|   | 
  • Kayseri Evliyaları: O BİR ALLAH DOSTUYDU


    Kayseri Evliyaları: O BİR ALLAH DOSTUYDU

    O’nu vefatından yıllar önce Kayseri sokaklarında görmüştüm. Bir-iki kez de dua istemişliğimiz oldu… Vefatından bir yıl sonra onunla ilgili yerel gazetede iki ayı aşkın süredir bir dizi yazı yazacağım, 1984’de de bu yazı dizisini kitaba dönüştüreceğim aklımın ucundan geçmezdi…

    Ama eminim O, beni ilk gördüğünde bu olacakları biliyordu… Kayseri’nin Cemil Baba’sından, Mavi Boncuklu Cemil Baba’dan, Boyacı Cemil’den, Hacı Cemil’den veya Cemil Emmi’den bahsediyorum… Kayserililer O’na bu sıfatlardan biriyle hitap ederlerdi.

    Nüfus bilgilerine göre 1912’de Kayseri’nin Deliklitaş Mahallesi 156 no’lu hanede dünyaya gelmiş. Asıl adı Cemil değil, Cemal. Soyadı Kazan… Soy ad ailesinin Kazancı lakabından geliyor. Baba Adı Hacı Mustafa, annesi Methiye ama çevrede Melek adıyla tanınıyor. İkbal ve Rıfat adında iki kardeşi var. Askeri Kanunu’nun 164. maddesi gereğince askerden muaf tutuluyor.

    Hiç evlenmemiş, annesi ve diğer yakınlarının bu yöndeki telkinlerini de duymazdan gelmiş… Annesi ile ilişkisi, bir ana-oğul yakınlığının ötesinde gönül gözüyle kurulmuş bir ulvi yakınlıkta…

    Tarih 5 Kasım 1982… Günlerden Cuma. Talas Belediyesi otobüsü ile şehre iniyor. Otobüsün içinde hâl-hatır soranlara “Anam beni çağırıyor, yarın anama gideceğim.” diyor…

    Cemil Baba’yı tanımayanlar “gülüp geçiyor”. Ancak O’ndaki esrarı duyan ya da bilenler yarını bekleyin ne demek istediğini anlamaya çalışıyorlar... 5 Kasım Cuma namazından sonra bazı yakınlarını-dostlarını ziyaret edip helallik istiyor. Şaşırıyorlar, Şaşkınlıkla sorulan soruları ya duymazdan geliyor ya da geçiştiriyor. Herhangi bir rahatsızlığı yok. Ertesi gün, yani 6 Kasım sabahı yeğeni Ali Felek’in Talas Harman Mahallesi’ndeki evin saat 15.30 civarında hayatını kaybediyor. Cenazesi anayasa oylamasının yapıldığı gün olan 7 Kasım 1982’de Talas merkez mezarlığında binlerce kişinin katılımıyla toprağa veriliyor.

    Cemil Baba bir gönül adamıdır, bir Allah dostudur. Ümmiliğine rağmen Allah’ın lütfuna mazhar olmuş, gönül gözüyle nazar edilmiş bir şahsiyettir Cemil baba…

    Allah bilir ama, bana göre Cemil Baba bir meczuptur.  Akıl kişiyi derk ederse ona deli, yok kişi aklı terk ederse ona da meczup denirmiş…Tasavvuf tarihinin çok bilinmeyen isimlerinden biri olan Harabi Hazretleri “Deli taşlamadan, veli olmaz.” diyor…

    Meczuplar ilahi aşkın cezbesiyle kendinden geçmiş ve Yaradan’ın mutlak varlık olduğunu nazarla idrak etmiş Allah dostlarıdır. İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri bu gibi şahsiyetler için “Biz Allah’ın ismiyle onlar ise zatıyla meşguller” buyurmaktadır.

    Cemil Baba bunlardan biridir. Tasavvuf ehli meczuplar için, “Onlar, Allah’ı bulmuş kişilerdir.” demektedir… Bazı fıkıhçılar meczupların veliliği konusunda olumsuz düşenseler de onlar bazı zamanlarda dini emir ve yasaklara uyma noktasında mazurdurlar.

    Bugün Kayseri’de yaşayan ve yaşı ortalama 50’nin üzerinde olan hemen herkes Mavi Boncuklu Cemil Baba ile ilgili mutlaka bir menkıbe dinlemiştir… Askerden oğlu gelecek, gelini-eşi doğum yapacak, ya da bir kaybını bulamayan, Kayseri sokaklarında ne zaman Cemil Baba’yı görse O’ndan haber sormuş, aldığı haberde yüzde 90 oranda ve şaşırtıcı bir şekilde tezahür etmiştir.

    Yazıyı 1984 yılında Kültür ve Sanat Yayınları arasında neşrettiğimiz “Mavi Boncuklu Cemil Baba” adlı kitabımızın girişindeki bir alıntı ile bitirmek istiyorum:
    “Cemil Baba’yı anlatabilmek, imkânsızı mümkün kılmaya çalışmak gibi bir şey olur. Dilin tutulduğu, ifadenin aciz, kelimelerin yetersiz kaldığı yerde, “günlün dili olan şiir” konuşurmuş. Merhum Cemil Baba’yı dış görünüşü ile çerçevelemeye çalışan bir dostuna ait şu mısralara kulak verelim:

    Libası hem yorgan, hem de yatağı
    Dünyaya meyletmez, yoktur metaı,
    Ne zevcesi var, ne de otağı
    Hâlleri başkadır Cemil Baba’nın.

    Evet, hâlleri bir başkaydı Cemil Baba’nın. Bizim, çoğumuzun, pek çoğumuzun anladığı, anlayamayacağı bir hâl!.. O’nu olanca ruh dünyası içinde, bütün iç zenginlikleri ile, ihtişamıyla göremediğimiz için bize kapalı, gönül ehline açık bir hâl!.. Sözün, ifadenin anlamakta yavan kaldığı, yavan kalacağı bir hâl!.. Konuşmak, anlatmaya kalkışmak, büsbütün O’nun hâlini gizlemek olacağından, en iyisi; susmak!.. O’nu kendi hâliyle, kendi sırrı içinde baş başa bırakmak. Yakın bir dostunun söylediği gibi.

    Nurdan içre bir nur vardır görene,
    Gizli hazineye kim der virane.
    Batını sırlıdır, zahir divane,
    Esrarı başkadır Cemil Baba’nın.

    Yaşayışındaki olanca sadeliğe rağmen “Esrar” bakımından bir “Sır” olarak kalan Cemil Baba; Allah yolunun bağlılarından bir gizli hazine gibi gelip-geçti aramızdan… Bu sır Cemil Baba ile bu hazineden bir parçayı görenler arasında yine bir “sır” olarak kaldı.

    Son söz: Dört üniversitesi olan Kayseri’de mutlaka Cemil Baba ile ilgili bir doktora tezi hazırlanmalıdır. Bu noktada Talas Belediyemiz bu zamana kadar yaptığı çalışmalara ilave olarak, bir belgesel hazırlamaktadır. Kayseri Cemil Baba’yı yeterince bilmiyor. Kim bilir belki de namsız-nişansız kalıp bilinmesi de istenmiyor olabilir.


    Veli Altınkaya
    Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, Dilbeste dergisi, Bahar 2013, sayı, 9.

    Gül bahçesi

    Büyük âdemler tevâzuan kendini küçük göstermek ister, fakat âsârı büyüktür. Küçük âdemler taazzumen kendini büyük göstermek ister, fakat âsârı küçüktür.

    (Büyük insanlar alçakgönüllülükle kendini küçük göstermek isterler, fakat eserleri büyüktür. Küçük insanlar büyüklenerek kendini büyük göstermek isterler, fakat eserleri küçüktür.)

    Ali Emiri Efendi

     



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.