Anadolu bozkırlarının iki ayakları üzerinde durabilen sevimli hayvanları gelengilerin, yaşam alanlarının daralması nedeniyle sayılarının azaldığı bildirildi.
Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi tarafından özellikle ilkbahar ve yaz aylarında üniversite yerleşkesinde de sıkça karşılaşılan gelengilerin konu edildiği toplantı düzenledi.
Veteriner Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan Düzler, Genom ve Kök Hücre Merkezi Salonundaki toplantıda yaptığı konuşmada, Anadolu yer sincabının halk arasında "geleni ya da gelengi" olarak bilindiğini, çoğu zaman da sansargiller familyasından gelincik ile karıştırıldıklarını söyledi.
Bu hayvanların yer sincabı ve orman sincabı olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Düzler, Anadolu yer sincabının, Anadolu'nun bütünü ile Kafkaslar'dan İsrail'e kadar geniş bir alana yayıldığını kaydetti.
Düzler, 85-300 gram ağırlığında ve 15-30 santimetre boyundaki gelengilerin ortalama yaşam sürelerinin 5-10 yıl olduğunu belirterek, 21-30 gün süren gebeliğin ardından 1 ile 6 arsında yavru doğurduklarını anlattı.
Gelengilerin soğuk iklimlerde daha iri yapıda olduklarına dikkati çeken Düzler, şöyle devam etti:
"İki ayağı üzerinde ayakta durabiliyor. Gerçekten çok dengeli bir hayvan. El ve ayaklarında beşer parmağı var. Az eğimli düzlükler, step (bozkır) ve çayırlarda yaşıyorlar ancak kuru ortam olmasına dikkat ediyorlar. Çünkü yağış onları ürkütüyor. Yuvalarının tek bir girişi var bu onlar için sıkıntı oluyor. Genelde yakalamaya çalışanlar su ile rahatsız edip yuvadan çıkarken yakalayabiliyorlar. Bozkırlarda, tarlaların ekilmemiş bölgelerinde, meralarda yuvalanıyorlar. Asıl yaşam alanları İç Anadolu stepleri. Erciyes gibi dağ yamaçlarında da yuva yapıyorlar. Tarlaların sürülmesi, ekilmesi, işlenmemiş alanların tarlaya dönüştürülmesi bunların yaşam alanlarını kısıtlıyor. Bozkırların tamamını ağaçlandırma düşüncesiyle bunların yaşam alanlarını tamamen ortadan kaldırmış olabiliriz. Dengeli bir ağaçlandırma yapmalıyız. Çünkü, bu hayvanlar ormanlık alanlarda yerleşemiyorlar."
- "Yumurtalık bölgesindeki popülasyon korunmalı"
Düzler, dünyada denize en yakın yaşayan gelengi familyasının Adana'nın Yumurtalık ilçesi çevresinde bulunduğuna dikkati çekerek, bu popülasyonun korunması gerektiğini belirtti.
Gelengilerin iki tip yuva yaptıklarını dile getiren Düzler, şöyle konuştu:
"Kışlık yuvaların derinliği 70-220 santimetre arasında değişiyor. Buralarda çok fazla gıda biriktirmiyorlar. Özellikle yazın 50-60 santimetrelik daha sığ yuvalar yapıyorlar. Sığ yuvaları özellikle gençleri büyütmek ve beslenmek için kullanıyorlar, ağızlarının kenarlarındaki ceplerde yiyecek taşıyorlar. Ağustos sonundan şubat ortalarına kadar kış uykusuna yatıyorlar. Erkekler dişilerden sonra uyuyor ve daha erken uyanıyorlar. Uyku sırasında vücut ağırlıkları yüzde 28 azalıyor. Vücut sıcaklıklarının uyku sırasında 4 dereceye kadar düştüğünü belirten araştırmacılar var. 37-38 derece olan vücut sıcaklığını 4 dereceye kadar indirmek bir memeli için dehşet verici bir olay."
- Bilimsel araştırmalarda kullanılabilirler
ERÜ Tıp Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı tarafından, ekikonok ve diğer bazı parazitlerin bu hayvanlar tarafından taşınıp taşınmadığının belirlenmesi amacıyla yapılan araştırmada 100 gelengiden 63'ünde koksidiyal protozoon, 61'in de trichomonas, 15'inde chilomastix, 24'ünde giardia, 47'sinde de farklı parazitler tespit edildiğini anlatan Düzler, ekinokok ile ilgili bir veriye ulaşılamadığını ancak daha kapsamlı bir araştırma yapılması kararı alındığını bildirdi.
Doç. Dr. Ayhan Düzler, gelengilerde doğal olarak safrataşı ve şeker hastalığı geliştiğini, hepatit virüsü taşıdıklarını, patolojilerinin insanlarla paralel olduğunu, yüksek kolesterol ve buna bağlı damar sertliği oluştuğunu belirterek, bu hastalıkların gelişmesinin gelengilerin bilimsel çalışmalarda kullanılabilmeleri açısından önemli olduğunu söyledi.
Gelengilerin en iyi renkli gören hayvanlar olduklarına dikkati çeken Düzler, "Bu hayvanlar tarımsal zararlı olarak ifade ediliyorlar. Çünkü sayıca fazla olduklarında zarar verici olabiliyorlar. Geçmişte kuduz ve vebanın sorumlusu olarak gösterilmişler. Kuyruğunu kesip getirene para verildiği günler olmuş. Günümüzde ise her yerde tarım yapıyoruz, yol yapıyoruz, ev yapıyoruz, bunlar da gelengilerin yaşam alanlarını işgal ediyor, Sayıları yavaş yavaş azalıyor. Aslında çok fazla da yavrulamıyorlar. Yılda bir kez doğuruyorlar ve 30 gün yavrularını emziriyorlar. Yavrular 1 yılda ergenliğe ulaşıyor. Bu kemirgenler için bir handikaptır. Çünkü, kemirgenlerin birkaç ay içinde tekrar üreyebilmesi beklenir" diye konuştu.
Düzler, bu hayvanların öncelikle koruma altına alınması ve bilimsel araştırmalarda kullanılabilmeleri için laboratuvar kolonilerinin oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.