Ürolog Prof. Dr. Bülent Soyupak, erkeklerin endişeyle karşıladıkları prostat kanseri tanı ve tedavisinde etkili ve çeşitli yöntemler olduğunu; bu kanser türünün özellikle erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir nitelikte olduğunu söyledi.
Sinsice ilerleyen ve son yıllarda giderek yaygınlaşan prostat kanseri, dünya genelinde erkeklerde en sık görülen kanser türü olarak karşımıza çıkıyor. Konuyla ilgili önemli bilgiler veren Acıbadem Adana Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Soyupak, “Ülkemizde daha çok akciğer kanseri veya sigarayla ilişkili kanserler daha sık görülüyor. Meme kanseri, akciğer kanseri ve prostat kanseri dünyada genel olarak baktığımızda en sık görülen kanserlerdir” dedi.
“Beslenme alışkanlıklarımızla ilişkili”
Prostat kanserinin, beslenme alışkanlıklarıyla da ilişkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Soyupak, “En sık Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde görülürken en az da Uzakdoğu ülkelerinde görülüyor. Bunun bir sebebinin de oradaki beslenme alışkanlıkları olduğu düşünülüyor” ifadelerini kullandı.
“Prostat ile ilgili toplumumuzda gereksiz bir korku hakim”
Toplumda prostat kanserine karşı gereksiz korkuların olduğuna dikkat çeken Soyupak, “Prostat kanseri erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen kanserlerdendir. İleri yaşta görülür. Ortalama yaş 65 üzeridir ama bazı irsi vakalarda daha erken de görülmektedir. O yüzden genç yaşta aile öyküsü olan kardeşte veya babada prostat kanseri öyküsü olan kişilerin erken yaşta prostat kanseri açısından taranmasını öneriyoruz” diye konuştu.
“PSA test sonucu yüksek olan her hasta prostat kanseri değildir”
Prof. Dr. Bülent Soyupak, hastalığın teşhis sürecine dair şunları söyledi:
“Prostat kanseri, Prostat Spesifik Antijeni (PSA) denilen kan testinden tespit ediliyor. 1990’lı yıllardan beri çok sık kullandığımız bir test. Bunun yüksekliği prostat kanserini işaret etse de her PSA yüksekliği de kanser demek değildir. Yani PSA'sı yüksek olan bir kişi ben prostat kanseri oldum dememeli. İyi bir hekim tarafından bu PSA testleri değerlendirilmeli.”
Tek bir PSA testinin sonucuna bakarak tanı konulamayacağını kaydeden Prof. Dr. Soyupak, “Bir kere tek sonuçla prostat kanseri tanısı konmaz. Peş peşe ölçümlerde PSA’nın yükselmesi prostat kanseri şüphesini artırır. Böyle bir durum varsa son yıllarda çok sıklıkla başvurduğumuz görüntüleme yöntemi, MR, prostattaki şüpheli lezyonu bize gösterebilir ve biz artık eskisinden farklı olarak prostatın içerisindeki şüpheli lezyondan direkt biyopsi ile tanı koyabiliriz” ifadelerine yer verdi.
“Prostat kanserinin tedavisinde çeşitli yollar var”
Prostat kanseri tedavi yöntemlerinin geniş bir spektrumu içerdiğini belirten Prof. Dr. Soyupak, hiçbir şey yapmadan sadece takip edilen hastaların varlığından söz etti. İleri evre hastalarda ise kemoterapi ile birlikte çok farklı tedavi yöntemi tercih ettiklerinden bahseden Soyupak, "Örnek olarak erken yaşta prostat kanseri teşhisi konulmuş, uygun bir hasta için en iyi tedavi, prostatın bütününün çıkarıldığı radikal prostatektomi ameliyatıdır. Bugün dünyadaki en sık uygulanan cerrahilerden birisidir. Gelişmiş ülkelerde robot yardımlı olarak yapılır. İleri yaş bir hastada cerrahinin getireceği riskleri göze almayıp ışın tedavisi tercih edebiliriz. İlerlemiş hastalıkta hormon tedavisi ve kemoterapi prostat kanserinin tedavisinde en iyi seçenekler olabilir" diye konuştu.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.