“Yoksulluk yok” deyince yok olmuyor…
Her gün başka bir vatandaşın hikayesindeki yoksulluğu, yoksunluğu öğreniyoruz. Maalesef hiçte abartı falan değil. Halkın gerçek gündemi fakirliktir, geçimdir.
“Yoksulluğu bitirdik” demek ne demek Allah aşkına!!! Sizin hayatlarınız da fakirlik, işsizlik, çaresizlik olmadığı için, geçim derdine düşmediğiniz için, maaş hesaplarınıza maaşlarınız hep tam yattığı için, siz hiç fakirlikle imtihan olmadınız.
Milleti de kendiniz gibi zannediyorsunuz... Doğru ya! kişi kendinden bilir işi…
Ülke de yoksulluk bitti, bitti ama nasıl bitti biliyor musunuz? Sonraki aşamaya geçti. “Açlık” safhası. İşsizim açım! Feryatları her vilayetten yükseliyor. Bu çığlığı duyan var mı? Kapı kapı dolaşıp iş arıyor. İş-kur önlerinde sabahın erken saatlerinden itibaren kuyruklar oluyor. Bir umut kuyruğu her gün sıralanıp gidiyor.
Halkın % 51’i geçinemediğini söylüyor!
Halkın % 80’inin borçlarla hayatını devam ettirdiğini söylüyor. Ama yine de hayat devam ediyor. O yüzden idare edenlerin gözünde ‘yoksulluk yok’ çünkü bu şekilde yaşamak halkın kendi isteği, yani yaşam biçimi… Öyle yaşamak istiyor deyip geçiyorlar. Öyle mutlu deyip geçiştiriyorlar.
+Yoksulluk kaç gün sürer baba?
-40 gün
+40 günden sonra zengin olur muyuz?
-Yok oğul, alışırız…
Halk alıştı, alıştırıldı. Pandemi sürecinde yardım alamamaktan, devletten beklediği desteği görememekten, kiralar, faturalar, vergiler vs birikmişken, vatandaş canından bezdi…
Bir tarafta her şey, güllük gülistanlık… Öbür tarafta açlık, sefalet, yoksulluk ve işsizlik. Bahsettiğiniz hayat başka, sokaktaki hayat başka. Yolsuzluk düzeni, yüzünden yoksulluk derinleşiyor, zengin ile fakir arasındaki uçurum büyüyor. Ülke kaybediyor, Türkiye kaybediyor.
Fakirlik güzellemesi yapanlar var. “Fakirlik, Allah’a yakın olmaktır.” falan diye… Fakirliği övenlerin hayatında, fakirlik yok. En güzel arabaya onlar biniyor, en güzel evlerde onlar oturuyor. Sonra nasihatlerle, insanların gazını alıyorlar, sırtlarını sıvazlıyorlar.
Fakirlik güzellemesi yapmak bizi daha iyi insan yapmaz, sabreden müslüman yapmaz, ülkesine bağlı vatansever yapmaz. Koskoca peygamberlerin içinde bile zengin olanlar, hükümdar olan vardı. Fakirlik o kadar da, kıymetli olsaydı, Allah onlara bu fırsatı verir miydi? O zaman çalışmanın, alın teri dökmenin, emekle bir şeyler sahibi olmanın ne ehemmiyeti kalırdı. Dinimiz bile çalışmanın önemini vurgulamış, çalışmak insanı fakirlikten kurtarır. Biz bunu öğrendik. Fakirliği övüp, kendisinin zevk ve sefa içinde yaşaması hak mıdır? Senin Allah’ın, Benimde Allah’ın aynı değil mi? Sana başka bana başka bir din mi indi? Olmaz vallahi e olmaz billahi de olmaz. Bu haktır, vebaldir.
"Yoksul olmak utanılacak bir şey değildir, yoksul bırakmak utanılacak bir şeydir"
Bir toplumda fakirliğin artması, adaletin eksiliği sebebiyledir. Fakirin ödediği vergiyi, zengin ödemiyorsa, zengin vergi kaçırırken, maaşlı, bordrolu çalışan hakkıyla vergisini ödüyorsa, sorun büyüyor demektir.
Vatandaş, 1 Liranın hesabını yapıyor!
Asgari ücret ve altında geliri olan emekliler, 1 TL’nin bile hesabını yapıyor. Kuyrukta bekleyen ihtiyaç kadar ekmeği almak için saatlerce sıra beklemeyi göze alıyor. Sadece ekmek mi? neyi ucuz bulduysa onun sırasını beklemek artık günlük rutin oldu. Market market dolaşıyor, Çarşı-Pazar dolaşıyor, yoksulluktan maddi imkânsızlıktan şikayet ediyor.
Yoksulluk iyice derinleşti!
Yalan söylemekle işler düzelmiyor, toplumun yüzeysel düşündüğünün farkındalar, o sebepledir ki; bu kadar kolay yalan söylenebiliyor. TÜİK’in verdiği açıkladığı rakamlara inanan var mı? Halk gerçeği yaşıyor. Onlar yalanı anlatıyor.
Her geçen gün bir intihar vakası duymaktayız. Bu “yoksulluk intiharı”dır. Artık işsizlik değil, iş bulma ümidini de yitirdiği içindir ki, hayattan da beklentisi kalmıyor insanların. Hayal bile kuramıyor. Gelecekten beklentisi bile yok. Genç yaşında hayatının baharında ölümü çare olarak görüyor.
Son söz: Bu vebal size yeter!
Karacaoğlan der ki;
Nice sultanları tahttan indirdi.
Nicesinin gül benzini soldurdu.
Nicelerin gelmez yola gönderdi.
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm!