İftar
Arapça “fıtr-futur” kökünden türeyen “iftar” kelimesi, fıkıh terimi olarak “oruç açmak, oruçluya orucu açtırmak veya başlanmış bulunan orucu bozmak” anlamlarına gelir. Peygamber Efendimiz güneşin batmasıyla iftar vaktinin gireceğini bildirmiştir.
Oruç yasakları iftar vakti ile sona erer, oruçlu olan kişi orucunu açar. Orucu, bir hurma ile, bulunamadığı takdirde su ile açmak Efendimizin sünnetlerindendir. Her hususta gayrimüslimlere benzemekten sakındıran Peygamber Efendimiz (s.a.s) Müslümanlara iftar zamanı oruç açmakta acele etmesini tavsiye etmiştir: "Oruç açmakta acele ettikleri sürece Müslümanlar hayır üzere yaşarlar."
İftar vaktinde sünnete uygun olan davranış, orucu hafif yiyeceklerle açıp akşam namazını kılmak sonrasında iftar yemeğine devam etmektir. Peygamberimiz (s.a.s) Ramazan’da bu şekilde davranmıştır. Oruçlu bir kişiye iftar vermeyi Allah Rasûlü (s.a.s) teşvik etmiş, iftar veren kişinin oruçlunun sevabı gibi sevap kazanacağını söylemiştir. Bununla birlikte Hz. Peygamber, iftar vakti oruçlunun yaptığı duanın geri çevrilmeyeceğinin müjdesini vermiş ve orucunu açarken şu şekilde dua etmiştir:
“Allahım! Senin rızan için oruç tuttum, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtım.”
Kelimenin “güneş batıp oruç müddeti sona erdikten sonra yenen yemek, verilen ziyâfet” anlamı da vardır. İftar topu ise eskiden, akşam ezanı ile iftar vaktinin geldiğini bildirmek için top atılırdı. Buna iftar topu denirdi.
Bundan başka iftariye [iftar için hazırlanmış yemek, çerez vb., iftarlık, iftâriyelik. İftarda dâvetlilere verilen hediye, bahşiş.], iftariyelik [iftarlık, iftâriye], iftarlık [oruç açmak için hazırlanmış zeytin, peynir, reçel gibi yemek öncesi yenen çerez türünden yiyecekler, iftâriye, iftâriyelik] gibi kelimeler de dilimizde yer yer kullanılmaktadır.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.