|   | 
  • Kayseri Evliyaları: KILIÇLI ALİ RIZA EFENDİ


    Kayseri Evliyaları: KILIÇLI ALİ RIZA EFENDİ

    Müderris (Kayseri/ Develi,?- 1917). Şıhlı köyünde doğdu. Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim öğrendi. 1868-1880 yılları arasında Kayseri medreselerinde ilim tahsil etti. Medreseden icazet aldıktan sonra köyüne dönüp halka tefsir, hadis, fıkıh gibi temel dinî ilimleri öğretmeye başladı.

    Medresede okurken kılıç-kalkan oyununda arkadaşını kaza eseri yaraladığı için “Kılıçlı Ali Efendi” adıyla anıldı. Mezuniyetinden sonra (1883) İstanbul’a gitti. Burada ulema ile görüşüp camilerde vaazlar verdi. Verdiği vaazlar beğenildi. II. Abdulhamid’e kadar ulaşan şöhreti sebebiyle Padişah tarafından Yıldız Camii’nde cuma vaazı vermesi emredildi.

    Vaazlarını beğenen Padişah, bir dileği olup olmadığını sordurmuş; o da, “Köyüme bir medrese yaptırmak isterim.” diye dileğini arz etmiştir. Bu isteğe karşılık Padişah da nakdî ihsanda bulunmuştur.
    Bu parayla Kılıçlı Hoca, Şıhlı’ya bir medrese (1891-1892) ve üç çeşme yaptırdı. Medresenin adı da II. Abdulhamid’e nispetle “Hamidiye Medresesi” oldu.

    Şıhlı’nın yerlilerinden Bekir oğlu Yusuf Hoca, Hacı Hamdi Efendi, Kılıçlı Hoca’nın oğulları İmam Efendi, Mehmed Efendi, Cafer Efendi medreseden icazet alanlar arasındadır. Adana- Ceyhan ilçesinden Kösreli Hoca da buradan icazet aldı ve Kılıçlı Hoca’nın damadı oldu. Bunlardan İmam Efendi, Mehmed Efendi, Cafer Efendi ve Kösreli Hoca, Medresenin dört köşesindeki birer odada müderrislik faaliyetlerini sürdürdüler. Kılıçlı Ali Hoca, “dersane” denilen ikinci katta dersler okuttu. Halk arasındaki adı “Büyük Hoca” idi. 1900 yılında düzenlenmiş Maarif Salnamesi’nde medresenin müderrisliğini Kılıç Ali Efendi’nin yaptığı ve medresede 50 öğrencinin okuduğu kaydedilmiştir. Medreseden toplam 350-400 kadar öğrenci yetişti. Marmara İlahiyat Fakültesinden emekli Prof. Dr. Yusuf Kılıç*, Kılıçlı Ali Rıza Efendi’nin üçüncü kuşaktan torunudur. (Mustafa Işık, Kayseri Ansiklopedisi, C. 4, s. 188-189)

    Hâli ve tavrı

    Kılıçlı Ali Efendi, iri yapılı, uzun boylu, gür sesli, heybetli, sözü tesirli, nüfuzlu ve îtibârlı, müteşebbis ve hayırsever, sevgi ve saygı duyulan, misâfirperver bir zâttı. Evi her gün dolar taşardı. Cömert olup, ikrâm etmekten çok hoşlanırdı. Kimsenin kalbini kırmazdı. Herkesle hoş geçinirdi.

    Ömrü hep ilim öğretmekle geçen Kılıçlı Ali Efendi, yumuşak huyluluğu yanında, heybetli bakışlarıyla karşısındaki şahsa saygı telkîn ederdi. Yaptırdığı Hamîdiye Medresesinde uzun zaman Hanefî fıkhını anlattı. Medresedeki vakitlerinin dışında çok Kur'ân-ı Kerim okurdu. Hayır eserler yapmayı çok severdi. On kilometre uzaktan köyüne içme suyu getirtmiştir.

    Hâfız İbrâhim bin Beşir anlatır: "Kayınpederim Hacı Mehmed Efendi, sıtma hastalığına yakalandı. Uzun zaman iyileşmedi. Bir gün; "Büyük Hoca Kılıçlı Efendiyi çağırın, bana bir okusun." dedi. Kılıçlı Ali Efendi eve geldi. Hastanın yanına oturup, şifâ âyetlerini okudu. Allahü Teâlâ’nın izniyle, hasta iyileşip ayağa kalktı."

    Merhum Kozan Müftîsi Fâzıl Osman Efendi’nin oğlu Ahmed Cevdet Çamurdan anlatır: "Kılıçlı Ali Efendi’yi şahsen çok iyi tanırım. Başı büyük sarıklı olup, üç etekli zıbın giyerdi. Kıyâfeti yerinde, gösterişli bir zâttı. Her gittiği yerde, Müslüman ve Hristiyan herkesin hürmetini cezbeder ve yollarda giderken herkes ayağa kalkardı. Âlim, fâzıl, cesur ve çalışkan bir zâttı. Kürsüde vâz ederken, herkes can kulağıyla onu dinlerdi."

    BİSMİLLAH, ALLAHÜ EKBER

    Köye içme suyunun getirilmesi konusunda bir kerâmeti şöyle anlatılır:

    Kılıçlı Ali Efendi, köyün hayırseverlerini toplayarak, içme suyu getirmek üzere köyün üst tarafındaki Terece denen yere giderler. Su yolunda çalışan işçiler, belirli bir mesâfeye geldikten sonra büyük bir kayaya rastlarlar. Çok çalışmalarına rağmen kıramazlar. Durumu Kılıçlı Efendiye arz ederler. Kılıçlı Hoca, abdest alıp iki rekât namaz kılar. Balyozu eline alıp; "Bismillah, Allahü ekber." diyerek bir vuruşta kayayı parçalar. Bu durumu gören halk, Hocaya daha çok saygı gösterir." (cennetegidenyol.blogspot.com)

    Gül bahçesi

    “Ömründe hiç yalan söylememiş adama yalan söylemeğe hiç kimse cesaret edemez, herkesin yalana cür'eti öyle adam bulunmadığı içindir.”

    “Milletler de efrad (fertler) gibi düşe-kalka büyürler. Her sukut (düşüş) bir inhitat (çökme) eseri değildir.
    Bir kavim için hakiki inhitat (çöküş) eseri odur ki içerisinde inkişafa (gelişmeğe) müstait (elverişli) ruhları neşvünümadan (gelişmeden) meneder.”

    “Genç görünmek arzusu bilhassa ölüm endişesinden kaçınmak için beslenir: Sanırız ki genç göründüğümüz nispette ecelden uzağız!”

    Cenap Şahabettin, Tiryaki Sözleri, Tercüman 1001 Eser, İstanbul, 10978



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.