerine yol açmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle mücadeleye başlayan anne- babanın kaybetmeleri neredeyse kesindir. Ancak kendileri işin farkında değiller.
Her türlü çabaya rağmen çocuk yine yemez. Anne baba çok sinirlenir öfkelenir, birbirleriyle tartışmaya başlarlar, eve huzursuzluk hakim olur. İş inada biner, çocuk korkuyla boyun eğip bir- iki lokma yese de kazanan taraf olur. Anne baba “Ne halin varsa gör” deyip bir kenara çekilirken çocuk olaydan aldığı psikososyal doyum sayesinde fizyolojik ihtiyacını unutmuştur bile.
Peki, ne yapmalı?
Öncelikle şunu unutmamak gerek. Çocuğun büyüyüp gelişmesi için gerekli olan tek şey yiyecekler değildir. Çocuğumuzun sevgiye, şefkate ve ilgiye de ihtiyacı vardır. Onu sevgi ve şefkatinizden mahrum etmekle tehdit etmeyin. Kaybeden siz olursunuz.
Çocuğunuzun sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için çok yemesi de gerekmiyor. Sadece dengeli beslenmesi onun için yeterli olacaktır. Fazla kiloları nedeniyle sağlığı bozulan bir çocuğumuzun olmasını kimse arzu etmez diye düşünüyorum.
Acıkan çocuk eninde sonunda yemek ister, onun acıkmasına fırsat verin. Yemediği için telaşa kapılmanın bir anlamı yoktur. Biraz sabırlı olun, göreceksiniz ki yemek yiyecektir. Bu anlamda hiçbir çocuğun açlıktan öldüğü görülmemiştir.
Yapacağınız tek şey kararlı ve tutarlı olmak.
Çocuğunuz akşam yemeğini bir türlü yemek istemiyor. Siz ısrarla yemesini istediğiniz halde, o inatla “Hayır yemeyeceğim” mi? diyor.
Siz biraz sabırlı olun ve şunu söyleyin:
“Ben akşam yemeği için sofrayı koyuyorum. Biz yemeğimizi yer kalkarız. (Burada belli bir süre verin 15-20 veya 30 dakika) Sonra sofrayı kaldırırım. Kusura bakma, sofrayı kaldırdıktan sonra sana bir daha yemek vermem. Ayrıca yemekten sonra çayla birlikte kek, pasta, sandviç gibi şeyler atıştırmayı düşünüyorsan beyhude beklersin. Sana sabaha kahvaltısına kadarhiçbir şey yok. Aç kalırsın ona göre.”
Çocuk yemek yemediğinde sabaha kadar aç kalsa hiçbir şey olmaz korkmayın. Sabah kahvaltısında herkesten önce kahvaltıya oturduğunu ve hızla yemeye başladığını göreceksiniz. Sabah kahvaltısında da hiçbir şey yemiyorsa öğleye kadar hiçbir şey yedirmeyin bu sefer öğlen yiyecektir. Öğleyin de yemiyorsa bu sefer akşam yiyecektir. Siz tutumunuzda kararlı olun yeter. Sonunda yelkenleri indirecek, mutlaka acıkacak, sofraya oturacak ve yemeğini yiyecektir. Yememesi, olayı sürdürmesi mümkün değil. Neden mi? Çünkü yemek yemek, fizyolojik bir ihtiyaçtır. İnsan yemek yemeden yaşayamaz. Çok acıkan bir insan sadece kuru bir ekmek ve soğanı bile büyük bir iştahla yiyebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken durum; anne babanın birlikte hareket ederek kesinlikle alınan karadan dönmemesidir. Çocuk sizin kararlı ve tutarlı davranışınızı görmeli ki davranışları ona göre şekillensin. Zira çocuk acıktım dediğinde eğer ona acır, merhamet gösterir (Unutmayın merhametten maraz doğar) ve bir şeyler verirseniz, yemek yememe alışkanlığını pekiştirmiş, ipleri çocuğun eline vermiş olursunuz.
Bizim için çocuğa “İyi eğlenceler” demek düşer. Size de “Geçmiş olsun”